29 Kasım 2019 Cuma

[Sohbet Köşesi] '' Neden K-drama İzliyorsunuz? ''

Merhaba arkadaşlar nasılsınız? Gününüz nasıl geçiyor? Aslında her seferinde nasıl yazmaya başlayacağım konusunu beceremiyorum. Sonunda da hep hal hatır sorarken buluyorum kendimi 😅 Neyse en azından okursanız 'halimi hatırımı da kimse sormuyor' gibi dertleriniz olmaz asdfghjk


Başlıktan da anlayacağınız üzere bugün herhangi bir öneri yahut yorumlama yapmak yerine rastgele bir konudan konuşmak ve sohbet etmek istedim sizlerle. Arada böylesi de güzel olur di mi ama 😊Hazır bu konuyla ilgili bazı şeyler görmüşken nasıl Kdrama izlemeye başladığımız hakkında konuşalım istedim. Herkes biliyor ki Kore dizileri uzun zamandır dünya genelinde oldukça fazla seviliyor ve izleniyor. Ama nasıl oldu da Uzak Doğu'dan yayılan bu furyaya kapıldık?


Bu konuda kendim buralara nasıl geldim ondan bahsetmek istiyorum. Evet uzun zamandır Kdrama seven her izleyicinin ilk dizisi olma ünvanını kazanan 'Boys Over Flowers' yahut daha çok hafızalarımıza kazınmış haliyle tabir edersem, F4 adında ki füze gibi oğlanların olduğu ve tüm dünyaya Lee Min Ho dalgasını yaymaya başlayan o meşhur dizimiz ile başladı her şey. Aslında diziyi ablam izlerken ben de keşfettim. Başta ön yargım vardı ama izlemeye başladıkça oldukça hoşuma gitti sonra bir bakmışım gece uyumadan izlemeye devam ediyorum. Hal böyle olunca hemen araştırmalara giriştim tabi. Diziden diziye uçmaya, her oppadan bir bal almaya başladım. Hızlı zamanlarımdı o zamanlar tabii asdfghjkl Hatta belki siz de yapmışsınızdır her izlediğim dizinin ismini not ederdim.Hatta sonralardan online bir şekilde izlemeye başlasam da ilk zamanlar dizileri indirmeyi tercih ediyordum. Bilgisayarda sağlam bir klasörüm vardı. Ahh hangi diziler yoktu ki o klasörde. Sonra çok üzülürüm ki silmek zorunda kaldım kıymetlimi :') Bu bahsettiğim olay yanlış hatırlamıyorsam lise 1 yada 2. sınıfa gittiğim dönemlerde başladı bu arada. Yani bundan yaklaşık aşağı yukarı 10 yıl kadar falan önce. Şuan bayağı yaşlanmış olduğum gerçeği dank etti kafama bir saniye..


Peki bu diziler o kadar mı iyiydiler ki izlemeye başladım. Yahut sevip izlememin nedeni ne? Hemen buraya geliyorum. Aslında küçüklüğümden beri dizi izlemeyi, müzik dinlemeyi seven biriyim. Özellikle romantik dizileri de çok seviyorum genelimiz gibi. Ki zaten şöyle de bir düşünün sanat sektörü her daim aşk konusu üzerinden eserler üreten bir sektör. Şarkıların çoğu aşk üzerine, dizilerinin ana konusu hep aşk üzerine. Haliyle genç bir kızın da romantik şeyler izlemeyi sevmesi o kadar da tuhaf kaçmasa gerek. Şimdi her birimiz elimizde ki akıllı telefondan bile bir dakika içinde istediğimiz diziye ulaşabiliyor, eskisi gibi televizyon izlemiyor olabiliriz. Ama öyle her evde bilgisayar olmayan dönemlerde ailece televizyon başına oturup dizi, film izlemek yapmaktan zevk aldığımız aktivitelerdi. Yeniler pek bilmez sanıyorum ama eskiler hatırlayacaktır, aslında ülkemiz yabancı dizi sektörüne çok yabancı değil. Benim yaşlarımda olup bugünün kdrama izleyen kesimi çocukken Meksika yapımı pembe dizilerle büyümedi mi. Hatırladınız di mi o zamanları. Bir zamanlar Türkiye'yi saran yabancı pembe diziler furyası vardı. Rosalinda, Marima, Vahşi Güzel, Çirkin Bety ve daha hatırlamadıklarım 🙈 Hani annelerimiz sayesinde bizleri de ekrana kilitleyen şu meşhur diziler. Nasıl deli gibi tüm ülke izlerdik Rosalinda'nın başına gelenleri. Ya da hatırlıyor musunuz e2, CNBC- e gibi kanalların yayınladığı Amerikan dizilerini. Aynı eskiden olduğu gibi son bir kaç yılda da Hint dizileri furyası başladı mesela. 
Ah harbi ne kadar güzel bir kadındı değil mi

Aslında Kore dizileri için de durum farklı değil. Hatta diğerlerinin aksine resmi bir kanal olan TRT yıllarca tarihi Kore dizilerini yayınladı. Düşlerimin Prensi, Sarayda ki Mücevher, İmparatoriçe Ki, Denizler İmparatoru, Zoraki Prens, Muhteşem Kraliçe ve daha birçok benzer tarihi dizi tahmin ettiğinizden çok daha uzun süredir yayınlanıyor bizim ekranlarda. İnanın buna şaşıracaksınız ama yaklaşık 2005-2006 yıllarından beri.. Hatta Dream High, Boys Over Flowers gibi gençlik dizileri bile kdramanın ülkemizde ki genç kesim tarafından rağbet görmeye başladığı yıllarda TRT Okul tarafından yayınlandı. Dream High'ı 'Büyük Hayaller' olarak, Boys Over Flowers'ı ise Yaban Çiçeği adıyla yayınladılar. Evet Yaban Çiçeği.. Tekrar hatırlayınca sinirlerim bozuldu bir saniye asdfghjkl Aslında ben BOF'tan önce zaten Kore dizisi izleyip sevmiş olduğumu sonradan fark ettim mesela. Belki yine vardır aranızda zamanında bu dizileri izleyenler 😌 Ha bir de aklıma geldi bak, ben lisedeyken Trabzon'lu olanlar bilir belki film dvd'si satan yerlerde Kore dizisi vardır yazıları vardı eskiden. Henüz insanların çok yargılamadıkları o dönemlerde bu tarz şeylere rastlamak çok hoşuma giderdi. Ohh be tek ben değilim demek ki daha çok seven var diye düşünüp mutlu olurdum. 


Gel gelelim Kore dizilerini seviyorum ama bunun için herhangi bir özel sebebim yok aslında. Evet özellikle tercih etmemi sağlayan bazı kriterler var. Mesela bölüm sürelerinin kısa olup, dizilerin ortalama 16 bölüm uzunluğunda olması bu kadar çok Kore dizisi izlemiş olmamda ki en büyük etkendir. Bir gecede bir dizi bitirirdim hatta. Bir de bitmiş dizileri izlemek de bir ayrı zevkli oluyordu. Öyle her hafta yeni bölüm bekleyeceksin, fragmanları takip edeceksin derdi olmadan bölüm heyecanlı yerde mi bitti hop hemen geç diğer bölüme diye diye izlemek güzel oluyordu. Yani hoşlandığım türde ve tarzda olsun gidip Japon, Kore, Türk,  Tayland, Tayvan, Çin, Amerikan, İngiliz , Hint her yapımı izlerim. Sadece Kore dizileri daha çok sevdiğimiz tarzda oluyor o kadar. Neden ülkede Kore dizisi izlemekten zevk alan kesime karşı bir ön yargı var o yüzden hiç anlamış değilim. Daha doğrusu neden insanların 'kişisel zevkleri' doğrultusunda beğenip ilgi duyduğu şeylere karşı bu küçümseme. Alt tarafı dizi izliyoruz yahut müzik dinliyoruz işte ne diye altını eşeleyip eşeleyip duruyorsunuz. Öyle sandığınız kadar ciddi veya derin bir mesele yok ki altında be.. 


