26 Aralık 2021 Pazar

 Lucia - 40. Bölüm 

Aşk, Anlayış ve Aile (2)

Öğleden sonraydı ve çay kokusu burnuna geldiğinde Hugo ofisinde belgeler üzerinde çalışmakla meşguldü. Birinin içeri girdiğinin bilincindeydi ama başka bir şeye odaklanıyordu, bu yüzden fazla dikkat etmedi.

Bir süre sonra başını kaldırdı, Jerome'un ayrılmadan önce sessizce yerleştirdiği çay bardağına baktı, sonra kalemini masaya bırakıp sandalyesine yaslandı. Çay bardağını aldı ve kısa bir mola vermeye karar vererek balkona yürüdü.

Yaklaşan partiden dolayı bahçe, etrafta meşgul olan bir sürü insanla doluydu. Hugo karısını arayarak bahçeye baktı.

Onu çok geçmeden bahçenin bir köşesinde buldu ama yalnız değildi. Siyah saçlı bir çocukla-Damian ile birlikteydi.

'Birbirleriyle gerçekten arkadaş canlısılar.'

Hafifçe kaşlarını çatarak kendi kendine mırıldandı. Objektif olarak ele alındığında, ilişkileri birbirlerine asla çok yakın olamayacakları bir ilişkiydi.

Hugo Lucia'nın Damian'ı bahçe partisine götürmesi konusunda biraz endişeliydi çünkü hatırı sayılır sayıda insan Lucia'nın niyetinden şüphe duyacaktı.

Hugo ona bu düşüncelerini anlatmayı düşündü ama bu fikri bir kenara itti. Lucia en azından bu kadarını bilirdi, aptal bir kadın değildi.

Damian'ın onunla iyi geçinmesi de oldukça ilginçti. Pek sosyal bir çocuk değildi ama birkaç hafta içinde itaatkar bir köpek yavrusuna dönmüştü.

Uşağı Jerome bile aynıydı. Sürekli etrafta "Hanımım", "Hanımım", diye dolanıyordu.

Karısı insanları kendi tarafına çekme konusunda inanılmaz bir yeteneğe sahip görünüyordu. Düşmanı olmasındansa onu seven daha çok insan olması kesinlikle çok daha iyi olsa da, Hugo nedense içten içe hoşnutsuz hissediyordu.

'Onlar ne yapıyor?'

Bir süredir ikisi de yere çömelmişti ve kafaları birbirine dönüktü. Hugo ne yaptıklarını ve çok uzakta olduğu için de yüzlerini tam olarak göremiyordu.

'Bu ikisi ne halt ediyor orada?'

İçten bir şekilde homurdandı.

'Bensiz.'

Son sözler gerçekten kalbinden geçenlerdi ama çok çocuksu olduğu için bunu kendine bile söyleyemedi.

***

Lucia ve Damian, eğlenceli bebek tilkiyi izlemeye o kadar dalmışlardı ki, başka hiçbir şeye pek dikkat etmiyorlardı. Koca kulaklı sarı tilkinin garip adımları vardı, yürürken sendeledi.

İkisinin arasından kaçmaya çalıştığında, tek elle nazikçe bloke edildi. Kaçmaktan vazgeçmesi, oturması ve kuyruğunu kovalamaya başlaması uzun sürmedi.

[Bir tilki için ender görülen cinsten, yumuşak huylu ve nazik. Onu evcilleştirmek kolay olacak.]

Bu, Kate'in yardıma gönderdiği deneyimli yetiştiricilerin tilkiye baktıktan sonra yaptıkları ortak yorumdu.

"Bir isme karar verdin mi, Damian?"

''Lucia, benim isim vermem gerçekten uygun mu?''

"Tabii ki. Adını sen verirsen sevinirim."

Lucia, birkaç gün önce ondan tilkiye bir isim vermesini istedikten sonra, Damian bir süre bunun için endişelenmiş ve ders çalışırken bir yandan da  her türlü sözlüğü karıştırmıştı.

