Sayfalar

10 Kasım 2021 Çarşamba

Under The Oak Tree - 79. Bölüm 

Her Çizik İçin Bir Kafa (2) 

[Dikkat !! : Yetişkin İçerik ]

Max şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. "Ne?" onun verebileceği tek cevaptı.

"Sende bulduğum her sıyrıkta, kafalarından biri omuzlarından aşağı yuvarlanıyor olacak," diye açıkladı başka bir sıcak fısıltıyla ve sözleriyle Max kollarının her tarafında tüylerin diken diken olduğunu hissetti. Sessiz bir dua gibi kısık bir sesle söylediğinde farklı bir yoğunluk vardı. Kızgın bir orman yangını gibi öfkeyle bağırdığını duymaya çok alışmıştı.

Max dokunuşunun altında örümcek ağına takılmış bir yusufçuk gibi titredi.

Max gevşediğini hissederken, Riftan'ın becerikli parmakları, elbisesini bir arada tutan kayışları çözdü ve göğsünü aşağı çekti. Kara gözleri onun vücudunda gezindi.

Solgun kürek kemiklerinden köprücük kemiğine, göğüslerinden aşağısı hâlâ ince bir bezle örtülüydü. Beklenti içinde nefesinin sıkıştığını hissetti…

"Bir kafa," dedi sonunda, gözleri çabucak bir çizik fark ederek, elbiseyi daha fazla cildini ortaya çıkarmak için aşağı doğru sürükledi. Kolunun ön kısmına ulaştığında hiddetle rengi solmuş teni gördü ve dudakları hırlayarak kıvrıldı.

Telaşlanan Max, beresini kötü bir şekilde örtmeye çalıştı.
 

"Bu kü-kütüphanede oldu." özür diledi, "Bir şeye çarptığımda."

"Yalan söyleme." ona çıkıştı...

"Be-ben yalan sö-söylemiyorum! Nhhh!" Yavaşça yarasına bir öpücük basarken mırıldandı, kelimeler boğazında ölüyor, yavaşça aşağı inerken onu izliyordu. Nabzını bileğinden nazikçe tuttuktan sonra, Riftan doğruldu, kollarından birini dizlerinin altından tuttu ve diğer kolu sırtına destek vererek onu zahmetsizce kaldırdı.

Max refleks olarak kollarını ensesinde dolaştırdı, köprücük kemiği boynunun kıvrımının altında beşiklendi. Yavaşça onların yatağına doğru ilerlerken bir dizi nazik öpücükler ekerek başını eğdi.

"Ri-Riftan, ge-gerçekten, be-ben i-incinmedim," diye ısrar etti ama Riftan inatçıydı, üzerine yükselirken onu nazikçe yatağa yatırdı...

"Kendim bakacağımı söyledim," dedi ve sonunda elbisesinden kurtulduı, belden aşağısını çıkardı ve gelişigüzel yere fırlattı. Göğsünü örten tuhaf kumaşla tamamen açıkta kalan Max, gözlerini gergin bir şekilde başka yöne çevirdi.

Elleri bacaklarında gezindi, ayakkabısını çıkarırken ayak bileklerinde durdu, sonra diğeri, iç eteğini yukarı katladı. Yere düştüğünde aldığı sıyrığa dokunduğunda yüzünü buruşturdu.
 
Max hemen ayağa kalktı ve bacaklarını kapadı.

"Bu hi-hiçbir şey de-değil!" devam etti, ''Be-ben ya-yalnızca ke-kendim düştüm!''

''Kaderlerini bununla mühürlediler.'' Alçak sesle homurdandı, gözleri yaraya dik dik bakarken gözlerinde koyu bir parıltı vardı Max refleks olarak kolunu nazikçe sıkarak dikkatini çekti.

"Ge-gerçekten, a-acıtmıyor. Bunu be-benim yü-yüzümden yapma." diye yalvardı ve Riftan ona kaşlarını çattı.

''Topraklarıma işgal girişiminde bulunmakla kalmadılar, eşime de zarar verdiler. Suçlarının bedelini ödetmek için onları ve soylarını öldürmek benim hakkım.'' dedi ona, "Bu bile kana susamışlığımı gidermeye yetmeyecek. Gelecekte benzer nitelikte bir şeyin olmasını önlemek için şimdi bir örnek vermem gerekiyor.'' diye açıkladı ve Max'in dudakları titredi...