Hatta son zamanlarda Kore dizisi de pek izlemiyorum. Eskisi kadar ilgimi çekmiyor artık. Eski zevki alamıyorum. Yani izleyip izlememek tamamen zevkime kalmış bir mecra burası. Hal öyle bile olsa keşfettiğime oldukça mutlu olduğum bir dizi sektörü k-drama. Benim nasıl ilgi duymaya başladığım, neden tercih ettiğim, ya da hakkında neler düşündüğüm özetle böyleydi. Peki ya sizler nasıl ve neden başladınız K-drama izlemeye?Sizin bu konuda ki görüşleriniz, sevip sevmediğiniz şeyler neler? Lütfen sizlerde düşüncelerinizi veya kendi hikayenizi benimle/bizimle paylaşın. Eğer yaparsanız çokca memnun olurum. Yeni yazılarda görüşmek üzere, hadi sağlıcakla kalın.💕😘


(Not: Blog veya yazılarım hakkında herhangi bir düşünce veya tavsiyeniz varsa lütfen çekinmeden belirtin. Henüz yeni olduğum için severek dikkate alacağım. Yorumlarınız o yüzden benim için çok önemli )

Shoujo Manga Önerileri


Toplaşın millet güzel bir liste ile karşınıza geldim. Dizi, film izlemekten sıkıldıysanız ve kendinize yeni bir mecra arıyorsanız şöyle yanaşın bakem. Okumaktan çokca zevk aldığım shoujo mangalardan en sevdiklerimi sizlerle de paylaşmak istiyorum. Lafı çok uzatmayacağım hadi başlayalım. Ha bu arada belli olmaz yazarken gaza gelip spoiler içerebilen bilgiler vermiş olabilirim, sonradan beddua yemeden belirteyim de günah benden çıksın asdfghjkl 
(Not: Shoujo; daha çok genç kız kesimine hitap eden manga türü olarak bilinir) 


Black Bird 

Tür: Dram, Romantizm, Komedi, Fantazi, Shoujo, Gizem, Doğaüstü
Durumu: Tamamlandı (72+ ekstra bölüm)
Animesi: Yok
Konusu: Dünya gizemli 'şeylerle' doludur fakat yaşam barış içinde devam etmektedir ve Misao dışında hiç kimse onları görmemektedir. Harada Misao özel bir gücü olduğundan bu 'şeyleri' gördüğünü kimseye söylemez ve lise hayatına normal akışında devam etmeye çalışan bir kızdır. Arkadaşlarının erkek arkadaşları olmasına kıskançlık duymasına rağmen, küçükken tanıştığı ve onunla aynı güce sahip, rüyalarına giren o çocukla karşılaşacağı zamanın hayalleriyle yaşar. Misao'nun yaşamı birdenbire sayısız yaratıkların saldırısından sonra değişir ve onu kurtaran eski dostu ve ilk aşkı Kyo Usui'nin sakladığı sır nedir? Misao yaşamına kaldığı yerden devam edebilecek midir?

Misao temsili biz



Yorumum: Ahh ahh bu mangayı nasıl tarif etmeliyim bilmiyorum. Okuduktan sonra etkisinden bir müddet çıkamadığım ve unutamayacağım nadir mangalardan biri.  Başlangıçta sadece komedi ve romantizmin iyi olduğu, sapık oğlan ile ona yüz vermeyen kızımızın okuması zevk veren tatlı aşk hikayesi konulu, klasik shoujo mangalardan olduğunu düşünebilirsiniz. Ki zaten başlangıçta da öyle ilerliyor. Doğaüstü içerikli bir konu, kalbinizi çarptıracak sevimli bir aşk hikayesi. Ama okudukça zamanla bu aşkın derinliğini daha çok hissediyorsunuz. Kyo'nun duyduğu aşkın boyutu o kadar büyük ki bu boyutta ki bir sevgi gerçekte korkutucu olmuyor da değil. Bu derin duygu manganın sonlarına doğru giderek sizi de sarmaya başlıyor. Güle eğlene,kalbim hoplaya hoplaya arada da aksiyonlu olaylarla heyecanlanarak okumaya devam ederken, sonlara doğru bu kadar etkileneceğimi ve üzüleceğimi hiç düşünmüyordum açıkcası. Böyle söyleyince sonunun kötü bittiğini falan da sanmayın aslında mutlu bir sonu olduğunu söyleyebilirim. Ama karakterlerin yaşadıkları, ve onlarda bıraktığı izler özellikle sapık Kyo'mda ki değişiklik beni bir miktar hüzünlendirdi. Daha fazla detaya girmek istemiyorum bu kısımda. Ama şunu garanti edebilirim gerçekten çok beğeneceğiniz ve okurken çok eğleneceğiniz bir manga. Öncelikle mangada ki bütün karakterlere ve yine çizimlerine bayılmamak mümkün değil. Komedisi oldukça iyi. Kyo Usui isminden de mütefellit Usui olduğundan (kaichou wa maid sama bilenler ne dediğimi anlayacaktır)  tatlı, sapık, komik, sevdiği kızla uğraşmayı seven, aynı zamanda da havalı bir karakter. Neden benim böyle Kyo'm yok diye ağlamanıza sebep olacak. Mesela benim gibi 🙈 Misao da yine sevimli ve eğlenceli bir kız. Yine çok havalı yan karakter mevcut ve aynı zamanda çok sevimli yan karakterler de mevcut. Kötü karakterler bilem yakışıklı öyle yani.Çizimlerini görünce kyaaa diye gözlerimden kalpler kışfırttığım sevimli minnaklar var mangada. Neyse efenim nasıl özetlesem bilmiyorum ama Twilight'dan bin kat daha iyi bir hikayesi olduğunu söyleyebilirim asdfghjkl Ve şunu da belirtmeliyim shoujo manga dalında Shougukan Manga Ödülü ( Japonya'nın en prestijli ödülü) sahibi bir manga bu. Zaten okuduktan sonra neden ödül almayı hak ettiğini de anlayacaksınız. 

Dengeki Daisy

Tür: Drama, Romantizm, Aksiyon, Okul Hayatı, Gizem, Shoujo, Yaşamdan Kesitler
Durumu: Tamamlandı (75+ ekstra bölüm)
Animesi: Yok
Konusu: Ailesinden geriye kalan son kişi olan abisinin Teru'ya ölmeden önce bıraktığı tek şey sıkıntıda ya da kendini yalnız hissettiğinde 'Daisy'e ulaşabileceği bir cep telefonudur. Abisinin ölümünün üzerinden yıllar geçmiştir ve artık Daisy ile arasında kopmaz bir bağ vardır. Teru'nun ne zaman başı sıkışsa Daisy yardımına koşmaktadır ama Teru Daisy'nin ne sesini ne de neye benzediğini bilmektedir. Teru bir gün yanlışlıkla okulun camını kırar ve ödeyecek parası olmadığı için kimsenin görmediğini düşünüp olay yerinden uzaklaşır ama aslında gören biri vardır. O günden sonra Teru kırdığı camın parasını ödemek için kendisini gören okul hademesi Kurosaki'nin kölesi olmuştur.