"O zaman... Asha olsun." (Damian)

"Asha? Bir anlamı var mı?'' (Lucia)

"Tıpkı ismin kendisi gibi... Güçlü bir canlılığa sahip olmasını ve uzun ömürlü olmasını istiyorum." 

"Asha. Bu iyi bir isim."

Lucia tilkiyi kaldırdı ve Damian'a uzattı.

"Madem bir isim verdin, tut onu. Sadece bakma."

"Lucia, ben..."

"Acele et. Düşecek bak."

Havada kalma süresi uzadıkça yavru tilki ellerinde çırpınmaya ve kıpırdanmaya başladı. Damian, onun düşeceğini duyduğunda, çabucak uzandı ve tilkiyi dikkatlice kollarına aldı.

Asha uzun burnunu kaldırdı, bir an çocuğa baktı, sonra kollarında gevşedi. Kollarındaki küçük hayvanın vücut ısısı ve hızlı kalp atışlarının sesi Damian'ı şok etti. Bu onun için yeni bir duyguydu.

Duyguları karmaşıktı ve vücudu titriyordu. Şu ana kadar hayatta olmanın ne demek olduğunu bilmediğini hissetti.

"Garip hissediyorum." (Damian)

"Neden?"

''Sadece… Nefret ettiğimden değil ama garip hissediyorum. Göğsüm biraz dikenli hissediyor…''

Tilkiyi tutarken kollarına ne kadar güç vermesi gerektiğini bilmeyen Damian'a bakan Lucia gülümsedi.

"Damian, bu duygu onun sevimli olduğunu düşündüğün anlamına geliyor."

''Sevim...li?''

"Evet. Annenin de sen doğduktan sonra seni kucağına aldığında hissedeceği türden bir duygu bu. Bir şeyin çok sevimli olduğunu hissediyorsan, kalbin gıdıklanır"

Damian bir süre sessizce tilkiye baktı, ifadesi tarif edilemezdi. Tilki kollarında kıvrandı, kendini daha rahat bir pozisyona ayarladıktan sonra çenesini çocuğun kollarına dayayarak gözlerini kırptı.

Damian parlak bir şekilde gülümseyerek Lucia'ya bakmak için başını kaldırdı. Bu bir çocuğun saf gülümsemesiydi, içinde hiçbir karanlık saklı değildi.

Her zaman katı ve sert olan çocuğun ilk kez kaygısızca gülümsemesi, Lucia'ya onu derinden etkileyen bir duygu patlaması gönderdi.

Bakışları Damian'ınkilerle buluştu ve Lucia da ona gülümsedi.

Biraz uzakta, Hugo'nun onlara bakan kırmızı gözleri şiddetle titredi. Merakını yenemeyerek sonunda ofisinden ayrılmıştı.

Bahçenin çömelmiş oldukları köşesine doğru yürüdü ve biraz uzaklarındayken, neden başka hiçbir şeye dikkat etmediklerini görebildi.

'O nedir?'

Küçük canavarın etrafta gezindiği ve ikisinin dünyada daha önce hiç görülmemiş bir hazine gibi ona odaklandığı manzara ortaya çıktı.

Biraz daha yaklaştığında konuşmalarını duyabiliyordu.

'Bir canavara isim vermek mi? Gereksiz bir hareket.'

Bunca yıl bindiği beyaz atın hala adı yoktu.

'…Lucia mı…?'

Kaşını çattı.

Akşam yürüyüşe çıktıklarında bu ismi duyduğunda, yanlış duyduğunu düşünmüştü ama yine de isme karşı biraz hassastı ve bu sefer de kesin ve net bir şekilde duydu.

Damian neden ona bu isimle hitap etsin ki?

Düşes değil, anne değil ve onun adı bile değil. Hugo yürümeyi bıraktı, düşünmek için kıpırdamadan durdu ama bir sonuca varamadı, bu yüzden yolculuğuna devam etti.

Ancak birkaç adım sonra ayak sesleri tekrar durdu.

