Sayfalar

14 Kasım 2021 Pazar

Under The Oak Tree - 110. Bölüm

 Yavaş Değişim Dalgası (1) 

Alacakaranlık yavaş yavaş çökmeye başladı ve bitkinlik daha da erken. Hala tedaviye ihtiyacı olan yaralıları gören Max, bugün kaleye dönüp dönmeyeceğini merak etti.

Geceyi burada, soğukta geçirme düşüncesiyle, tüm yorgunluğu midesine kadar çökmüş gibiydi. Görüş alanına tahta bir kase sokulduğunda yüzü endişeyle doldu.

"Lütfen bunu yiyin leydim."

Max şaşkınlıkla gelen adama baktı. Daha önce onu şatoya geri göndermeye çalışan genç bir şövalye, elinde dumanı tüten bir çorba kasesi ile ayakta duruyordu.

"Tavşan yahnisi, leydim. Kaledeki yemekle kıyaslanamaz ama güzel bir yemektir'' dedi gülümseyerek.

Ona boş gözlerle bakan Max kaseyi kabul etti. Aniden öğle yemeğini atladığını ve şimdi aşırı derecede aç olduğunu fark etti.

"Te-teşekkür e-ederim." Kaseyi minnetle kabul etti.

"Lütfen, hiçbir şey değil. Öncesinde… "

Çevresini umursamadan hızlı parmakları çalışmaya başladı. Ağzına bir kaşık yahni alır almaz tereddütlü bir ses ona ulaştı. Max'in gerginliği yükseldi. Ona başka ne söyleyebilirdi ki?

Şövalye beklenmedik bir şekilde şaşkınlıkla donuk kalan onun önüne geldi, ve başını saygıyla eğdi.

"Az önceki hareketlerim için özür dilerim. Leydi Hazretlerinin dediği gibi, kaba davrandım.''

Max ağzında kaşıkla şövalyenin başının tepesine boş boş baktı. Birinin ona başını eğeceğini hayal bile edemezdi. Hızla kaseyi bıraktı ve ellerini salladı.

"Ha-hayır, lütfen. Be-ben daha çok ben... a-aşırı du-duyarlıydım... Be-ben ö-özür dilerim,'' dedi aceleyle.

Bu duruma yakalandığı için yeterince utanmıştı ve ayrıca sinirlerini dizginlemesi gerektiğini de biliyordu.

"Lütfen hanımım, özür dilemeyin. Leydi Hazretlerine saygısızlık eden ilk ben değil miydim? Sizin gibi biri için aşırı tepki değildi.''

Şövalyenin sözleriyle Max'in yanakları kızardı. Sert omuzları rahatlamayla düştü.

''Te-teşekkürler… bu-bunu sö-söylediğin için.'' Gerçekten minnettardı. Göğsünden ağırlık kalkmıştı.

Şövalyenin yüzü, utanarak söylenen sözlerle rahatsız edici bir şekilde değişti ve sonra ne söyleyeceğinden emin değildi. İkisi, Ruth'un kışlaya dışarıdan dönüşüyle ​​bu garip atmosferden kurtuldu. Max'in yanında duran şövalyeye baktı ve gözlerini açtı.

"Sör Karon, bir sorun mu var?"

"Hayır, Lordum. Bu… leydi hazretlerine karşı kötü tavrım için özür diliyorum.'' Dürüstçe cevap verdi.

Büyücü bir an için daha fazlasını sormak istiyormuş gibi göründü ama sonra vazgeçti. Ateşe yaklaştı, ellerini ateşe doğru uzattı ve derin bir iç çekti.

"Etrafta saklanabilecek karanlık yaratıkları aramak için kale duvarlarının ötesine geçen şövalyeler az önce geri döndüler. Leydi Hazretleri şimdi şatoya dönmeli."

"Ya s-sen, Ruth?" Geri dönebileceğine şaşırdı.

"Sanırım bugün burada kalmam gerekecek. Birinin daha sonra ateşi çıkabilir… Büyü gücüm düzeldiğinde, ben de bazı adamları daha iyi hale getirebilirim.''

Max bir an tereddüt etti. Yorgun olan tarafı kaleye dönmek, kendini yatağa atmak ve gözlerini kapatmak için can atıyordu ama vizdanı geri dönmeye karşıydı. 

''O za-zaman ben de… bu-bugün burada ka-kalacağım…''

"Yapabileceğin her şeyi yaptın. Şimdi geri dönsen bile, bu süreçte gereğinden fazlasını yaptın.'' Ruth belirtti ve onun sözünü keskin bir şekilde kesti.