Kel kal Kurosaki emi


Yorumum: Eğer konusu iyi bir şekilde senaryolaştırıp, iyi de bir cast seçimi ve yönetmenle beyaz perdeye aktarılsa ortaya şahane bir film çıkabileceğine inandığım manga. Bu Japonlar da bir alem ha, öyle eften püften mangalara bile live action çekiyonuz da Dengeki Daisy'e niye üvey evlat muamelesi yapıyorsunuz. Eyyy Japonya duy sesimiiii ( Japonya: Tmm ) Neyse gelelim mangamıza. Okurken çok ama çok güldüğüm, gülerken düşündüğüm, yer yer ise duygulandığım, sarıya boyanmış saçları ve ağzında sigarasıyla okul hademe kıyafetleri içinde bile havalı gözüken Kurosaki karakterine yandığım için kalbimde ayrı bir yeri var bende bu manganın. Bazı manga karakteri vardır ya çok ikoniktirler ha işte Kurosaki de onlardan biridir benim için. Havalıdır, yakışıklıdır, zeki mi zekidir, gelse bir de beni korusa ki diyeceğiniz türden bir şeydir. Klasiklikten sıyrılmış bir karaktertir aslında. Ve ayrıca Teru ise benim okuduğum mangaların içindeki en akıllı ve en komik kadın başrol karakter olabilir. Biliyorsunuz genelde shoujo mangalarda ki kadın başrol karakterler azıcık salak demiyoruuuzz da işte saf oluyorlar. Ama Teru'nun bazı kritik olaylarda öyle hamleleri var ki 'anaaa bu kız zeki valla' dedirtiyor cidden. Ve Kurosaki'ye habire 'kel kal Kurosaki' demesi de bir alemdir asdfghjkl Romantizm ve komedinin yanısıra, içinde hackerlar var, düşmanlar var, sırlar var, olaylarrr olaylaarr var. O yüzden başından sonuna kadar aksiyonu ve heyecanı yüksek bir manga. Meraklandırıcı bir şekilde ilerlediği için sürükleyiciliği yerindedir. Ve not etmeliyim başrol erkek ile kız arasında yaş farkı büyük yanlış hatırlamıyorsam 8 yaş kadar vardı ama gözünüzü korkutmasın inanın o kadar takılmıyorsunuz okurken bu kısma. Neyse özetle sarı saçlarından sen suçlusun Kurosaki diyor ve Kurosaki kel kalacak mı kalmayacak mı öğrenmek istiyorsanız haydin okumaya diyorum😂

Bokura Ga Ita

Tür: Drama, Romantizm, Komedi, Okul, Shoujo 
Durumu: Tamamlandı (70 bölüm)
Animesi: Var
Konusu: Nanami Takahashi lise ilk yılına başlamıştır ve kısa sürede arkadaş edinmek isteyen bir kızdır. Okulun popüler erkeği Motaharu Yano ile ilk karşılaşmalarında ondan hoşlanmamıştır ancak zaman içinde kendini Yano'ya aşık bulur.Ya Yano?.. Geçmişi buna izin verecek midir?

Ahh ya, şundan güzel sevgi sözcüğü mü olur


Yorumum: Yine shoujo manga dalında Shougukan Manga Ödülü'nü kazanmış bir manga daha.Ve yine sizi etkileyip etkisinden bir süre çıkamamanıza neden olacak türden bir konu. Aslında bu manganın ilk önce animesini izlemiştim. Güzel olsa da animesinden pek etkilendiğimi hatırlamıyorum. Taa ki mangasını okuyup asıl hikayenin animenin bittiği yerden sonra başladığını anlayana kadar. Böyle okurken hissedeceğiniz sevgi,eğlence,kızgınlık,üzüntü gibi duyguları ilmek ilmek işleyen mangaları bir ayrı seviyorum ama açıkcası böylelerini bulmak da pek kolay olmuyor. Yano belki de hem kızıp hem de hiç kıyamadığım nadir manga karakterlerinden biridir. Nasıl kararlar verirse versin üzülmeden edemiyorum bir türlü kendisine. Aynı şekilde Nana karakterine de bazen kıl olsamda yine de hak vermediğim olmuyor değil. Belki de bu durum karakterlerle çok fazla empati kurduğum için olmuş olabilir. Ben olsaydım ne yapardım, ben olsaydım nasıl hissederdim.. O kadar çok düşündüm ki bunları okurken. İşte o zaman anlıyorsunuz neden ödüllü bir manga olduğunu. Sizi duygusal anlamda tamamen içine çekiyor. Ve ikinci erkek karakteri en iyi olan mangalardan biri olduğunu da belirtmek isterim. Gerçekten çok sağlam ve tabiri caizse adamın dibi bir karakter. Ha bu arada çizimlerini başlangıçta hiç sevmediğimi de söyleyeyim. Ama zamanla düzeliyor merak etmeyin. Zaten konusuna daldıkça çizimleri umursamamaya başlıyorsunuz bir müddetten sonra. Dramı yoğun bir mangadır ama çok dram sevmeyen bende bile tekrar tekrar okuma isteği uyandıran türden bir mangadır. Bu arada filmi de mevcuttur. Ben izlemedim ama belki siz izlemek istersiniz.


Strobe Edge

Tür: Komedi, Romantizm, Shoujo, Drama, Okul Hayatı, Hayattan Kesitler
Durumu: Tamamlandı (36+ ekstra bölüm)
Animesi: Yok
Konusu: Hayatında daha önce aşkı tatmamış olan Ninako, okulun gözde erkeklerinden olan, sessiz ama kibar Ren'i tanıdıkça, gerçek aşkın ne olduğunu görmeye başlar. Fakat Ren'in zaten uzun zamandır bir ilişkisi vardır.Her şeye rağmen Ninako, bu tek taraflı aşkın tüm acılarına katlanmaya razı mı olacaktır, yoksa diğer kızlar gibi ilk engelde vazgeçmeyi mi seçecektir? Ayrıca, bu aşk gerçekten tek taraflı mıdır? Yoksa, Ren'in kalbinde ufak kıvılcımlanmalar mı başlayacaktır?

Ren diye ağlamama şu kadarcık kaldı


Yorumum: Bu mangayı minnak bir kızın (1.52 kadar falan asdfghjk) ilk aşk ile imtihanı olarak yorumlamayı çok seviyorum ben 🙈 Konusu itibariyle kafalarda soru işaretleri bırakabilir. Kız için 'ne yani sevgilisi olan oğlana mı yürüyor', erkek için 'ne yani sevgilisi varken başka kızlara mı bakıyor' diye düşünseniz de öyle değil arkadaşlar. Bu mangada işlenen aşk öyle sanılacağı gibi sinsi veya aldatıcı türden değil. Hatta aksine oldukça masum. Ren havalı ve popüler liseli başrol karakterler içinden en sevdiğimden biri, çünkü burnu havada olmayıp kibar olan bir karakter. Ve Ninako da sevimli mi sevimli karakter. Bu manganın özellikle çizimlerini çok beğeniyorum. Yan karakterleri çizimsel olarak birbirinden ayırt etmesi kolay ve hikayede yan karakterlere ayrılan kısımların oranı da hikayeye zenginlik katıyor bana göre. 36 bölüm bir şey zaten bir çırpıda okursunuz. Bu manga hakkında daha detaylı bir yazım olduğu için kısa kesiyorum ve okumanızı tavsiye ediyorum. Tık tık -> https://sungerindramadunyasi.blogspot.com/2019/10/strobe-edge-manga-yorumu.html Bu arada buraya da not düşeyim. Animesi mevcut olmasa da filmi mevcuttur. İzlemek istersiniz belki.

Akatsuki No Yona

Tür: Aksiyon, Macera, Komedi, Romantizm, Fantastik, Tarihi, Özel Güçler, Shoujo 
Durumu: Devam ediyor (+182 bölüm)
Animesi: Var
Konusu: Krallığın tek prensesi olan Yona, bir prensesin sahip olduğu rahat ve kaygısız bir hayat yaşamaktadır. Herhangi birinin sahip olamayacağı, en iyi giyim ve kozmetiğe, en güzel tatlılara, sevgi dolu bir imparator olan babaya ve en yakışıklı kuzeni Soo-won'a sahiptir. Ancak, koruması olan Son Hak'ın çok sinir bozucu biri olmamasını ve saçlarının bu kadar kızıl olmamasını dilerdi. Fakat neredeyse kusursuz olan dünyası sevdiği adam Soo-won'un, babasını öldürmesiyle birlikte paramparça  olur ve böylelikle Soo-won'un tahta çıkma yolu açılır. Son Hak, Yona ile birlikte kaçıp kurtulur ve o günden itibaren kaçak bir hayat sürdürürler. 

