Sayfalar

9 Kasım 2021 Salı

Under The Oak Tree - 62. Bölüm 

 Resmi Olmayan Yardımı (2) 

Max'in siparişlerin çoğunu iptal etmek istediğini duyunca, Aderon endişeli bir ifade takındı ve sert diliyle onu ikna etmeye çalıştı. Max neredeyse buna kanacaktı ama Ruth'un bakışlarını ve ona nasıl abartılı bir kadın gibi davrandığını hatırlayan Max, fikrini koruyabildi. Yapabileceği bir şey olmadığını anlayan Aderon içini çekti ve yeni bir yazılı hesap pusulası verdi.

Max, Aderon'un yazdığı fiyatın kafasında ne kadar değerli olduğunu tahmin etmeye çalıştı. Ruth'un ona yığın halinde gösterdiği altın ve gümüş sikkeleri hayal ederek... ödediği bedelin asla küçük bir para olmadığını kavrayabildi. Max kağıdı içtenlikle imzaladı ve odadan çıktı.

Ona işlerin yolunda gittiğini söylediğinde Ruth kaşlarını biraz gevşetti.

''Bana hesap pusulasını gösterebilir misin?''

Onu teslim etti.

"Eh, bu adam tamamen vicdansız değil," dedi büyücü sonunda kağıdı yukarıdan aşağıya okuduktan sonra.

"Se-seni sa-satın almaya zo-zorlamayı de-deneyebilir ama o kö-kötü bir i-insan de-değil..."

"Kimse kurbanlarının önünde kötü değildir." Oldukça nazik tavrıyla tezat oluşturan soğuk bir yorum tükürdü ve oturması için önüne bir sandalye çekti.

Max de karşısına oturdu ve gözlerini devirdi. Bunu daha önce de biliyordu, ama bu adam son derece huysuzdu ve yumuşak ve kibar görünen yüzünün aksine sert sözler söylemeyi severdi. Olayları çarpık görme şekli, konuşkan ve meraklı tarafı dışında, biraz Riftan'a benziyordu.

"Ben bir bakayım. Deftere yazmayı dene.''

"Ta-tamam..."

Max ona, nasıl doğal olarak onun denetmeni olacağına ve sadece çizgiyi aştığına dair bir soru sormadı.

"Burada hesap yine yanlış."

"Ah, be-ben çok ü-üzgünüm."

Rakamlara baktı ve parşömen kağıdının köşesine tekrar dokunarak kaşlarının ortasına masaj yaptı. Aceleyle hatasını düzeltti. Daha sonra aşağıdaki bölümü işaret etti.

"Burada, birim yanlış."

"Be-ben, üz.."

''Ayrıca ifadelerini ayrıntılı olarak yazman yardımcı olacaktır. Bu şekilde, gelecekte hesapları toplarken herhangi bir karışıklığın önüne geçebilirsin.''

"Ta-tamam..."

"İşte yanlış yazmışsın. Bu, nesiller boyu bırakılan bir belge olacak, bu yüzden lütfen kelimeleri karalamaktan kaçının.''

Babasının atadığı öğretmen bu kadar katı olmamıştı. O da sabırlı biri değildi. Sonuç şimdi neyse o oldu. Belgeleri bir daha düzelttireceğinden korkarak net bir şekilde yazdı. Bitirdikten sonra Ruth, ödevini yapıyormuş gibi defteri kontrol etti.

"Bu yeterince iyi," dedi kibirli bir şekilde defteri kapatırken. Yüzü rahat ve gevşek görünüyordu.

''Bununla her sorun çözüldü. Şimdi, kütüphaneye gelmeyi ve uykumu bölmeyi bırakırsan minnettar olurum."

Max gözlerini devirdi.

Burada uyumaya devam etmeyi mi düşünüyordu? Riftan açıkça bu adamın arka bahçedeki kuleyi kullandığını söyledi… Hayır, onun müdahale edeceği bir şey değildi. Bir süre düşündükten sonra dudaklarını yavaşça araladı.

''Ön-önümüzdeki ba-bahar bah-bahçeyi dü-düzenlemeye karar ve-verdik…''

''….''

Ruth korkunç bir şekilde yüzünü buruşturdu. Max, varlığından haberdar olmadığı utanmazlığını ortaya çıkardı ve yalvardı. Daha önce tek başına yapmadığı şeyleri çözmek için harcadığı saatler gözlerinin önünden geçti. Saçlarını çekerek geri dönmek istemiyordu, acizce yazı ya da turayi deneeycekti. Zaten utandığı için daha fazla yardım istemenin bir zararı olmayacağını düşündü.

"V-ve ekteki ba-bakım işi..."

''……''

Ruth pişmanlıkla başını tuttu.

***

O günden sonra Ruth, defteri düzenlemede resmen Max'in yardımcısı oldu. Kütüphanenin zemininde uyurken sessizce ona yaklaştığında, ilk etapta ona yardım etmekten nasıl pişman olduğunu mırıldanarak uyandı, ama yine de kitabı iyice gözden geçirdi. Ayrıca, kale için satın alma konusunda ona tavsiyelerde bulundu. Tavsiyeden çok bir dırdır oldu ama değerli sözlerdi. O zamandan beri Max, küçük şeyler için bile tavsiye istemeye başladı.

Ruth, bahçeyi yeniden dekore etme planını sessizce dinledikten sonra, "Sanırım hizmetçilere çardağın yanındaki ağacı sökmelerini emrederseniz kapı dışarı edilecekler," dedi. Başını iki yana salladı.

"O öl-öldü ve a-artık ya-yaprak ve-vermiyor."

''Anatol halkı ruhların ağaçlarda yattığına inanır. Bu nedenle, buradaki insanlar ağaçları sadece öldüler diye kökünden sökmezler ve ağaç kesmeyi kutsal bir iş olarak görürler. Hizmetçiler, kötü göründüğü için ağacı kaldırma emrinize şok olacaklar.''

"A-ama..." Max'in kafası karışmıştı. Croix'de böyle bir gelenekten hiç haberi olmamıştı.

''O-onlara a-ateş için ku-ku-kullanılacağını sö-söylersek, kabul e-edilir mi? De-demek is-istediğim, bu çok çi-çirkin..."

"Kabul edebilirler." Kaşlarını çattı ve çenesini okşadı.

"Ama çardağın yanındaki ağacın meşe olmasından korkuyorum."

"Ne o-olmuş me-meşeyse?"

"Buradaki insanlar, bir ejderhaya binip gökyüzüne uçan ilk şövalye hakkındaki efsaneye derinden inanırlar. Uigru'nun ejderhaya atladığı tepe tam oradaki tepe."

Ç/N: Yaa Maxi'yi bu bölümlerde aşırı sevimli bulan bir tek ben miyimm ne bileyim böyle çabalamaları bir şeyler yapması falan.. öğrenmek için çok sıkı çalışan minik bir bebek gibi (つ♡◡♡)つ Bu arada sonunda meşhur meşe ağacımızın efsanesine dair bilgiler öğreneceğiz artık biraz hazır mısınızz..

Önceki Bölüm                                                                                                 Sonraki Bölüm

4 yorum:

  1. Evet ya garibim hiçbirsey bilmeden büyümüş çok üzücü:(((

    YanıtlaSil
  2. Maxi çok kırılgan ve safsın aşkım T.T

    YanıtlaSil
  3. Allah'tan Ruth var he

    YanıtlaSil
  4. Bence de çok tatlııı

    YanıtlaSil