Lucia - 74
İnsanlarla Tanışma (1)
Bugün akşamdan itibaren başlayacak olan üç günlük balo Dış Saray'ın geniş salonunda, kutlama partisi ise İç Saray'da yapılacaktı.
Taran çiftinin arabaları Kraliyet Sarayı'na geldi ve İç Saray'a girerken yavaşladı. İç Saray'da arabaların belirli bir hızın üzerinde hareket etmesi yasaktı.
Yavaş hız nedeniyle, vagonun içinde neredeyse hiç sarsıntı yoktu. Hugo doğruldu ve Lucia'ya doğru eğildi, sonra onu arabanın duvarına bastırdı ve öpmeye başladı. Bir süredir yapmak istediği şey için kendini zapt ediyordu, bu yüzden sinir olmuştu.
Aniden gelen derin bir öpücükle Lucia'nın yüzü anında kıpkırmızı oldu. Dudakları ayrıldığında Hugo'nun gözlerinin içine baktı ve heyecanla dolu olduklarını gördü. Dudaklarındaki pembe lekeleri fark etti ve bu Lucia'nın yüzünü kızarttı.
"Dudaklarına makyaj bulaşmış." (Lucia)
Hugo kontrol etmek için eliyle dudaklarını ovuşturdu ve pembe rujun bulaşmış olduğunu gördü.
"Elinle silersen, yayılır." (Lucia)
Lucia çantasından mendilini çıkardı ve Hugo'nun dudaklarını sildi.
"Benimki de bulaşmış, değil mi?" (Lucia)
"Senin için temizleyeceğim." (Hugo)
Lucia mendilini ona uzattı. Hugo almayı düşünmedi bile ve Lucia'yı tekrar öptü. Dilini ağzına soktu, onu derinden öptü ve ardından dudaklarından birkaç hafif öpücük onları takip etti. Lucia'nın yüzünün parlak kırmızıya dönüşmesini izledi, sonra ona eğlenerek fısıldadı:
"Dudakların temizlendi. Benimkiler ne durumda?"
Lucia sonunda 'temizlik'ten kastını anladı ve omzuna vurdu. Hugo'nun gülümseyen yüzüne dik dik bakarken, dudaklarındaki küçük izleri mendiliyle sildi.
“Mükemmel yapılmış bir makyajdı…” (Lucia)
"Buna ihtiyacın yok. Gelecekte, dudaklarına sürme. ”
"…Neden?"
"Yüzüne bulaşma ihtimaline karşı."
"O zaman beni öpme!"
"Neden yapamazmışım?"
Hugo acıyla karşılık verdiğinde Lucia'nın dili tutulmuştu.
“Makyajın çiçeği rujdur. Son dokunuş gibi."
"Bunu yapmasan bile güzelsin."
Karısının kırmızı ve nemli dudaklarını her gördüğünde yutmak istiyordu. Onun narin dudaklarını emmek, ısırmak ve yumuşak diline eziyet etmek istiyordu. Tükürüğünü yutmak ve kızaran gözlerle nefesinin kesildiğini görmek istedi. Neden kendini tutmak zorundaydı? Böyle bir niyeti yoktu ve yapmak da istemiyordu.
Dudaklarının tekrar yaklaştığını gören Lucia, elleriyle onu engelledi. Kocasının mutsuz ifadesine baktı ve güçlü bir şekilde reddettiğini ifade etti.
"Burası ne yeri ne de zamanı. Lütfen. Önemli bir olaya doğru gidiyoruz."
Hugo itaatkar bir tavırla geri çekildi ve arabaya yaslandı. Önemli bir olayla öpücüğün nasıl bağlantılı olduğunu bilmiyordu ama önemli bir olay olduğu doğruydu. Kralın tahta çıkışının kutlaması olduğu için değil, onun sosyeteye ilk takdimi olduğu için önemli bir olaydı.
Yavaş hareket eden araba durdu. Kapı dışarıdan açıldı. Hugo ayağa kalktı ve önce arabadan indi, sonra elini tekrar içeri uzattı. Lucia derin bir nefes aldı ve sonra o da ayağa kalktı. Araba ile zemin arasında oldukça yüksek bir boşluk vardı ama bu boşluğu hafifletmek için basit merdivenler vardı.
Lucia elini tuttu ve dikkatlice merdivenlerden ve arabadan indi.
"Gergin misin?" (Hugo)
"Birazcık."