Kaç bölüm bekledik ahhhh

Yorumum: Shoujo manga olsa bile fantastik tür seven kadın erkek herkesin gönül rahatlığıyla okuyabileceği bir manga olduğunu söyleyebilirim. Denedim onayladım arkadaşlar bunu. Şöyle ki animesini, büyük ikna etme çabalarıyla abime izlettirip ve sonunda da nasıldı sorusuna 'iyi fena değildi' cevabını almayı başarmış biriyim bugüne bugün. Hatta izlerken oldukça da gülüp eğlendi. Akatsuki no Yona için, eli sıcak sudan soğuk suya girmeyen şımarık bir prensesin yaşadığı ihanet sonrası nasıl güçlü bir karaktere dönüşeceğinin hikayesi desek yeri olur. Başrol olarak bir kadın karakter, hatta güçlü bir kadın karakter görebilmek sık rastlanan bir durum değil. Özellikle shoujo mangalarda kadın karakterlerin hep biraz pasif, güçsüz ve kendini koruyamayan kişiler olarak yazıldığını dikkate alırsak. Ve 'bunlar sadece çizim bu karakterler gerçek değil, sakın aşık olma,aşık olma, aşık olma' diye kendinizi telkin etseniz bile 'haydee yine başlıyoruz' diyerek aşık olacağınız bir karakterimiz mevcut. Bknz: Son Hak. Hem delicesine güçlü, hem aşırı dürüst ve sadık, hem çocukluk arkadaşı, hem de aşık bir koruma. Tarif ederken bile aşık oldum iyi mi. Ve konuya fantastik öğeler katan ejderhalarımız var mangada. Ejderha dememe bakmayın daş gibi oğlanlar işte 😏 Her birinin farklı bir hikayesi olması da mangayı güzel kılan şeylerden biri. Hepsi de bir güzel çizilmiş ki hayran kalacaksınız benden demesi. Mangamızın aksiyonu yüksek, yer yer heyecanlanıyorsunuz, yer yer hikayenin derinliğine dalıyorsunuz, yer yer kafanız karışıyor. Hikayesi oldukça derin ve ince yazılmış. Ters köşe ve şaşırtmalar aklınızı karıştırıyor.Sürekli bir şeyleri anlamaya ve çözümlemeye çalışıyorsunuz. Açıkcası sonundan neler olacak acayip merak ediyorum. Ve animesi de oldukça güzel çizilmiş izlemenizi tavsiye ederim. (Şuraya hala ikinci sezon bekleyen bir Sünger çizelim mesela) Özetle okuyup da beğenmeme ihtimalinizin olmadığını düşünüyorum. Hatta ve hatta o kadar beğeneceksiniz ki benzer manga arayışlarına gireceksiniz. Nereden mi biliyorum. Kendimden asdfghjkl


Kyo no Kira Kun

Tür: Drama, Shoujo, Romantizn, Okul, Hayattan Kesitler, Trajedi
Durumu: Tamamlandı (34 bölüm)
Animesi: Var
Konusu: 365 gün, sana bakarken ışıltılı ve hayal kırıklıkları vardı. Komşu olmalarına rağmen, Nino ve Kira daha önce hiç birbirleriyle konuşmamışlardı.. Fakar Nino, Kira'nın sırrını öğrenince hayatı değişti ve her bir gün daha ilginç hale gelmeye başladı. Aralarındaki bağ onları cennete yakın bir aşka götürecekti.

Oooo kiss sahnesi mi o


Yorumum: Aslında konusu itibariyle içinde en net dram barındıran manga bu. Çünkü başrol erkek karakter hasta ve bir yıl kadar bir ömrü var. 'Eee dur ya niye spoiler veriyosun şimdi' dediğinizi duyar gibiyim,ama durun kulaklarımı çınlatmayın çünkü zaten ilk bölümden belli bu kadarı valla 😅 Ama okurken o kadar da drama bağlamıyorsunuz. Ya da ben bağlamadım bilmiyorum. Ama Kira karakteri her ağladığında içim gitmedi değil. Şimdi burada komşu olsalar bile hiç birbirleriyle konuşmamış iki başrolümüz var.Bir tarafta yakışıklı, popüler, serseri ve hasta olan Kira, diğer tarafta tuhaf, saçlarıyla daima yüzünü kapatan, omzunda sürekli bir kuş olan, zamanında zorbalık görmüş ve kendini içine kapatmış bir kız olan Nino var. Bu arada Nino'nun omzunda taşıdığı ve herkesin sahte olduğunu düşündüğü kuşun adı Sensei ve aslında gerçek, hatta konuşabilen bir kuş. Açıkcası manganın yıldız karakteri olur kendisi hehehe.(Hepimiz Sensei'nin askerleriyiz) Şimdi bu iki karakteri bir araya getiren yegane şey Kira'nın hastalığı elbette. Buradan sonrası az çok tahmin edilebilir gelse de okuması oldukça zevkli bir mangaydı benim için. Sonunda üzülecek miyim tedirginliğiyle okudum ve bitince düşündüğümden daha çok üzüldüm. Ama neden üzüldüm, neye üzüldüm! Yoksa Kira ölüyor mu? Belki de ölmüyordur ama ölmüş de olabilir. Neyse okuyunca öğrenirsiniz arkadaşlar benden bu kadar 🙈 Bu arada yine belirteyim filmi de mevcuttur. İzlemek isteyeniniz olabilir.

Last Game

Tür: Komedi, Drama, Romantizm, Okul, Shoujo
Durumu: Tamamlandı (56 bölüm)
Animesi: Yok
Konusu: 'Yanagi Hisato', zengin ve zeki bir çocuk olmasıyla birlikte tüm kızlar etrafında toplanan yakışıklı bir çocuktur. Her sınavda sürekli 1.sıradadır. İlkokuldayken bir gün sınıfına 'Kujou Mikoto' isimli bir kız öğrencisi gelir. Kujou; sessiz, sakin ve kendine bakmayan bir kızdır. Ancak yine de tüm sosyal etkinliklerde ve sınavlarda Yanagi'yi geçerek sınıf 1.si olur. Bu duruma çok sinirlenen Yanagi, hayat amacını 'Kujou'yu yeneceğim!' olarak belirler. Üniversite yıllarının başlarında bir gün Kujou ve Yanagi gelişen olaylar sonucunda köprüde karşılaşırlar ve Yanagi ona Son Oyunlarının teklifini sunar. Kazanırsa..
Bakalım Yanagi amacına ulaşabilecek mi? Yoksa sert kayaya mı çarpacak?

Laflara bakar mısınız hımmm



Yorumum: Önerdiklerim arasında konu olarak en basit ve sıradanı bu olsa da yine en sevimlisi de bu manga. Bu mangayı sevmemin yegane nedenlerinden biri hikayenin daha çok erkeğin perspektifinden yansıtılmış olması. Onun o tatlı ikilemleri, inkar etmeye çalışsa da kızımıza deli divane aşık oluşunu okumak o kadar zevkli ki.Ha işin bir de diğer tarafı var, oğlumuz kabul etmek istemese de aşık ve bunun farkında ama kızımız aşık olsa bile farkında değil. Bazı benzerlikler itibariyle bir miktar Kimi Ni Todoke ve Special A mangalarının karışımı gibi bir manga olduğunu söyleyebilirim. Mesela oğlan deli gibi aşıkken kızın bir türlü  anlamaması konusunda Kujou da Sawako'dan geri kalır değil. Hatta daha beter diyebilirim. Size yegane tavsiyem 'ayy ne zaman birlikte olacak bunlar' diye her bölüm beklentiye girmeden okuyun çünkü bayağı vakit alıyor, bunu bilerek okursanız belkim daha az saç baş yolarsınız diye düşünüyorum asdfghjkl Ve zengin oğlan fakir kız olup bunun arkadaşlıklarına hiçbir engeli olmayıp, daha çok rakip gibi hissettiklerinden mütevellit de Special A'yı andırıyor. Dediğim  gibi Yanagi zengin aile çocuğu, her şeyde birinci. Daha sonra fakir ve sıradan Kujo beliriyor hayatında ve bunu her alanda 2.konumuna düşürüyor. Kızı kendine rakip olarak görüp yenmek için sözde tuzaklar kursa da hep ağa kendi yakalanıyor. Kurduğu bu tuzak ise aşk. Ve daha sonra kızıma gerçek duygularını fark etmesini sağlarsa kazanacağına dair son bir oyun teklifinde bulunuyor. Oldukça sevimli, tatlı bir manga olduğunu yinelemekte fayda var. O nedenle okumanızı tavsiye ediyorum.Manganın tek sorunu ne biliyor musunuz? Yan karakterlerinin her birinin kızın da oğlanın da birbirlerini sevdiklerini bilmelerine rağmen çıkıp da birine 'o da seni seviyor abi seviyorsan git konuş bence' dememesi. Bu da mangakanın bize bir oyunu diye düşünüyorum. Bu sabır testini geçebilen sonunda mutlu sona ulaşıyor 🙈



