Sayfalar

5 Kasım 2021 Cuma

Under The Oak Tree - 29. Bölüm 

( Krala İtaatsizlik -1) 

“…Sanırım yağmur mevsimi başlamak üzere.” Atları bağlamak üzere olan Riftan, gökyüzüne bakarak konuştu.

Gökyüzü, sanki deniz olmuş gibi, uğursuz bir balık pulu deseniyle dalgalanıyordu. Riftan haklı olduğunu bilerek tekrar başını salladı ve ateşe hafifçe bir kütük atan şövalye de onunla aynı fikirdeydi.

"Bunu düşündükçe moralim bozuluyor. Yağmurda bu dağlarda dolaşmak korkunç. Zırhım çok ağır ve işe yaramaz hissettiriyor ve yer sırılsıklam oluyor.”

Diğer şövalyeler, ateşin yanında ellerini ısıtırken homurdanarak zırhlarını çıkardılar.

"Şimdiye kadar Anatol'a varmış olmamız gerekirdi."

"Bu ne fark eder ki? Unuttun mu? Anatol'a varır varmaz, birkaç gün içinde krallığa başka bir yolculuğa gitmemiz gerekiyor," diye araya başka bir şövalye girdi.

Çatık kaşlı adam, ateşe bakan Max'e bir bakış attı. "Bu korkunç rüzgar yüzünden çok daha uzun sürdü... Daha fazla geciktirerek Kral Ruben'i daha da kızdırmak komik olmaz mı?"

"Pekala, yağmur mevsimi başlamak üzere. Bu konuda ne yapabiliriz ki?” Riftan atının dizginlerini direğe bağladı ve Max'in yanına çöktü. Sarışın şövalye Ricardo, yüzünde açık bir şekilde depresif bir ifadeyle atının yanında sessizce oturuyordu.

“Kızıl ejderhayı yenen savaşçı, şimdi biraz yağmur yüzünden kralın çağrısına cevap vermeyi mi reddediyor? Majestelerini daha fazla bekletemezsin! Bu gereksiz işle zaten yeterince zaman kaybettik!"

Adamın sesi sırtına bir kamçı gibi çarptı. Max'in yüzü solgunlaştı ve Riftan'ın yüzü öfkeden kıpkırmızı oldu.

"Uslin Ricardo... Bana ne söylediğine dikkat et." Riftan daha sonra ekledi, "Krala itaat etmeyeceğimi kim söyledi? Sadece biraz geciktim."

Adam sanki yeniden bağırmaya başlayacakmış gibi dudaklarını büzdü, sonra aniden arkasını döndü ve etrafa ağır bir sessizlik çöktü. Duyulan tek ses yakacak odunun çıtırtısıydı. Küstah ve bazen düşüncesiz davranışlarıyla tanınan şövalyelerden biri aniden konuştu.

"Liderimize katılıyorum. Uyuz bir köpek gibi yağmurda ıslanmak istemiyorum. Bunu üç yıldır yaşıyoruz ve eski hayatlarımıza geri dönmeye hazırım.”

"Seni zavallı piç! Bu rüzgarla-!”

"Lord Ricardo ve Sör Nirta'nın ikisinin de haklı olduğu noktalar var. Remdragon Şövalyelerinin gücünü mümkün olan en kısa sürede başkente aşılamalıyız," O zamana kadar sessizce köşede oturan Ruth konuştu. Sonra Hebaron adındaki şövalye zaferle ayağa kalktı.

"Şuna bak. Büyücü bile haklı olduğumu söylüyor."

"Sadece biraz yağmur yağıyor. Yağmur mevsiminin gerçekten başlamasına daha zaman olabilir.”

Ricardo üzgün görünüyordu ama Ruth memnun görünüyordu. Gergin atmosferde hissedilir bir rahatlama hissetmişti ve gizlice rahat bir nefes aldı. Bu argümanla, Anatol'a ve Croix topraklarına ne zaman gideceklerine hala karar vermemişlerdi.

Max bir gün kale kütüphanesinde gördüğü Roviden kıtasının haritasını hatırladı. Riftan'ın Anatol'daki mülkü, Syria Güney Denizi'nin güneybatı ucuna doğru bir yılan başı gibi uzanan küçük bir yarımadada bulunuyordu. Güneyde engebeli dağlar ve geniş açık tarlalarla çevrili olduğu söylendi.

Whedon'un başkenti Drakium, uzak kuzeybatıda, Anatol'un çok yukarısındaydı. Ejderhaya karşı savaşın başladığı Aranthal'dan kraliyet başkentine giden en hızlı yol, doğrudan Wiserium Nehri'ne gitmekti. Coğrafya konusunda yalnızca cılız bir bilgisi vardı ama uzun bir yol kat ettikleri açıktı.