Hugo parmak uçlarını öptü.
“Senden daha yüksek statüye sahip insanlar bir elin parmağını geçmez. Önünde gergin olması gereken diğerleri.”
"Peki."
Lucia ona tatlı tatlı gülümsedi. Hugo gülümsemesine karşılık verdi, sonra bakışlarını değiştirdi ve ilerlemeye başladı. Lucia da ileriye bakarak öne çıktı.
Salona girer girmez Lucia düzinelerce ve yüzlerce bakışın kendisine doğru uçtuğunu ve üzerinde sabitlendiğini hissetti. İstemsizce Hugo'nun elini daha sıkı tuttu. Koca eli ona destek oldu. Yalnız değildi. Hugo onun yanındaydı. Küçük endişesi kayboldu. Birkaç dakikalık sessizliğin ardından kalabalık hareketlendi ve sesler giderek daha da yükseldi.
Lucia Hugo'nun liderliğini takip etti, dümdüz yürüdü ve etraftaki hiçbir şeye bakmadı. Hızla yanından geçerken gözlerine hiçbir şey giremiyordu. O durunca Lucia da durdu. Sırtını büküp başını indirdiğinde, Lucia da onu takip edip belini büktü.
"Yükselebilirsiniz. Sonunda ünlü Düşes ile tanışacağım.”
'Ah…'
Lucia başını kaldırana kadar kimi selamladığını anlamamıştı. Bol dökümlü resmi kıyafetler içinde ve başında altın bir taç olan bir adam.
Bugün tahta çıkan oydu, Xenon Kralı 9. Hessen. Lucia'nın üvey kardeşi Kwiz. Yanında da Kraliçe'nin tacına sahip olan Beth vardı.
"Özel olarak, sen bu Kral'ın kız kardeşisin. Öyle değil mi?"
"Onurlanmanın ötesindeyim." (Lucia)
Arkadaşça davranan ve onunla konuşan kral tanıdık değildi. Lucia'nın rüyadaki üvey kardeşi, belgelenmiş bir emir göndermiş ve onu Matin Kontu ile evlendirmişti. Lucia'nın krala karşı hiçbir garezi yoktu. Ancak, Kralın o kadar da masum olmayan ilgisi hoş karşılanmadı. Kralın ilgi alanı kız kardeşi olarak değil, Düşes olduğu için ondaydı.
Bu rüyada olsaydı, Lucia muhtemelen heyecanlanırdı. Ne de olsa, rüyasında yalnız ve bitkindi. Ancak, bu yaşamda Lucia'nın yanında güvenilir bir kocası vardı. Abisinin sevgisini arzulamasına gerek yoktu.
"Bu Kral'a 'abi' diyebilirsin."
"Nasıl cesaret edebilirim. Lütfen aşırı talebinizi geri çekin Majesteleri.” (Lucia)
Gülümseyerek belini hafifçe indirip yanıtlarkenki tavrı, form uğruna alçakgönüllülük değildi. Kesin ve dolambaçlı bir reddetmeydi.
Kwiz Lucia'ya baktı ve sahte bir kahkaha attı. Bu çiftle başa çıkmak eşit derecede zordu. Müstakil bir sarayda sessizce ve görünmez bir şekilde yaşadığını mı söylüyorlar?
Kwiz sayısız insan grubunu gözlemlemişti ve keskin gözlerinin anladığı kadarıyla o aptal bir prenses değildi. Gözleri zeka doluydu. Kwiz'in oturup konuşmak istediği biriyle tanışması çok nadirdi. Bugün ilk kez tanıştığı kız kardeşi ona tam da bu duyguyu verdi.
'Ve burada ölü moruğun sadece bir oğul bıraktığını düşünmüştüm.' (Kwiz)
Kwiz, Lucia'yı överken bile kendi sırtını sıvazlamayı unutmadı.
Hugo keskin bir şekilde gardını yükseltmişti ama sonunda Lucia'nın kurnazca cevabına kahkahasını yutmak zorunda kaldı. Güzeldi, kibardı, zekiydi, kendinden emindi. Hugo'nun karısını süslemek için sonsuz bir sözdilimi vardı.
'Oho.'
Kwiz, karısını eriyen bir bakışla izleyen Taran Dükü'ne baktı ve başının arkasında bir karıncalanma hissetti. Şaşkınlığını birileriyle paylaşmak istedi. Gözleri hafifçe Kraliçe'ninkilerle buluştu ve Kraliçe ona anlamlı bir gülümseme verdi ve sonra bakışlarını başka yöne çevirdi. Kraliçe zaten biliyordu! Nedense kendini darılmış hissediyordu.