Oldukça uzun bir yazının daha sonuna gelmiş bulunmaktayım. Ay abartmıyorum şuan hepsini açıp tekrar okuma isteği doğdu içimde yazarken. Umarım sabırla okumuşsunuzdur. Ne zaman bir şey okuyacak,izleyecek olsam bu tarz öneri listelerinin bana hep faydası dokunmuştur. Artık kendim de bu tarz listeler yaptığım için mutluyum. Umarım benim de sizlere böylelikle bir faydam dokunur. Çok fazla shoujo manga var ama içlerinden iyisini yada zevke uygununu bulmak pek kolay değil çünkü.


Bu arada önereceğim tüm shoujo mangalar bunlarla sınırlı değil. Bu henüz başlangıç. Tavsiye edeceğim devam niteliğinde listeler de olacak.Bu nedenle sizlerinde önereceğiniz mangalar varsa lütfen yorum olarak belirtin. Bir de eğer bu mangalardan okursanız beğenip beğenmediğinizi de yazarsanız sevinirim.Başka yazılarda görüşene dek sağlıcakla kalın 💕

(Not: Blog veya yazılarım hakkında herhangi bir düşünce veya tavsiyeniz varsa lütfen çekinmeden belirtin. Henüz yeni olduğum için severek dikkate alacağım. Yorumlarınız o yüzden benim için çok önemli )

27 Kasım 2019 Çarşamba

Romantik Japon Film Önerileri

Duyduk duymadık kalmasın sonunda o söz verdiğim öneri listesiyle karşınızdayım. Yaklaşık birkaç yıl önce kdrama izlemekten sıkılıp kendime keşfedeceğim yeni ufuklar ararken yolum Japon sinemasıyla kesişmişti. Özellikle; ister dram ister komedi ister gençlik temalı olsun,  işin içinde daima romantizm olan filmleri izlemeyi sevdiğimi biliyorsunuz. O yüzden sizlere beğendiğim birkaç Japon yapımı romantik film önermek istiyorum. Belki zaten bu önerdiklerimi izleyenleriniz vardır. Ama belli mi olur belki aralarında henüz hiç izlemedikleriniz çıkabilir. Yahut da henüz Japon yapımı film izlemeyeniniz de olabilir. O yüzden umarım bu liste belki ne izlemek isteyeceğiniz  konusunda fikir sahibi olmanıza yardımcı olabilir. Şöyle de belirteyim listeyi beğenme sırama göre falan ayarlamadım en iyiden en kötüye tarzı bir sıralama yok tamamen rastgele haberiniz olsun. O zaman başlayalım 😉

1.From Me To You (Benden Sana) / 2010


Tür: Komedi, Romantik
Mangası: Var 
Animesi: Var 
Konusu: ''Halka" filmindeki karakterle benzerliğinden dolayı arkadaşları tarafından Sadako diye çağrılan Sawako Kuronuma, görünüşü yüzünden her zaman korkulan ve yanlış anlaşılan bir lise öğrencisidir.Okulda Sawako'nun hayaletleri görebildiğine ve insanları lanetleyebildiğine dair asılsız dedikodular dolanmaktadır.Görünüşünün aksine tatlı ve ürkek bir kız olan Sawako'nun tek istediği arkadaş edinebilmektir. Bir gün okulun popüler çocuğu Kazehaya, Sawako'yla konuşur. O günden sonra Sawako'nun hayatı tamamen değişir ve Kazehaya sayesinde kendini arkadaşlarla çevrili yepyeni bir dünyada bulur. Hep beraber engelleri aştıkça, yavaş yavaş ama emin adımlarla ikisi arasında tatlı ve saf bir aşk tomurcuklanır. 
                                      
                                  

Yorumum: From Me To You filmi benim en beğendiğim manga uyarlaması filmler arasında. Gerek sinematografisi olsun, gerek oyuncuları olsun. Öyle aşırı duygu yüklü bir aşk hikayesinden çok daha sıradan ve doğal bir aşk hikayesini konu alıyor. Kazehaya'nın Sawako'ya yavaş yavaş ama giderek daha da büyüyen aşkını yıllarca insanlarla iletişim kuramamış olan Sawako'ya nasıl ileteceğini görmeyi istiyorsanız kesinlikle kaçırmamanız gereken bir film. Ayrıyeten aşkın yanısıra arkadaşlık temasını da güzel işlemişler.Aslında bu film hakkında detaylı bilgi verdiğim bir yazım mevcut. İsterseniz oradan da okuyabilirsiniz.


2.Heavenly Forest (Cennet Ormanı) / 2006

Tür: Dram, Romantik
Mangası: Yok
Animesi:Yok
Konusu: Utangaç bir genç olan Makoto Segawara , uzaktan uzağa Miyuki  isimli üniversite arkadaşına aşıktır. Bu sırada hayatına görünüşü ve değişik düşünceleri ile toplum içinde kendine pek yer bulamayan Shizuru Satonaka girer. Segawara ve Satonaka yakın arkadaş olurken, bir yandan bir aşk üçgeni de şekillenmeye başlar. 

Şu tatlılığa bakar mısınız
                                           

Yorumum: Ahh gerçekten en sevdiğim Japon fimlerinden biri Cennet Ormanı 😍 Hani bazı filmler vardır ya böyle ilk dakikasından sizi içine alır, aklınıza kazınır ve bitince de bir müddet etkisinde kalırsınız. Ha işte Heavenly Forest da o filmlerinden biri benim için. Filmin de isminden de anlaşılacağı gibi bir orman var filme. O ormanda geçen sahneler o kadar büyüleyici ki. İnsana 'niden benim okul yolumun hemen yanında girmesi yasak olmasına rağmen gizlice girebileceğim böyle bir orman yoğğkk kii' diye isyan ettiriyor. Ayrıca filmde ki Shizuru Satonaka çok değişik bir karakter, çok kendine özgün bir kız. Açıkcası benim lise zamanımda vardı böyle tuhaf  bir arkadaş okulda. Belki sizin de vardır hatta. Nedense bu karakteri görünce aklıma hep o gelir. Neyse kendim hakkımda da bu gereksiz bilgiyi verdiğime göre filme dönecek olursak bu film sizi hem üzecek hem mutlu edecek türde. Bakın üzecek kelimesinin altını çizdim dikkat edin. Ona göre hazırlıklı olun efenim. Ben defalarca izledim bu filmi o yüzden  siz de izleyin. Sonrasında da bir teşekkür edersiniz artıkın bu güzel filmle tanıştınız diye 🙈

3.I Give My First To You ( İlk Aşkımı Sana Veriyorum) / 2009 

Tür: Romantik, Okul, Gençlik, Dram 
Mangası: Var
Animesi: Yok 
Konusu: Takuma Kakinouchi, çocukluğundan beri kalp sorunları nedeniyle hastanede kalmaktadır. Takuma ve Mayu Taneda'nın hikayesi işte burada başlar. Hastanedeki kardiyoloğun kızı olan Mayu ile 8 yaşındayken tanışan Takuma, gün geçtikçe küçük kızla arkadaş olur. Geçen zamanla birlikte gittikçe yakınlaşşalar da; Takuma kendini kasten Mayu'dan uzak tutmaya başlar çünkü 20 yaşından sonra kalbinin ne kadar dayanacağını bilmemektedir. İki genç büyüdükçe ve aralarında ki bağlar güçlendikçe, hikayeleri de çözülmeye başlayacaktır ancak Takuma, Mayu'ya sekiz yaşındayken tutamayacağı bir söz vermiştir.