Max'in onun canını sıktığını söylemeye çalışıp çalışmadığını merak ederken ifadesi sertleşti. Onun rahatsızlığının farkına varan Ruth, ona yumuşak bir gülümseme gönderdi.

"Lord Calypse, Leydi Hazretlerinin geceyi kışlada geçirdiğini öğrendiğinde kriz geçirecek. Şövalyelerden size eşlik etmelerini istedim, bu yüzden lütfen kaleye geri dönün ve biraz dinlenin. O zaman biz de rahatlayabiliriz.''

"Leydi Hazretlerine eşlik edeceğim." Sör Karon gönüllü oldu.

Önünde iki azimli adam varken, Max artık topuklarını kazamadı ve sonunda onaylayarak başını salladı. Dürüst olmak gerekirse, dışarıda yanan canavar eti kokusuyla çevrili daha fazla gece geçirmek istemiyordu.

İsteksiz davranarak, iki hizmetçi tarafından sürüklenen arabaya bindi. Şövalye at sırtında geldi, arabanın yanında durdu ve sonunda ağır ağır ilerledi. Engebeli koltuğa çömeldi ve rahat bir nefes aldı.

Sinirleri gevşemiş ve yorgunluğu gitmişti. Şöminenin yanındaki bir kedi gibi, Max kollarını dizlerine doladı ve yavaşça uyuyakaldı.

22 yıldır yaşadığı en yorucu gündü.

Kaleye varır varmaz kanını ve kirle kaplı cübbesini çıkardı, yıkadı ve yatakta sızdı. Ertesi gün gözlerini açtığında, sanki sopayla dövülmüş gibi bütün vücudu ağrıyordu. Max karnının üzerinde yuvarlandı ve inledi.

Rudis bir kucak dolusu odunla odaya girdiğinde, yastığa gömülmüş bir yüz ve boğuk iniltiler onu karşıladı.

"Her şey yolunda mı hanımım?" Endişeyle sordu.

Max özenle gülümseyerek yataktan kalktı. Rudis hemen hizmetçileri sıcak bir banyo hazırlamaları için çağırdı. Sıkıca düğümlenen kasları gevşeyene kadar buharlı suda bekledi, sonra dışarı çıktı ve yumuşak bir iç etek ve kalın bir yün elbise giydi. Rudis, saçlarını bir havluyla özenle kurutmaya çok dikkat etti ve sonra onun için taramaya büyük özen gösterdi.

"Bugün yatak odasında dinlenmeye ne dersiniz leydim? Hava çok soğuk." Sanki onun yorgunluğunu hissetmiş gibi, öneride bulundu.

''Be-ben bir süredir kü-kütüphaneye gitmeyi düşünüyordum. O-okumak is-istediğim bir kitap var…''

''O zaman hemen kütüphanedeki ateşi yaktırmak için bir mesaj göndereceğim. Büyücü dünden beri olmadığı için, orası çok soğuk olacak."

Rudis hemen odadan çıktı. Başka bir hizmetçinin getirdiği yumuşak arpa lapasını midesine doldurduktan sonra, Max kalın bir cüppe giydi ve kütüphaneye gitti. Işığı önceden yakan hizmetçiler sayesinde oda sıcak ve rahattı.

Ç/N: Size demiştim ya yaşları öğrenmeye biraz takığım diye 😅 Max 22 yaşında, Riftan ise 27/28 yaşlarında.. Aralarında 5/6 yaş var.. Bu bilgiyi de öğrendiğimize göre devam

Önceki Bölüm                                                                                                Sonraki Bölüm

6 yorum:

  1. Araştırmacı çevirmen süpersinnn😍😍

    YanıtlaSil
  2. Benim gibi yaş takıntısı olan birini görmek beni mutlu etti :D

    YanıtlaSil
  3. yoksa yeni bir asik mi var

    YanıtlaSil
  4. burada bir mantık hatası var bence. riftan ve max’in düğününde max’in 18 yaşının dolmasına aylar vardı daha. aradan 3 yıl geçerse 20-21 yaşı vardır şimdiye. riftan da 28. arada 7-8 yaş var diye biliyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de mantık hatası var 20 yaşında olması gerek Max'in

      Sil
  5. Elliot ve Hebaron kaldı 2 şövalye umarım onlar da Maxi’ye karşı tutumlarını değiştirir

    YanıtlaSil