Sayfalar

3 Kasım 2021 Çarşamba

 Meşe Ağacının Altında - 14. Bölüm

 (Parçalanmış - 2)

"Ne?"

"Üzerinden çıkardım ve bu süreçte yırttım."

"Ah...uh, nasıl? Onu, ah, çıkardın mı?" Max tekrar sormadan edemedi.

Bu soru ona biraz rahatsız edici geldi. Sandalyesini çevirerek yüzünü ona çevirdi ve vücudunu çarşafı bir kalkan gibi kullanarak saklamasını izledi ve sonra bağırdı.

"Ne yapmam gerekiyordu? Nefes alamıyordun çünkü – hatta çamaşırından¹ dolayı maviye dönüyordun. Düğümü çözmeye çalışıyordum çünkü korkunç iç çamaşırı çok sıkıydı! Ne kadar uğraşırsam uğraşayım düğüm çözülmedi, ben de kopardım! Kahretsin. Baş aşağı alınabileceğini bile bilmiyordum!”

Maximilian'ın yüzü buharlaşacak kadar kızardı. İç çamaşırını ve altındaki eti gördüğünü düşünerek ölümüne utandı.

Dadı, kocasının yokluğunda ona zorla dar çamaşırlar¹ giydirdi. Onun iffetini koruyacağını söyledi.

Max, vücuduna o korkunç şeyi takmak zorunda kaldı, ama birinin onu göreceğini asla hayal etmemişti. Hemen pencereden atlamak istercesine yüzünü kapattığında, Riftan küçük bir iç çekişle söyledi.

"Yarın sana yeni bir iç çamaşırı alacağım, o yüzden öyle bakma. Yoksa sana benimkini ödünç vermemi mi istersin?"

"Oh hayır! Tamam…."

Max hararetle başını salladı. Başka birinin veya bir erkeğin iç çamaşırını giymeye en ufak bir niyeti yoktu. Ayrıca zaten tek bir bol kesim erkek tuniği giymek onu tedirgin ediyordu. Riftan gözlerini taradı ve kaşığıyla çorbayı karıştırmasını izledi.

"Şunu karıştırmayı ne zaman bitireceksin? Acele et ve ye. Ekmeğe dokunmadın bile.”

Ağzına birkaç kaşık daha attı. Ancak, vücudunun doğal yapısındaki küçük ağzı ve şişkin midesi, kısa sürede iştahını kaybetmesine neden oldu. Sert ekmeğe dokunmayı bile düşünmedi, sadece biraz daha çorba içti ve sonra kaseyi bir kenara koydu.

"Ne? Yarısını bile yemedin," diye başladı Riftan.

"İştahım yok, bu yüzden..."

"Bana bu kadar yüklenme. Biz eve gidene kadar lüks yemeklerin hayalini kuramazsın. Zevkine uymasa bile, tolere etmezsen vücudun buna dayanmaz.”

Max, onun şımarık bir çocuğa nasihat etmeye benzer sesiyle kızardı.

''Yoksa yolculuk boyunca bu kadar seçici ve can sıkıcı mı olacaksın?'' sinirli bir şekilde ekledi.

“Ben... Ben yiyeceğim…”

Sonunda birkaç yudum daha içti ama o kadar hastaydı ki artık yemek yiyemedi. Kaşığı yere bıraktığında adam tuhaf bir ifade takındı. Neyse ki onu daha fazla yemeye zorlamak yerine içini çekti ve kaseli tepsiyi kabul etti.

"Seçici olmaya devam edersen kel olacaksın." ²

Dilini şaklattı ve arkasını döndü. Max, güvenilmez hava koşulları gibi sürekli değişen ruh haline uyum sağlayamadan omuzlarını silkti. Yemeğini getirecek kadar kibar görünüyordu, ama bir sonraki anda çabucak sinirlenecekti.

'Sözlerim ve eylemlerim bu kadar suçlayıcı mı?' İçinden, onu yanında getirdiğine pişman olabileceğini hissetti. 'Neden o...'

Bazı olumsuz ve alçak düşünceler kafasını doldurdu. Gözlerine bakan Max daha fazla dayanamadı ve soruyu dürtüsel olarak dile getirdi.

"Peki, neden, uh, beni neden götürüyorsun?"

"Ne?"

Kaseyle dışarı doğru çıkan adam durdu ve ona baktı.

"Bu ne anlama geliyor?"