                                    

Yorumum: Alın mendillerinizi toplaşın bakem şöyle millet. Aslında bu filmi yıllar önce henüz uzakdoğu film sektörüne el atmadığım masum yıllarımda ablamla izlemiştim. Ve hafızama kazınmış net filmlerden biriydi. Bunu Japon yapımı filmler izlemeye başladıktan sonra ve rastgele bu filmi tekrar açıp izlerken fark ettim. Aaaa ben bu filmi izlemiştim diye öyle bir sevindim ki sanırsınız Tokyo'da çocukluk arkadaşıma rastladım öyle bir şey. Çok fazla dram içeren filmler sevmesem de bu filmi 2 kez izlemiş ve ağlamış bulunmaktayım. Çocukluklarından beri arkadaş, birbirlerini seven iki genç ve kaderlerinin önüne koyduğu koca bir engel. Filmde ki  tek mevzu başrol oğlanın kalp rahatsızlığı olması gibi gelse de öyle de değil. Öyle olaylar gerçekleşiyor ki insanı aşırı ikilemde bırakan sahnelerle karşı karşıya kalıyorsunuz. Böyle bir durumda olsam ben ne yapardım diye empati kurmadan yapamıyorsunuz bu filmde. En azından benim için durum böyleydi. Dram dalında en iyi Japon filmlerinden biridir bence. O nedenle kesinlikle tavsiye ediyorum sizlere.

4.Blue Spring Ride( Mavi Bahar Yolculuğu) /2014

Tür: Dram, Komedi, Romantik, Gençlik
Mangası: Var
Animesi: Var 
Konusu: Futaba Yoshioka ortaokul öğrencisiyken başka çocuklara benzemeyen kibar ve sessi Kou Tanaka'dan hoşlanıyordu. Daha sonra Kou Tanaka evinden taşındı ve ikilinin bağları koptu. Lise birini sınıfın sonunda ise Futaba yeniden onunla karşılaşacaktır. Fakat Kou Tanaka'nın adı artık Kou Mabuchi olmuştur ve karakteri ortaokul günlerinden oldukça farklı görünmektedir.

Şu sahnenin güzelliği
                                                  
Yorumum: Blue Spring Ride yahut daha çok bilinen adıyla Ao Haru Ride oldukça popüler Japon gençlik filmlerinin başında geliyor. Aslında konu itibariyle bu filme bir ilk aşk filmi diyebiliriz. Araya zaman ve olaylar girmesiyle değişen iki karakterin birbirlerine duydukları aşkı nasıl hala taze tuttuklarını en güzel şekilde izleyeceksiniz. Kalbimizi hoş edecek çok güzel sahneler var filmde ve yine aynı şekilde duygusallaşmamıza sebep olacak sahneler de var. Söz konusu gençlik filmleriyse Japon yapımlarından en iyilerinden biri olduğunu söyleyebilirim bu filmin. Daha ayrıntılı yazım mevcut olduğu için buraya tık tık: https://sungerindramadunyasi.blogspot.com/2019/11/ao-haru-ride-blue-spring-ride-2014.html

5.Your Name (Senin Adın) / 2016

Tür: Animasyon, Fantastik
Konusu: Senin Adın, farkı yerlerde yaşamalarına rağmen birbirlerine bağlı bir hale gelen iki yabancının hikayesini anlatıyor. Hayatından pek memnun olmayan Mitsuha, etrafı dağlarla çevrili bir bölgede yaşar. Vali olarak çalışan babası seçim kampanyaları ile uğraşmaktadır. Evde kendisi, kardeşi ve büyükannesi dışında kimse yoktur. Kırsal kesimdeki yaşamından fazlasıyla sıkılan Mitsuha, Tokyo'da yaşamanın hayalini kurar. Mitsuha ile aynı yaşlarda olan Taki ise, Tokyo'da yaşayan bir gençtir. Taki'nin günleri çalışarak ve arkadaşları ile vakit geçirerek geçer. Ancak bir gün, rüyasında kendini dağların sardığı bir kentte yaşayan bir kız olarak görecektir. Mitsuha ise tam tersi, kendini Tokyo'da yaşayan bir erkek olarak. Birbirine yabancı bu iki genç, garip bir şekilde kendilerini, birbirlerine bağlanırken bulacaktır.



Yorumum: Yayınlandığı yıla damgasını vuran efsanevi film Your Name. Bu filmi zaten çoğunuz duymuşsunuzdur. Ve önerdiğim diğer filmlerden farklı olarak tek anime filmi bu. Belki duyanınız vardır Uzak Doğu mitolojisinde 'kırmızı ip' insanın kaderini birbirine bağlayan bir imge olarak tasvir edilir. Bu filmde bu imgeden yola çıkılıyor. Ve birbirinden ayrı şehirlerde yaşayan iki genç bir şekilde bedenlerini yer değiştirmiş şekilde bulur. Ama ortada kader ve zamanın bir oyunu vardır. Aslında bu filmi sizlere nasıl anlatmalıyım bilmiyorum. Mükemmel bir kurgu ve aşırı iyi çizimlere sahip bir film. İzlerseniz sizde hayran kalacaksınız eminim. 

6.Lovely Complex (Sevimli Kompleks) / 2006

Tür: Komedi, Okul, Romantik 
Mangası: Var
Animesi: Var
Konusu: Lovely Complex, bir kız ve bir erkek arasındaki bir aşk hikayesidir. Kız, Risa Koizumi, 172 cm. uzunluğundadır -ki ortalama bir Japon kızından çok daha uzun. Erkek, Atsushi Ootani de 156 cm.dir -ki bu da ortalama bir Japon erkeğine göre oldukça kısa bir uzunluktur. Bu yüzden, okulun komedi ikilisi olarak bilinirler çünkü benzer bir boy farkına sahip popüler bir komedi ikilisi vardır.

                               

Yorumum: Önerdiğim diğer filmler içinde en tatlı olanı bu 🙈 Öyle aşırı büyük beklentiler içinde izleyeceğiniz bir film değil baştan belirteyim. Komedi kısmı biraz ağır basıyor gibi olabilir. Yani animelerde ki o aşırı komedizmi filme tam yansıtmışlar. Aslında hep klasik hikayelerdir zengin kız fakir olan veya fakir kız zengin oğlan. Ama uzun kız kısa oğlan hikayesi sıradan da olsa öyle konulu çok film yok aslında. Bu filmde 1.72 boyunda olup kendisinden kısa bir erkek tarafından reddedilen kızımız ve 1.59 boyunda olup kendisinden daha uzun bir kız tarafından reddedilen oğlumuzun , konu aşka gelince sahip oldukları boy kompleksini izleyeceksiniz. Tatlı mı tatlı bir filmdir, eğlendirir. Ama dediğim gibi fazlasını da beklemeyin filmden ona göre izleyin. 

7. Sky Of Love (Aşkın Gökyüzü) / 2008

Tür: Dram, Romantik
Mangası:Yok
Animesi:Yok
Konusu: Mika liseye yeni başlamış, düşlerindeki aşkı bekleyen utangaç liseli bir genç kızdır.. Bir gün kız arkadaşı hoşlandığı çocuğu gösterirken yanındaki sarışın garip görünümlü çocukla kazara çarpışırlar. Sarışın çocuğun ilgisini çeken Mika bir süre sonra okulda telefonunu kaybeder. Uzun arayışının sonunda telefonunu kütüphanede çalarken bulur ve telefonun ucunda adının 'sır' olduğunu söyleyen bir çocuk vardır. Israrcı çocuk ve susmak bilmeyen telefonları başlarda rahatsız olan Mikada da zamanla alışkanlık haline gelecek ve onu görme isteği uyandıracaktır. Sonunda Hiro adındaki bu gençle tanışan Mikanın hayatı tamamen değişecek ve yer yer mutluluk yer yer hüzün dolu Mika-Hiro aşkı başlamış olacaktır.