"Bu Dük'ün emri, değil mi?" (Kwiz)
"Ne demek istiyor olabilirsiniz?" (Hugo)
"Kız kardeşimin ilk görüşmemizde bu krala bu kadar soğuk davranmasının nedeni bu değil mi?"
"Demek istediğim, kral bir abi rolünü oynamalıydı."
Lucia ikisinin sıradan sözler alışverişini izlerken biraz şaşırdı. Onunla Kral arasındaki ilişki düşündüğünden çok daha açıktı.
Beth, Düşes'in kocasına gururlu gözlerle bakmasını izlerken güldü. Kocasını izlerken çılgınca mutlu ifadesi sevimli ve şirindi. Beth, Taran Dükü'nün neden Düşes'e aşık olduğunu anlamış gibi hissetti.
****
Erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla bir araya toplandı. Hiç kimse, Kral ve Taran Dükü'nün yabancı delegasyonlarla ciddi meseleleri tartıştıkları yere dikkatsizce yaklaşmadı.
Lucia, Kraliçe ve diğer yüksek rütbeli soylu kadınlarla birlikteydi. Lucia Kraliçe'nin yanında durdu ve diğer insanlar onların etrafında toplandı. Şu anda Lucia, Kraliçe ile neredeyse aynı seviyedeydi.
Lucia,e Dük ve Marki ailelerinin eşleri arasında kraliyet partisin katılan tek eş oldu. Ramis Dükü'nün Düşesi çoktan ölmüştü, Markiz Philip kayınvalidesinin yasını tuttuğu için yoktu ve Markiz DeKhan sağlık nedenleriyle yoktu.
'Markiz DeKhan yakında vefat edecek.' (Lucia)
Rüyasında Sofia, yaslı DeKhan Markisi ile evlenmişti. Lucia, bu hayatta Markiz Dekhan'ın karısının kim olacağını bilmiyordu.
Lucia, etrafında gevezelik eden kadınlara uygun bir şekilde cevap verirken, ara sıra gözleriyle kocasını aradı.
'Benim kocam.'
(Ç/N: Lucia: Kimiinnn kocası buuuuuuu🎤)
O havalı adam onun kocasıydı. Salondaki tüm insanlar arasında açık ara en iyisiydi. Görkemli varlığı, Kral'la birlikteyken bile kaybolmadı. Rüyasında bile, onun varlığı açıkça eziciydi.
Lucia kokteylinden durmaksızın yudumlarken, ruh hali daha da hafifledi. Sarhoşluğundan mı yoksa atmosferde sarhoş olduğu için mi olduğunu anlayamadı.
Aptalca şakalara grupla birlikte güldü, uygun zamanlarda konuştu ve bazen kocasının yönüne baktı. Ona bakmanın eğlencesi oldukça ilginçti. Önemli sayıda kadın ona bakmaya devam etti. Onun erkeği olduğu konusunda onlara övünmek istedi.
Bir yandan gururluydu, bir yandan da sinirliydi. 'Ona bakmayın, eskiyecek' gibi çocukça bir şey söylemek istedi.
'Ah. O kadının büyük göğüsleri var.'
Başkentin soylu kadınlarının kıyafetleri, kuzeyli soylu kadınlardan kesinlikle daha cüretkardı. Dekolteyi açıkça ortaya koyan bir elbise o kadar yaygındı ki insanlar buna karşı hissizleşmişti. Riskli olarak bile düşünülmedi. İnce belli ve iri göğüslü bir güzellik sıklıkla görülebilir bir şeydi.
Lucia'nın gözleri sürekli kadınların göğüslerine doğru gidiyordu. Bakmıyormuş gibi yaptı ama bakmaya devam etti. Rüyasında gördüğü tüm kadınların büyük göğüsleri vardı. Ve Hugo'nun büyük memeli kadınlardan hoşlandığı gün gibi ortadaydı.
'O kadar büyük olması için ne yemek gerekiyor?'
Lucia sormak istedi. Ve kendi kıyafetine bir göz attı. Elbisenin kendisi oldukça muhteşemdi, ama tarzı nazikti. Arkası açık olmasına rağmen önden pek dekolte yoktu, bu yüzden riskli görünmüyordu.