Çocuğun güneş ışığı kadar parlak gülümsemesine baktığında kalbi sıkıştı, göğsünü ısırıcı bir acı doldurdu.

'Hah...'

Hüzünle içini çekti.

'Bu sensin.'

Güçsüzce gülümsedi. Çocuğun gülümsemesi, kardeşinin tanıştıkları gün ona verdiği gülümsemeye çok benziyordu.

Hugo yalnızca şimdiye kadar fark etmemişti ama özlediği kardeşi her zaman yanındaymış gibi görünüyordu.

****

Hugo'nun hafızası Damian'la tanıştığı ilk güne geri döndü, sahne hala canlı bir şekilde zihninde çizilmişti.

Bir gün Philip, henüz düzgün yürüyemeyen garip bir küçük çocuğu getirdi. Açıklanmasa bile, çocuğun siyah saçları ve kırmızı gözleri Taran soyuna özgü özelliklerdi.

Çocuğu Jerome'un ellerine bıraktı ve Philip ile yalnız kaldığında şiddetle sorguladı.

[O nedir?]

[O genç efendi Hugo'nun oğlu.] (Philip)

İlk başta, diyecek söz bulamadı, sonra öfkelendi. Oğlu mu? Bir kan bağı olmadan, Taran kanından bir çocuk asla doğmazdı.

[Aptal olma. O ölü moruk bir yere tohum ekmiş olmalı, kimi kandırmaya çalışıyorsun?']

[Genç efendi Hugo'nun bir sevgilisi olduğunu hiç duymadınız mı?] (Philip)

Cevap vermeden önce öfkeyle küfretti.

[Ne? Bu yaşlı aptalın numaralarından biri mi?]

O kadar sinirliydi ki deliriyormuş gibi hissetti.

[Hayır öyle değil . Genç efendi Hugo ve bayan birbirlerinin kimliklerini bilmeden birbirlerine aşık oldular ve genç efendi Damian aşklarının bir sonucu.] (Philip)

[Aşk mı?!! Saçmalama!]

O anda, ölen kardeşine küfürler savurdu.

'Lanet olası aptal. Her şeyi biliyormuş gibi davrandıktan sonra sonunda yaptığına bak.'

[Çocuğunun doğduğunu neden bilmiyordu?] (Hugo)

Kardeşi bir çocuğu olduğunu bilseydi, kendini öldürmeyi asla seçmezdi.

[Genç efendi Hugo, genç bayanın Damian'a hamile olduğunu bilmeden vefat etti." ]

[Yaşlı moruk da mı bilmiyordu?]

[Evet.]

'Hah. Ona hak ettiği cezayı verdi, yaşlı aptalın cehennemde biraz çileye ihtiyacı var.'

Sinsice kıkırdayarak kendi kendine mırıldandı.

[Çocuğun adı peki? Onu ona sen mi verdin, yaşlı adam?]

[Buna cesaret edemem. Genç efendi Damian'ın annesi ona adını verdi.]

[Annesi mi?]

Alaycı bir şekilde belirtti.

[O benim üvey kız kardeşim olmalı. Ben de burada hepsinin öldüğünü düşünüyordum ama bir üvey kız kardeş varmış. O yaşlı aptal kaç çocuk yaptı?]

[Tıpkı bildiğiniz gibi, ancak çocukluğundan beri bayanın zayıf bir vücudu vardı ve sık sık hastalanırdı. Merhum Dük, sağlıklı bir çocuğu olamayacağına karar verdi ve onu elden çıkarmaya karar verdi. Bu nedenle, ölen Dük genç bayanın öldüğüne inandı.]

[Elden çıkarmak. Ha! Bu tam da o çılgın yaşlı aptalın yapacağı türden bir şey.]

Buz gibi alay etti.

[Yani? Ölmesi gereken bu üvey ablam, onunla nasıl tanıştı da bu aşk oyununu oynayıp bir de çocuk doğurdu?']

[Sadece kaderin gerçekten tahmin edilemez bir şey olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca ilişkilerinde herhangi bir art niyet veya müdahale olmadığına sizi temin ederim.]