Yorumum: Dram sevmiyorum diye diye dram filmleri önererek ilerliyorum. Ama ne yapayım bu film de en sevdiklerimden biri. Aslında Sky of Love yada daha çok bilinen adıyla Koizora öyle aşırı şahane bir film de diyemem. Ama şeytan tüyü var bu filmde. Bir şekilde insanı etkilemeyi başarıyor. Gerçi konusu biraz ağır ilerliyor gibi gelebilir. Ama oyunculuklar gayet iyi iş görüyor bu filmde. Daha önce söylemiştim Haruma Miura'yı çok sevdiğim Japon aktörlerden biri. Kimi Ni Todoke filmini de sevmemim başlıca nedenlerinden biri de oydu. Ama bu filmi ikinci kez izleyişimde ancak başrolün o olduğunu fark edebildim 😅 Ne yapayım ama o sarı saçlarından sen suçlusun Haruma, tanıyamadım yanii. Ayrıca yanlış bilmiyorsam bu filmin yine aynı isimli dizisi de var eğer izlemek isterseniz onu da izleyebilirsiniz. 

8.My Tomorrow Your Yesterday (Benim Yarınım Senin Dünün) /2016

Tür: Drama, Romantik
Mangası: Yok
Animesi: Yok
Konusu: Takatoshi Minamiyama Kyoto'da bir üniversitede sanat eğitimi görmektedir. Okula gitmek için trene bindiğinde, Emi Fukuju'yu görür ve ilk görüşte ona aşık olur. Takatoshi esaretini toplar ve ona açılır. Çıkmaya başlarlar ve birlikte eğlenceli zamanlar geçirirler. Ama Ei bir sırrını ona söyler.


Yorumum: Aslında itiraf etmeliyim filmi izleyeli epey bir vakit olduğundan ayrıntılarını hatırlamıyorum. Çünkü filmin konusu oldukça farklıydı ve izlerken biraz düşünmeniz gereken bir filmdi. Bir miktar Benjamin Button'ın hikayesine benzer bir yanı var. Nasıl mı derseniz.Burası biraz spoiler olacak ama kusura kalmayın. Zamanın tersine işlediği bir kişi var. Farklı zaman dilimlerinde olup zamanları tamamen tersine hareket eden iki kişinin hikayesi bu. Tabi böyle bir konuyu izlerken insan mantıksal olarak tutarlı mı diye inceleyerek izliyor filmi. Dediğim gibi izleyeli bir süre olduğu için mantıksal olarak iyi miydi yoksa hatalar var mıydı hatırlamıyorum. Ama yine de oldukça beğendiğim bir film olduğu konusunda eminim. Klasik aşk hikayelerinden farklı bir konusu olması benim çok ilgimi çekmişti. Sizlerin de ilgisini çekebileceğini düşündüğü için bu listede yerini alıyor. 

9. Our Meal For Tomorrow ( Yarın İçin Öğünümüz) / 2017 

Tür: Dram, Romantizm
Mangası: Yok
Animesi: Yok
Konusu: Ryoto Hayama ve Koharu Uemuro arasında ki ilk yıllarından evliliklerine kadar 7 yıllık bir aşk hikayesi. Ryoto insanlara karşı kayıtsız ve az konuşan biridir. Koharu ise aklındakileri söylemekten çekinmeyen ve parlak kişiliğe sahip biridir. Birlikte pirinç çuvalı zıplaması oyunu oynadıktan sonra çıkmaya başlarlar.


Yorumum: Bu film ile ilgili tuhaf bir anım var aslında. Ben bu filmi bir kere izledim.Daha sonra izlemiş olduğumu unuttum. Neyse farkında olmadan tekrar açıp izlerken ya ben bu filmi izledim sanki diye düşünmeye başladım. Ama bir türlü emin olmadım çünkü ilerleyen sahneleri hatta finalinde ne olduğuna dair her şeyi unutmuşum. Her bir sahneyi izledikten sonra anca hatırlayabildim 😅 Aslında ilk izlediğimde pek beğenmemişim demek ki. Ama ikinci izleyişimde daha bir sevdim bu filmi. İki karakter de çok tuhaflar aslında. Öyle canım cicimli bir aşktan farklı bir işleyiş var. Nasıl tarif etmeliyim bilmiyorum izleyince anlarsınız. Ama yine de güzel bir aşk hikayesi var, değişik ama güzel. Sever misiniz bilmem ama bence izlemesi ilginç filmlerden biri. İlkinde beğenmezseniz ikinci kez izlersiniz zaten canım ne olacak asdfghjkl

10. Orange (Turuncu) / 2015 

Tür: Aksiyon, Dram, Romantik
Mangası: Var
Animesi: Var
Konusu: Bir gün Takamiya on yıl sonra gelecekten gelen, kendisi tarafından yazılmış bir mektup alır. Mektup o gün tam olarak yaşanacak olayları anlatmaktadır. Bu olaylardan biri de Naho'nun sınıfına Naresu Kakeru adında yeni bir öğreninin transfer olacağıdır. On yıl sonraki Naho mektupta bir çok pişmanlığının olduğunu defalarca belirtir ve geçmişteki Naho'nun doğru kararlar vererek bu pişmanlıkları düzeltmesini ister, özellikle Kakaru ile ilgili olanları. Bundan daha şaşırtıcı olan ise on yıl sonra Kakaru'nun aertık onlarla birlikte olamayacağıdır. Gelecekteki Naho'dan Kakeru'ya göz kulak olmasını ister.




Yorumum: Farklı bir konu, iyi bir işleyiş ve Kento Yamazaki. Daha ne olsun ki ama değil mi. Gerçekten izlerken aşırı etkileneceğiniz bir film Orange. Gelecek, geçmiş bağlantısı her zaman ilgimi çeken bir konu olmuştur. Düşünsenize gelecekten şimdiki sizle iletişim kurabiliyorsunuz. Kendinize neler yapmayı yada yapmamayı söylerdiniz. Konusu çok ama çok güzel bence. Aşk, arkadaşlık oldukça güzel bu filmde. Uzun uzun anlatmak istemiyorum aslında bu filmi. Konuşamam yalnızca Kento Yamazaki .. İzleyin, izleyin, seveceksiniz bence.


Bende seni seviyom Kentommm

Şimdilik aklıma ilk etapta önerebileceğim bu filmler geldi. Daha çok genele hitap edebilmesi için bu filmleri seçtim. Aslında daha çok okul romantizmi temalı filmlerle ilgili bir liste de yapacağım. Şimdilik umarım bu filmler arasında ilginizi çeken, sevebileceğiniz bir tane bulursunuz.

Okuduğunuz için teşekkürler, ve sizlerde kendi aklınıza gelen filmleri bizimle paylaşabilirsiniz. Yorum bırakmayı unutmayın lütfen. Tekrar görüşmek üzere.💕



Ao Haru Ride ( Blue Spring Ride ) /2014

Nasılsınız arkadaşlar? Neler yapıyorsunuz? Yoksa benim gibi boş boş oturuyor musunuz  😅 Valla ne yalan söyleyeyim böyle otura otura canım sıkıldı bende yazayım dedim buralara. Ama ne yazsam ne yazsam diye düşünürken en sonunda  sevdiğim Japon filmlerden biri olan Ao Haru Ride'ı yazmaya karar verdim. Bu benim Japon filmleri izleme serüvenime başlarken izlediğim ilk filmdir. Yeri bende bir ayrı yani. Sizin de seveceğinizi umuyorum. Lafı uzatmadan başlayalım o zaman. Let's go!