'Hepsi benim suçum... Kralın gazabını üzerimize ben çektim!' Max içten içe itiraf etti.

Max, Uslyi Ricardo'nun neden bu kadar gergin olduğunu belli belirsiz anladı. Riftan, kralın kızıyla evlenme teklifini reddetmişti. Bu sorunu düşündükçe midesi düğüm düğüm oluyordu.

'Hayır, benim yüzümden değil... başka bir nedeni olmalı. Bu dünyada başka hangi şövalye, karısını eve götürmek için bir kralın çağrısını erteler?' Ama çok geçmeden karanlık düşüncelerinden kurtuldu. Her şeyi kendine suçlamanın bir anlamı yoktu.

Merkezi güçler zayıf olduğunda, onu korumak için gerekli askeri gücü olan geniş bir toprak parçasına sahip bir adam, kraldan çok daha güçlüydü. Whedon sonuçta diğer altı ülkeden daha istikrarlıydı.

Üstelik III. Ruben , güçlü bir lider olan ve çok önemli bir şekilde yüzlerce saygın şövalyenin bağlılığına sahip bir kraldı. Böyle bir insan bu kadar kolay arka plana atılamazdı.

Ç/N: Maxi belki de hayatında ilk defa bir şeyde kendini suçlamamayı tercih etti onda da yanıldı garibim. Evet Maxi, Riftan senin için.. evet evet

Bu arada şövalyelerin Maxi'ye tutumu beni çok üzüyor. Özellikle Uslin. İleride bunu sebepleriyle birlikte daha net hissedeceksiniz. Neyse ayrıca şövalyelerin isimlerine de yavaş yavaş aşina olmakta fayda var. Çünkü hikayenin net karakterindenler. Şimdiden öğrendiklerimizi not edeyim hemen ki ileride bazen adıyla bazen soyayla hitap edilince kimin kim olduğu unutulabiliyor bazen. Daha başka karakterde olacak çünkü haliyle..

Uslin Ricardo (sarışın, Maxi'ye karşı en mesafeli şövalye)
Hebaron Nirta (devasa, öyle art niyetli değil)
Bunlar henüz adını öğrendiğimiz şövalyeler .. Ruth da zaten büyücü onu önceki bölümlerden öğrenmiştik.


Önceki Bölüm                                                                                              Sonraki Bölüm

8 yorum:

  1. Yani onlar da haklı ama maxi hiç öyle bildikleri gibi bir hayat yaşamadı öğrendiklerinde umarım mesafe ortadan kalkar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öğrendijlerinde hepsi bi hışımda croixe baskına gitmexlerse neyim

      Sil
  2. ya Anatol’ün ilk Anadolu’dan (Anatolia İng. adı) esinlenildiğini zannetmiştim, ki ismi öyle olabilir ama (Syria) Suriye’nin Güney Denizinin oralarda bir yarımada diyince üzdü biraz... :,) Tabii bu evrenin farklı bir düzeni var ama bazı isimlerin esinlenildiği apaçık ahshksl

    YanıtlaSil
  3. Yazar gerçek savaş adlarını kullanmış. hatta III. ruben gerçek bir kral, roma imparatorluğundaki eyaletlerinden olan kilikyada, kilikya ermeni krallığını yöneten aileden olan bir kraldır. Roma,anadolu,suriye anladığımız şekilde. Roma imparatorluğu haritasına bakarsanız syria şuanki suriye olduğunu görebilirsiniz ve o dönemdeki adı syria yazıyor. Ve o dönemde romanın eyaletlerinden birisidir. Anadolu yani bu zamanın Türkiyeside o zamanların Roma İmparatorluğuna aitti. Haritaya bakarsanız ve o yüzyıllardaki gerçek tarihe bakarsanız çokça uyan yer,savaş,isimlerin olduğunu görebilirsiniz.

    YanıtlaSil
  4. Maxi mangada kendini sucluodu oha maxi bu ilk annecim sör ricardiyu sevmiyorum dövelim ama sör hebaron candır başta mesafeli olsada ki bu doğal yani babası yüzünden ama maxiyle vakit geçirdikçe ısınıyor ama ricardo prensese bağlılık yemin etmiş miş git kendin evlen o zaman prensesle adam maxiyi sevio sizene

    YanıtlaSil
  5. O kadar iletişim kopuklugu varki her okuduğumda deliriyorum

    YanıtlaSil
  6. Bak ben bu ricardio şeyini(küfür) sevmiyorum ilerde ne olur bilmem ama şuan nefret ediyom (2024den selamlar bu arsda yılda bi kez geliyom buraya) heabaronu seviyorum canım adamım daha ortada olmayan gabelim var aşk adamım helelelelleel ruth zaten canın benim yürüyen yakışıklılık

    YanıtlaSil