[Kader? Ne saçmalık. Çocuğun annesi nerede peki?]

[Doğum yaptıktan sonra vefat etti. Daha detaylı açıklama isterseniz…]

[Yeter.]

Birbirlerinin kimliklerini gerçekten bilip bilmediklerini veya ilişkilerine dışarıdan bir müdahalenin olup olmadığını bilmesine imkan yoktu.

Philip ne kadar gevezelik ederse etsin, bunun gerçek olduğunu garanti edemezdi. Yaşlı adamın saçmalıklarını dinlemek yerine, odağını eldeki soruna çevirdi.

[Yani? Ne şimdi? Neden onu bana getirdin?] (Hugo)

Her ne kadar bu çocuk kardeşinin çocuğu olsa da, o onun ölmüş kardeşi değildi.

Erkek kardeşi, iğrenç eski Dük'ün oğlu olarak doğdu ve kendisi gibi tamamen farklı bir kişiliğe sahipti.

Üstelik, kardeşinin çocuğun doğduğu konusunda bilgilendirilmediği için çocuğu şimdi getirmesi de onu şüphelendirdi.

[O genç efendi Hugo'nun kanından. Onu size teslim etmek doğru olur.]

[Önümde boş boş konuşma, onu al ve git. Etrafımda kalırsa onu ne zaman öldürmek isteyeceğimi bilmiyorum.]

Ancak Philip, Damian'ı ona terk etti ve gizlice ortadan kayboldu. O kadar iyi saklandı ki, izine rastlanamadı.

[Öyleyse o piçin (Philip) öldüğü güne kadar çocuğun tek bir saç telini bile görmemesini sağlayacağım.]

Hugo öfkeyle dişlerini gıcırdattı ve Philip'in Damian'a yaklaşmasını yasakladı.

Zaman geçti ve bir süre sonra Philip gizlice geri döndü ve Damian'la buluşmaya çalıştı ama Damian'ın etrafına yerleştirilen korumaları gördükten sonra, Philip'in bir kez daha ortadan kaybolduğuna dair bir rapor geldi.

O yasak o sırada öfkeyle yapılmış bir şey olsa da, düşününce iyi bir şey olduğunu anladı.

Savaş yüzünden, Hugo bataklık içindeydi ve çok meşguldü, bu yüzden çoğunlukla çocuğa bakması için birini buldu. Bunun çocuğu ihmal etmekten neredeyse hiçbir farkı yoktu.

Birkaç ay sonra Roam'a döndüğünde, hepsi Damian'ı oğlu olarak kabul ediyorlardı. Damian'ın oğlu olduğunu asla kişisel olarak söylememişti ama kimse bir sorun olduğunu düşünmemişti.

Bunun nedeni birbirlerine aşırı benzemeleriydi. İkisi de birbirine o kadar benziyordu ki şüpheye yer yoktu.

Bununla birlikte, Damian'ın görünüşü, Hugo'nun Taran ailesini sona erdirme niyetinin boşa çıkmasına neden oldu.

Hugo'nun Damian'a karşı hisleri son derece karmaşıktı. Kardeşinin bu dünyada bıraktığı tek iz ve yük yığını.

Aşk ve nefret değildi, çocuktan ondan hoşlanmadığı kadar hoşlanıyordu da.

Ancak çocuktaki o gülümsemeyi, kardeşininkinin aynısı olan gülümsemeyi görünce bir şey fark etti.

Tam planladığı gibi, lanetli Taran kanı da onunla birlikte sona erecekti. İkiz kardeşi, Taran kanından asla doğmayacak bir mutasyondu.

Zulüm ve delilik dolu bir kanla doğması gerekiyordu ama Taran soyundan çok farklıydı, nazik, saf ve sevgi dolu bir hayattı.

Ve Damian kardeşinin kanını miras aldı.

Damian liderliğindeki Taran Ailesi tamamen yeni bir şekilde yeniden doğacaktı.