Lucia'nın elbise hakkında hiçbir şikayeti yoktu. Ona çok yakıştı. Ancak vücutlarını güvenle sergileyen kendine güvenen kadınları biraz kıskanıyordu.
Lucia başını tekrar çevirdi ve kadınların konuşmalarına dikkat etti. Onlara odaklanmasa bile, belli bir dereceye kadar dinlediğini göstermek zorundaydı.
***
Hugo sıkıcı konuşmaların bir kulağından akmasına izin veriyor ve zaman zaman karısını izliyordu. Birkaç bardak kokteyl içmesini izlerken, sarhoş olacağından endişelendi. Ve Lucia arkasını döndüğü an, Hugo'nun yüzü düştü ve içi alevler içinde kaldı.
'Bu.Da.Ne'
Kusursuz sırtı açıkça görülüyordu. Bunca zaman onu önden izlediği için elbiseye dikkatlice bakamamıştı. Arkasının böyle olacağı kimin aklına gelirdi? Antoine'ın elbiseleri, dekolteyi ortaya çıkaran alışılmış elbiselerden farklı olduğu için memnundu. Ama böyle sırtından bıçaklanacağını bilmiyordu.
'Onu kovacağım.'
Hugo dişlerini gıcırdattı. Tasarımcının değişmesi gerekiyordu. Ona çok para vermişti ama o kadın gerçekten malzeme maliyetinden tasarruf etmek için arkayı mı kesti?!
Başından buhar yükseldi. Koridordaki tüm erkeklere gözlerini yere dikmeleri için bağırmak istedi. Sakinliğini zar zor geri kazanmayı başardı ve bir hizmetçi çağırdı.
"Bana bir şal bul. Asil bir leydinin omuzlarını kapatabilecek bir tane."
Beklenmedik bir istek olmasına rağmen, hizmetçi itaat etti ve kim bilir nereden asil bir hanımın omuzlarını kapatacak bir şal aramaya koştu.
'Lezzetli.' (Lucia)
Kokteyl Lucia'nın zevkine uygundu. Yine yeni bir bardak aldı.
"Aman…"
Etrafındakiler bir anda haykırdı. Lucia başını çevirmeye başladı ve yumuşak bir şalın omuzlarını kapladığını hissetti. Sonra bir kol uzandı ve elindeki kokteyl bardağını aldı.
"Bence yeterince içtin, karıcım."
Kısa bir süre önce biraz uzaktaydı ama bir noktada onun arkasına geçmişti. Lucia şaşırdı ve ona boş boş baktı. Boş elini tuttu ve içine bir bardak portakal suyu koydu.
Lucia gözleriyle itiraz etti. Sanki ona hava atıyormuş gibi, Hugo ondan aldığı kokteyli bir çırpıda içti. Lucia onun adem elmasını hareket ettirmesini izlerken, onu oradan öpmek istediği düşüncesi aklına geldi ve bu düşünceyle irkildi.
'Sarhoş olmuş olmalıyım.'
Dediği gibi, gerçekten çok fazla içmiş gibi görünüyordu.
"Bu…"
Lucia şalla oynadı. Pembe elbisesine hiç yakışmayan mavi bir şaldı.
“Hava soğuk gibi, o yüzden buna tutun.” (Hugo)
Bugün hava soğuktan çok sıcağa yakındı. Lucia nedenini sormak istedi ama etrafta insanlar olduğu için sessizce şalı düzeltti. Hugo, sırtının yarısının kapandığını doğrulamak için bir adım geri çekildi ve bundan memnun oldu.
“Karını bekleyemediğin için mi aramaya gittin?”
Kwiz neşeyle konuştu ve onlara yaklaştı. Kwiz, gözlerini Düşes'ten alamayan Taran Dükü'nü izliyordu. Kwiz buna tanık olmasına rağmen, inanamadı. Kwiz'i takip eden bir grup insan da onunla geldi.
Kadınlar doğal olarak kocalarına gittiler ve grup evli çiftlerden oluşan bir grup haline geldi. Bu grupta yer almak isteyenler etraflarında durarak daha geniş bir çember oluşturdular.
Erkekler şu anki konularına olan ilgilerini kaybettiler ve küçük, saçma sapan konuşmalar yapan kadınlar sessizleşti. Erkekler daha çok siyaset ve dış ilişkiler hakkında tartışmaya başladılar. Lucia bu tür konuşmalarla pek ilgilenmiyordu. Uzak bir ülkeden bahsediyorlardı.