"Ben, ya-yanini benimle istediğin için evlendin gibi değil. Yani, neden, ah be-beni de ya-yanına aldığını bilmiyorum..."

Yüzü gözle görülür bir şekilde sertleşti. Sertçe yutkundu. Kekemeliğin onda kötü bir izlenim yaratıp yaratmadığını ya da kendi sorusunun üzücü olup olmadığını anlamak zordu. Tereddütle dolu olmasına rağmen, yine de ekledi,

“İlk olarak… biz, ha-hayır… Sen ve ben birbirimize evli bir çift diyebileceğimiz pek bir şey bilmiyoruz... V-ve senin durumunda, beni yanına almasan bi- bile, sen her zaman alabilirsin... '' ³

"Kapa çeneni!"

Riftan ona öfkeyle bakarak ani bir kükreme çıkardı. Tepsiyi bırakıp yatağa geri döndü.

"Dürüst ol! Benimle gelmek istemiyor musun?!"

“B-bu bu değil, bu…!”

"Hayır, değil! Babanınki kadar büyük olmasa da benim şatom senin gibi küçük bir kızın yaşamasına yetecek kadar büyük! Lanet olsun, yeterince param var. Eskisi gibi lüks içinde yaşayamayacağından endişeleniyorsan, kes şunu!”

Azarlamış bir çocuk gibi büzüldü. Baştan beri babasının şatosunda fakir bir hayat yaşarken, neden onun kraliyet ailesi gibi yaşamaktan endişe ettiğini düşünüyor ki? Bir sözcük telaşı içinde yanıtladı ve sanki yalnızca bir eylem eski ifadelerini silecekmiş gibi umutsuzca ellerini salladı.

"Hayır! Bu tür şeyler beni endişelendirmez. Sadece... neden, neden beni götürüyorsun? sadece merak ediyorum…”

“Doğal olarak, sen benim karımsın! Evliliğimiz gerçek, kilise tarafından resmen tanındı! Seni evime götürmek sadece sağduyu! Evlendikten sonra bile babanın evinde yaşamakla yanlış yaptın!”

"A- ama... Boşanmak istersin sanmıştım..."

"…Ne?"

Ellerini sertçe onun omuzlarına sardı. Max, bir yılanın önündeki fare gibi maviye döndü. Yüzündeki öfke onu boğmuştu. Belki de bir kekemeyi anlamanın sabırsızlığından kaynaklanan şiddetin ortaya çıkacağı yer burasıydı. Croix Dükü onu dövdüğünde her zaman yaptığı gibi korkuyla gözlerini kapadı.

Ama ne kadar beklese de acı gelmiyordu. Gözlerini açtığında, ona şiddetle bakan karanlık göz bebekleri ile karşılandı. Kızın omuzlarını tutan elleri, kaynayan öfkesini kontrol etmeyi başarırken hafifçe titriyordu.

"Boşanmak? Şimdi benden boşanmak mı istiyorsun?"

Ç/N: Ah yanlış anlamalar yanlış anlamalar :/ Bu arada Riftan'a da çok kızmayın. İleride onu da çok iyi anlayacaksınız. Biraz daha bekleyin sadece..

¹ :Burada çamaşır olarak bahsettiğim şey aslında drawers olarak geçiyor. Şu beyaz lastik paçalı don ve üzerine giyilen korse gibi eski tarz bir iç giyim. Google amcaya women drawers yazarsanız nasıl bir şeye benzediğini görebilirsiniz. 
² :Şimdi kellik ne alaka demeyin valla bilmiyorum korelilere özel bir deyim galiba bu. Türkçede karşılığına benzer nasıl bir deyim gelir bilemedim
³ : Burada tamamlanmamış son cümlede şeyi söylemeye çalışıyor aslında beni her zaman boşayıp prensesi alabilirsin gibi bir şey

Önceki Bölüm                                                                                           Sonraki Bölüm

4 yorum:

  1. Kellik Anadolu da var olan bir deyim, zayıf (bedensel) ve güçsüz gibi anlamlara karşılık geliyor

    YanıtlaSil
  2. AMA BEN NE DEDİM ÇIKARAMAYINCA SİNİRLENİP YIRTMIŞ JSJDJDJDJFKKDHFİSBDJFJ

    YanıtlaSil
  3. Oha elleri titredi ya riftannnn karıcığın senden boşanmak ister diye mi korktuuunnnn

    YanıtlaSil
  4. YA YETER YETER NEDEN SEN HER ŞEYİ KIÇINDAN ANLIYON

    YanıtlaSil