Damian, Hugo'nun yaklaştığını fark etti ve hızla ayağa kalktı. Tilki hâlâ kollarındaydı ve Hugo'nun aniden ortaya çıkışıyla telaşa kapıldı.

Şu anda ders çalışmadığı ve gevezelik etmekle meşgul olduğu için azarlanmaktan korkuyordu.

Hugo kayıtsız bir şekilde çocuğun kollarındaki tilkiye baktı ve sonra Lucia ile konuştu.

"Tilki avı sadece izlemen için değil miydi?"

"Öyle yapma niyetindeydim ama Leydi Milton bana bir tilki bulmama yardım edeceğini söyledi. Hediye olarak aldığımdan bu yana uzun zaman geçmedi. ''

Hugo, Damian'ın kollarında yuvarlanan önemsiz yaratıktan memnun değildi.

'Yani şimdi de kollarında bir canavarla dolaşıyor olacak.'

Önce Damian ile sık sık geziler, şimdi ise bir tilki. Onu yanında tutmanın yolu çok zordu. Kalbinde, gerçekten yapmak istediği şey onu sadece kendisine saklamaktı, böylece onu sadece kendisi görebilirdi.

"Damian."

"Evet? Evet!" (Damian)

Hugo ilk kez Damian'ın adını doğrudan onun önünde kullanmıştı. Daha önce doğrudan Damian'ı çağırması gerektiğinde şöyle derdi;

'Çocuk.'

Ve diğer insanlarla Damian hakkında konuşurken de şöyle derdi;

'Oğlan.'

''Tilki avı erkekler için bir oyun değildir. Kadınlar için önemsiz bir oyun. Tilkiyi efendisine iade et."

Gururla emretti.

Lucia şaşırdı ve ona baktı. Kadınlar için önemsiz bir oyun???

Damian ikisi arasında dönüşümlü bakışlar attı ve ardından tilkiyi çabucak Lucia'ya verdi.

Damian onu teslim ederken, bir süre önceki duyguların hiçbiri yoktu. En ufak bir korku ya da kalıcı bir bağlılık bile göstermedi.

Lucia boş bir gülümseme gönderdi.

"Beni takip et." (Hugo)

"Evet."

Çocuk askeri disiplinli biri gibi çabucak cevap verdi.

"Onu nereye götürüyorsun?" (Lucia)

"Bir konuşma yapacağız. Erkekler arasında." (Hugo)

Hugo tekrar yürümeye başladı, Damian ikisi arasında defalarca dönüşümlü bakışlar attıktan sonra başını Lucia'ya doğru eğdi.

Ardından hızla Hugo'nun peşinden koştu. Genelde sakin olan Damian'ın aksine, bu tavrı açıkça heyecanlıydı.

"Tanrım. Ne? Beni dışlıyorlar mı?''

Lucia'nın dili tutulmuştu. Asla arkasına bakmayan Damian'ın ihanetini hissetti. Bütün çabalarının babasından aldığı tek bir kelimeden daha az olduğu düşüncesi moralini bozdu.

Baba-oğulun arkadan gidişini izlerken, morali bozuk kalbinin kaybolması uzun sürmedi. Birbirlerine çok benzeyen arkadan görünümleri çok sevimliydi. Damian'ın son derece hafif adımlar atarkenki figürüne bakmak da eğlenceliydi.

"Lütfen, kıskanacağım kadar birbirinizle yakınlaşın."

Lucia kendi kendine gülerken bahçedeki işçilere döndü. Yarınki bahçe partisi için daha yapılacak çok şey vardı.


Ç/N: Hugo kıskanç şey seni ahahahha Ve açıkca Damian yine de babacı çıktı ha 

Önceki Bölüm                                                                                                 Sonraki Bölüm

2 yorum:

  1. Damian, sen ne tatlı çocuksun. İsim bulmak için kaç kitap katıştırdın öyle 🥰

    YanıtlaSil
  2. Hugo ya bu kadar da kıskanmak saçma ama abartma sende

    YanıtlaSil