Lucia can sıkıntısına katlandı ve Hugo'ya baktı. Kocası sohbete o kadar dahil değildi ama bir şekilde insanlar fikrini duymak istediğinde ve ağzını açtığında hepsi ona odaklanıyordu.
Gruptan biri bir konuyu gündeme getirdiğinde, konuyla ilgili bazı tartışmalar oluyordu. Onun bekle ve gör tutumunun içeri girmeye niyeti yoktu ve atmosferin ısısı yalnızca caydırıcılığa ihtiyaç duyulmayan bir noktaya yükseldi. Öyle olsa bile, Lucia için oldukça sıkıcıydı.
Belki de alkol etki ediyordu çünkü bayağı ısınmış hissetmeye başladı. Şalını çıkarmak istedi, bu yüzden Hugo'nun elinin arkasına hafifçe vurdu. Bakışları ona kaydığında, Lucia şalı çıkarmak için işaret etti. Hugo hafifçe kaşlarını çattı ve başını sağa sola salladı.
'Ama hava sıcak.'
Neden çıkaramıyordu? Lucia somurtkan hissetti ama yanından geçen büyük göğüslü bir kadın gördüğünde oyunbazlığı arttı. Tekrar elinin arkasına dokundu ve gözleriyle bir şey söylemek istediğini işaret etti.
Hugo kendini aşağı indirdi ve kulağına fısıldadı.
"Ne oldu?"
Lucia başını onun kulağına götürüp fısıldadı.
"Büyük memeli güzellikleri seviyorsun, değil mi?"
Hugo ona iyi baktıktan sonra tekrar kulağına konuştu.
"Birden bire neyden bahsediyorsun?"
"Erkeklerin hepsi böyle."
"Sürekli saçma sapan konuşan kadınları dinleme."
Hugo karısının soylu kadınlardan tuhaf bir şey duyduğunu düşündü.
'Saçma sapan konuşan kadınlardan biri olmadığımı ne düşündürtüyor sana.'
Lucia dudaklarını hafifçe büzdü. Dedikodu yapmaktan hoşlanmasa da, gizliden gizliye oldukça eğlenceliydi. Bir başkasına iftira atmadıkça, konuşulacak hiçbir şeyin olmadığı ve zamanın su gibi geçtiği keyifli bir eğlenceydi. Kalabalıkta ağzı laf yapan soylu bir kadının bulunmasıyla kahkahalar ve sohbetler başladığında, birkaç saat kolayca akıp geçebilirdi.
"Birlikte olduğun tüm kadınların büyük memeli güzeller olduğunu duydum."
Lucia bunu gerçekten duymamıştı. Etrafında aralarını bozmaya çalışacak kadar yürekli olan kimse yoktu. Geçmiş kadınları hakkında Jerome'dan bilgi almıştı ve bu kadınlar arasında Lucia'yı rahatsız eden özellikle kimse yoktu. Çoğu, Düşes olarak yanına bile yaklaşamayan kadınlardı.
Lucia, geçmişteki gerçek kadınlarını umursamıyordu. Aksine, rüyasında gördüğü müstakbel aşıkları hafızasında daha canlıydı, bu yüzden onları daha çok önemsiyordu. Taran Dükü'ne eşlik eden kadınların güzelliğini ve özgüvenini kıskandığı için olabilirdi. Rüyasında gördüğü Düşes bile güzel değildi ama göğüsleri iriydi.
Lucia biraz sarhoştu, bu yüzden ruh hali normalden biraz daha yüksekti. Biraz sinirlendi ve onunla alay etmek gibi cesur bir şey yapabildi.
Hugo'nun kırmızı gözleri şiddetle titriyordu. Lucia oldukça şaşırdı ve gözlerini büyüttü. Kocası sinirliydi. Gökyüzü çökse bile sakin olacakmış gibi görünen adam sarsılmıştı. Lucia bunu şaşırtıcı ve ilginç buldu. Kolunu çekerek vücudunu indirmesini sağladı, sonra kulağına tekrar fısıldadı.
“Bana bunun gerçekten doğru olduğunu söyleme?”
Hugo'yu afallamış görüntüsü, Lucia'nın hafifçe kıkırdamasına neden oldu. Ve onun gözlerinde dönen çeşitli karmaşık duyguları görebiliyordu. Kızgın gibiydi ama nadir ve değerli olan şaşkınlık ve inançsızlık gösteriyordu.