"Ama sen, sen da-daha ye-yeni geldin..." boğulan hıçkırıklarla dökülürken adam hızla şok içinde ona baktı. Max gözlerini devirerek bakışlarını kaçırmayı reddetti ve sesindeki titremeye rağmen devam etti, "E-eğer savaşa gi-gidersek, yi-yine çok u-uzaklara gi-gitmelisin. Ve ya-yalnız ka-kalmam ge-gerekecek.''

"S*ktir," diye sessizce küfretti, bir el hemen ensesinin arkasından gelip onu aşağı çekti, dudaklarını yakıcı bir öpücükle parçaladı. Max ona olan arzusunu hissedebiliyordu, onu yutma arzusunu, onu fiziksel olarak mümkün olandan daha yakına çekme arzusunu.

Ve böyle olması için en iyi dileklerine rağmen, boynu, şu anda bükülmekte olan garip şekilde vücuduyla birlikte ağrıyordu. Onun rahatsızlığını hisseden Riftan geri çekildi ve onları düzgünce ayarladı, eli iç eteğini beline kadar çekti ve onu kaldırırken kıçını kavradı.

Onu kaldırdığında başının döndüğünü hissetti, göğüs zırhının soğuk metaliyle temas ettiğinde, sıcak avucunun aksine nefes nefeseydi. Adamın dili içeri dalıp ağzının her köşesini tadarak, ağzını birbirine bağlayan bir tükürük iziyle uzaklaşmadan önce onunkilere dolanırken, Max inledi.

Gözleri dikkatle onu delip geçti. "Sen... benimle ne yapıyorsun?" kederli bir sesle mırıldandı.

Dudaklarını yaladı, Max'in kıyafetlerinin geri kalanını çıkardı ve diğerlerinin arasına yere fırlattı. Max şimdi rahat bir şekilde kıvrılmıştı, onun görmesi için yeni doğmuş bir bebek gibi çırılçıplaktı. Sıcak elleri hemen göğsüne geldi, yumuşak tümseklerini kavradı, onlara dalmadan önce elleriyle yoğurdu ve gergin yumrularını sıcak ağzına sardı.

Max'in elleri hemen parmaklarını gömdü, saçlarının etrafını taradı ve nefes nefese bir inilti uyandırırken hafifçe çekti.

Zırhının çıplak teninde bıraktığı his tuhaftı. Kendini zayıf, çaresiz ve savunmasız hissediyordu. Max'in gözleri onun boynunu gördü, zırh ışığını yansıtırken teri parlıyordu, parlak siyah saçlarına büyüleyici bir parlaklık veriyordu.

Riftan, ona olan açlığı yoğunlaştıkça, hizmetleri her saniye daha da sertleşirken önünde görüşünün bulanıklaştığını hissetti. Riftan yetilerinin kontrolünü kaybettiğini hissetti, onu o kadar güçlü bir şekilde kendisine çekti ki, Max onu parçalara ayırmasından korktu.

Vücudunda bir elektrik hissi dolarken ve zevkle seğirirken, uçlarının soğuk demire kabaca sürtünmesinin artan hissiyle nefesi kesildi…

"Sen hep aklımdaydın, s*ktir..." o boğuk ses tonuyla nefesini verdi, höyüğünün her santimine şiddetli öpücükler ekerek, "Ayrı kaldığımız son birkaç haftadan beri her gün. Çok zordu."

Göğsünü yoğururken dudaklarından bir hıçkırık kaçtı, "Seni son görüşümden bu yana neredeyse yıllar geçmiş gibiydi," dedi ağzı diğer ucunu yutarken.

Ç/N: Amanın nerelere geldik  (ಠ⌣ಠ)

Önceki Bölüm                                                                                               Sonraki Bölüm

6 yorum:

  1. Maxi ne olur lütfen lütfen şerefsiz babanın yaptıklarında söyle ki riftan onunda nefesini kessin

    YanıtlaSil
  2. Ya çok güzel ama her bölüm bu vücudun özel bölümleri farkli isimlerle yazıldığı için anlamak zor oluyor biraz :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bundan daha detaylısı p*rn hup da

      Sil
  3. Ertesi gün " senin o kancık kelleni, ödlek bedeninden ayırmaya geldim" der Riftan karşısında merhamet bekleyen Ovran'a

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hashahah kültürlü insanlar görüyorum

      Sil
  4. Abi artık webtoonda güncel olan yere gelmek ve yeni şeyler görmek istiyorum

    YanıtlaSil