Öncelikle belirtmek isterim ki filmin aynı isimde mangası ve animesi de mevcuttur. Hatta ve hatta mangası Gerekli Şeyler yayınevi  tarafından 'Gençlik Yolculuğu' adıyla Türkçe olarak basılmış ve kitapçılarda bulunmaktadır. Yani alıp okuyabilirsiniz efenim 🙈 Bana henüz nasip olmadı gerçi
                                           
Konusuna gelirsek henüz ortaokul çağında olan kızımız Futaba Yoshioka sevimli mi sevimli bir kızdır. Erkeklerden pek hoşlanmasa da diğer erkeklerden daha narin olan Kou Tanaka adlı çocuğumuzdan hoşlanmaktadır. Hani vardır ya bağıra çağıra sohbet edip birbirini öldürecekmiş gibi şakalaşıp takılan erkek grupları, hani bir de onlardan olmayan daha mülaim ne bileyim şöyle sakin, efendi hoş olan çocuk vardır.Ha işte Kou o çocuk. İşte efenim çocuğumuzla kızımız birbirlerinden hoşlanıyorlar. Bir baktım, bir daha bakayım, ehehehe utandım tarzı her ortaokul öğrencisinin yapacağı cinsten masum bir şekilde hoşlaşadursunlar yaz tatilinde bir havaifişek festivaline gitmek üzere de sözleşiyorlar. Kızımız bekliyor bekliyor ama yok oğlan gelmiyor. Sonra ki dönem okula başladığında ne görsün Kou Tanaka okuldan transfer olmuş, evinden taşınmış. 


Gel gelelim zaman geçiyor ve ilk aşkını kalbine gömen Futaba'mız liseli bir genç kız oluyor. Ortaokulda şirin bir kız olmanın ceremesini çeken Futaba  'erkeklerin ... ne varsa kız kankilerimde var' diyerekten şirin tarafını bir kenara bırakıp saldım çayıra mevlam kayıra tarzı bir kız oluyor. Ancak lise birinci sınıfın son dönemine geldiğinde fark edecektir ki Kou ile aynı okuldadır aslında. Kou eski evine geri dönmüştür. Ama artık Kou Tanaka değil Kou Mabuchi'dir. Tek bu da değil kişiliği de tamamen değişmiştir. Gerçi giden değişti de kalan aynı mı kaldı canım ya neyse. Tsundere doğulmaz tsundere olunur felsefesini benimseyen Kou çekilmez, aksi, nalet bir adam olmuştur. Şaka şaka Volkan Konak abimizin belirttiği kadar da olmadı canım asdfghjkl
{Not:Tsundere;dışarıdan sert gözükse de içinde sevgi dolu olan kişilere yönelik bir tabir}

                         

Bu 180 derecelik değişimin ardından Futaba şok Futaba vefat tabii. Bulduğu her köşede 'nerede eski sen hani nerde nerde, nireye gizledin eski Kou'yu çabık söyle' diyerekten Kou'yu sıkıştırmaktadır. Kou da 'eski ben öldü artık yenisiylen idare etcen kıığzıımm ' diyerekten bir atarlar bir giderler sormayın.  
                          

Dediğim gibi Kou resmen bir tsundere. Dışarıdan sert gibi gözükse de içten içe Futaba'ya hala yardım etmekte ve iyi davranmaktadır. Bu sebeple yalnız bizi değil Futaba'yı da duygusal anlamda ikilemde bırakıyor haliyle. Lisenin ikinci yılında aynı sınıfa düşecek olan başrollerimiz yine aynı sınıfa düşen yan rollerimizle bir araya gelerek beşli arkadaş grubunu oluştururlar. Bundan sonra kimin kime aşık olduğunu sezinlemek için bir tabloya ihtiyacımız oluyor. Şimdi düşününce Kou'ya totalde 3 kız aşık, Futaba'ya da ikinci erkeğin olaya dahiliyetiyle 2 oğlan aşık. Yine bu beşli grup içinden Aya oğlumuz Murao kızımıza aşık. Murao kızımız da yine aynı okulda öğretmen olan Kou'nun abisine aşık. Eee bende Kou'nun abisine aşığım. Çık bakalım işin içinden çıkabiliyorsan şimdi asdfghjkl Belli arada biri kaydırma yapmış. Kimse çıksın ortaya da mutlu son görelim canım aaaaaa.

Sırasıyla; Murao,Aya,Kou,Futaba,Yuri
Her şey bir yana Kou'nun böylesine değişmesinin bir sebebi vardır elbette.Bunu burada anlatmayacağım şimcik spoiler olmasın siz izleyin o kadarını da canım 🙈 Neyse efenim sankim bu Kou oğlumuzun kalbinin kapıları kilitli ve anahtarını saklıyor gibi. Zamanla 'yok anacım bunun kapıda kilit milit kapı kulpu falan anlaşıldı' diye anahtarın falan hikaye olduğunu fark eden Futaba kızımız madem öyle bende Allah ne verdiyse dalarım o kapıya yıkar geçerim diyor. Ve öyle de yapıyor. Yıkıp geçiyor oğlanı öhöm öhöm pardon kapıyı. Tam kapıyı kırdık derken bir de karşımıza duvar çıkıyor. Duvar dediğime bakmayın efenim bir musibet ki sormayın. Filmde eksik olan şeyi fark etmediniz mi yoksa şimdiye kadar. Evet  bin türlü yılanlıkla başrol oğlanı elde etmeye çalışan cadolozumuz geldi. Kendisi Narumi olmakla birlikte Kou'nun ortaokuldayken transfer olduğu okuldan arkadaşı. 'Biz aynı acıları çekiyoz bir kerem, Kou'yu ancak ben anlarım bende yanlış anlarım taam mııı' diye diye Kou'yu hassas noktasından yakalayıp çekiyor kendi tarafına. Derken sol kroşeden de ikinci erkek atağı geliyor haliyle o da Futaba kızımızı kapıyor. İkilinin arasına girmeyen bir kara kedi kalıyor resmen. Sonra gelsin açlık oyunları.
                                         
                                   

Eee giden değişti, kalan değişti. Peki ya duygular, onlar aynı kaldı mı? Hele araya başka insanlar girdikten sonra da aynı kalabilirler mi? İşte bu soruların cevabını öğrenmek siz izlemek isteyenlere kaldı. 

       

Aslında sıradan bir gençlik filmi gibi gözükebilir, ama bu tarz filmleri sevenler için oldukça iyi bir filmdir. Kalbinizi hop hop ettirecek çok güzel sahneler var filmde. Aynı zamanda gözyaşlarınızı pıt pıt ettirecek sahneler de. Ben şahsen bu filmin iyi bir uyarlama olduğunu düşünüyorum. Yer yer karakterlere kızıp yer yer ise empati kuracaksınız. Ve filmden aklımda kalan ve çok hoşuma giden güzel bir sahne var. Okul gezisi sırasında Kou ve Futaba sabah güneşin doğuşunu izlerlerken Futaba gökyüzüne bakıp ; ''Çok güzel. Sabah mı akşam mı  anlaşılmıyor. Tıpkı senin gibi. Acımaz mısın.. kibar mı.. anlayamıyorum'' diyor. Bu tabir gerçekten çok hoşuma gitti. (Gerçi cevap veriyorum Futaba'cığım tsundere tsundere asdfghjkl)


Kısaca filmi özetleyecek olursak;

''O eski halimden eser yok şimdi
Izdırap içinde yorgunum şimdi
  Tutun kollarımdan düşerim şimdi
           Yalnızım dostlarım yalnızım yalnız''       
                                       Kou Tanaka 

''Hangi rüzgar attı seni, niye döndün ki geri
          Kimseler seni sevmedi mi umduğun gibi deli deli''
                                            Futaba Yoshioka


Umarım bu yazıyı ve izlerseniz de eğer filmi beğenirsiniz. Eğer filmi beğenip hızınızı alamazsanız animesini izlemenizi de öneririm. En iyi shoujo animelerden biridir. Neyse sürçü lisan ettiysem de affola. Lütfen yorumlarınızı ve kendi düşüncelerinizi de benimle /bizlerle paylaşın. Çok müteşekkir olurum. Başka yazılarda görüşmek üzere cici kalın 💕