'Aman tanrım. Ne kadar tatlı.'
Koca adam çok sevimliydi. Bu ifadeyi yalnızca ona gösteriyordu. Kalbi gıdıklandı ve gülmeden edemedi.
Hugo, kendisiyle alay etmeye cüret eden korkusuz karısını izlerken gözleri kısıldı. Başını kulağına dayadı ve hafifçe kulağını ısırdı. Lucia ona şaşkınlıkla baktı ve yüzü yavaş yavaş kızardı. Hugo onun tepkisinden memnun kaldı ve sakince başını tekrar kaldırdı.
'B..B..Bu çılgın-. O cidden...'
Lucia onun umursamaz, utanmaz yüzüne inanamayarak baktı.
'Bunu burada nasıl yaparsın!'
Lucia arkasını döndü ve çığlığını yuttu.
Etraftaki insanlar çok garip ifadelere sahipti ve dük çift arasında dönüşümlü bakışlar vardı. İfade kontrolü için çabalayan soyluların halka açık bir mekanda duygularını açığa vurması nadirdi. Ama hepsi çok heyecanlı ifadeler gösteriyordu. Lucia, kocasıyla fısıltı alışverişinde bulunma eyleminin insanların dikkatini çekeceğini önceden düşünmemişti. Alkol yüzünden biraz heyecanlanmıştı.
Lucia utanmıştı ve yüzü yanıyormuş gibi hissetti. Önce buradan kaçması gerekiyordu. Lucia hızla uzaklaşmaya çalıştı ama Hugo'nun eli onun belinden yakalayıp onu kendine çekmekte daha hızlıydı.
"Nereye gidiyorsun karıcığım?"
Dudaklarını onun kulaklarına yaklaştırdı ve boğuk bir sesle konuştu. Lucia onun kollarından kurtulmak için mücadele etti.
"Bunu bir hanımefendiye sormak kabalıktır. Lütfen bırak gideyim."
Hugo'nun dudaklarının kenarı bir gülümsemeyle yukarı kalktı.
'Hayır! Yapma!' (Lucia)
Nedense Lucia kötü bir önsezi hissetti ve içinden haykırdı ama dudakları, geri çekilemeden önce çoktan onun dudaklarına inmişti. Oradan buradan soluk kesilme sesleri geliyordu, yere düşen bir şey duyulabiliyordu ve art arda bir şeyin çatırdamasının sesi duyulabiliyordu.
Lucia'nın etrafına bakmaya cesareti yoktu ve Hugo beline olan tutuşunu gevşetir gevşetmez Lucia, gözlerini yere dikip kaçtı. Gerçekten de, gören herkes için kaçtığı barizdi.
Ç/N: Bu noveli defalarca kez okudum. Bu bölümde hep çok eğleniyorum ahahaha
Çok keyifli bir bölümdü çeviri için teşekkür ederim 🥰
YanıtlaSilHugo çok şeytansın 😈 😏
YanıtlaSilEllerinize sağlık🤗
Ayyyy inanmıyorum nasıl güzel nasıl sevimli nasıl romantik bir sahne
YanıtlaSilBenim bike kalbim hızlandı 💘
Yaaaaa sünger pamuk gibi bir güne uyandım sayende. Birkaç bölüm art Arda olunca nasıl keyifli oluyor okumak ahhhh bir bilsen…
YanıtlaSilYaaaaa çok tatlılar
YanıtlaSilEllerine sağlık
YanıtlaSilAh ah ah çok aşk çok çok aşk 🥰sungercim iyiki varsin,cevirmesen nasıl okurduk
YanıtlaSilEllerine sağlık merakla bekliyoruzz
YanıtlaSilSüngercim yine buraları unuttun. Umarım hersey yolundadır 😊
YanıtlaSilKizzz yine nerelerdesin,bıraktın yine lucia severleri, sabırsızlıkla yeni bölüm bekliyoruz
YanıtlaSilSüngercim nerelerdesin heyecan dorukta bıraktın bizi geri dön lütfenn 🙏🏻
YanıtlaSilYİAAAAA YİCAM
YanıtlaSilGözümde canlanan sahne o kadar epik kiiii... kafamda merkezinde taran çiftinin bulunduğu slow motion bir görüntü belirdi aşırı heyecanlı ahahsh işte bu yüzden noveli seviyorum webtoon bunu bu kadar iyi yansıtamazdı
YanıtlaSil