under the oak tree 103. bölüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
under the oak tree 103. bölüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Kasım 2021 Pazar

Under The Oak Tree - 103. Bölüm 

Aidiyet (2) 

Ruth dizginleri çekti ve yavaş yavaş sessiz bir yere yürüdü. Pazardan çıkar çıkmaz doğrudan Calypse Kalesi'ne gittiler. Ayrıca Max ustalık becerisiyle dolambaçlı tepeye tırmanmayı da başardı.

"Bu rauntta kimler yer alacak?"

Bariyere ulaştıklarında Ruth dönüp Hebaron'a baktı ve sordu, Hebaron düşünüyormuş gibi çenesini elleriyle okşadı.

"Gabel ve ben gideceğimizi düşünüyorum. Ve bazı eğitim şövalyelerini almayı düşünüyorum. Uygulamalı deneyim kazanmalarının zamanı geldi."

"Kale daha az gürültülü olacak."

Ruth'un memnun sözleriyle Hebaron sırıttı.

"Liderden büyücüyü de dışarı çıkarmasını istemem gerekecek."

"Sör Calypse beni almayacak. Bir şey olduğunda, kalede olduğum için daha çok rahatlayacak."

"Evet, sanırım öyle."

Hebaron isteksizce iç çekerek kabul etti.

"Tamam. Biz yokken huzurun tadını çıkarın. Dağı göz açıp kapayıncaya kadar temizleyeceğim ve geri gelip kulenin yakınında biraz gürültü yapacağım."

Hebaron atını hızlandırdı ve onları hemen kapıdan geçirdi. Ruth umursamazca omuz silkti.

Max onların çekişmelerini biraz kıskandı. Hebaron ve Ruth arasında derin bir anlayış ve bağ vardı. Sadece onlar da değildi. Riftan şövalyelerle birlikteyken, şövalyeler her zamankinden daha doğal görünüyorlardı. Tartıştıkları ve atıştıkları an bile mutlu görünüyorlardı. Her zaman yalnız olan Maximillian'ın gözünde, aralarında var olan sıkı bağ her zamanki gibi büyüleyici görünüyordu.

"Şimdi geri dönüp biraz kestirmem gerekiyor. Son birkaç gündür o lanetli büyülü aletler yüzünden yarasa gibi yaşıyorum."

Ruth aniden kapıdan geçti ve ona baktı. "Madam da harika bir iş çıkardı. Eğer bana yardım etmeseydin, üç günümü daha alacaktı."

"Eğer ya-yardımcı o-olabildiysem.. ne mu-mutlu bana"

''Size bu mutluluğu en yakın zamanda tekrar yaşatacağız.''

Ruth utanmadan sırıttı. Max kaşlarını çatmaya çalıştı ama sonunda gülmeye başladı. Bu şekilde yavaş yavaş onların bir üyesi olarak kabul edilmeyi diledi. Ait olma hissi. Bunun nasıl bir his olacağını merak ediyordu.

Ertesi sabah, Riftan daha güneş doğmadan yataktan kalktı. Max, Riftan'la birlikte yarı uykulu uyandı, elinin tersiyle şişmiş gözlerini ovuşturdu. Uykulu görüntüsü karşısında, Riftan bir gülümsemeyle dudaklarını onun yanağına sürttü.

"Biraz daha uyu. Benim yüzümden bu saatte kalkmak zorunda değilsin."

"Ye-yeterince u-uyudum."

"Seni geç saatlere kadar ayakta tuttuğumu düşünüyordum..." Riftan son sözünü uzattı ve nazikçe onun göğsünü okşadı. Max kızardı ve hızla çarşafı kaldırdı. Riftan kıkırdadı ve darmadağınık saçlarını taradı.

"Kendini zorlama. Sadece uyumaya dön."

"Be-ben ka-kalkacağım."

Max çarşafları elinde tutarak yataktan çıktı ve onu geri koymak için ona doğru uzanan kolu kıl payı kaçırdı. Riftan hiçbir şey olmamış gibi omuz silkti ve kılık kıyafetine hazırlanmaya başladı.

Max doğranmış odunları şömineye attı, onun leğenle yüzünü yıkayıp tıraş olmasını izledi. Birkaç otlatma seansından sonra odunlar alevlendi ve oda aydınlandı.

Max ısındıktan, yüzünü ve vücudunu sildikten ve dolaptan yeni iç çamaşırları ve ayakkabılar çıkardıktan sonra bir havluyu ıslattı. Riftan, hizmetçilerin hizmet etmesini sevmediği için, Max de son zamanlarda kendini tımar etmeye alıştı. Max uzun baldırlı çoraplar ve yelek üzerine kalın yünlü bir elbise giydikten sonra saçlarını taramak için aynanın karşısına oturdu.

"Tarağı bana ver, senin için yapacağım."

Lacivert bir tunik ve kışlık deri pantolon giymiş Riftan sırtına yaklaştı. Max başını salladı.

"So-sorun değil. Ben ya-yaparım.''

"Bana ver. Önümüzdeki birkaç gün onlara dokunamayacağım, yeterince keyif almalıyım.''

Asma gibi saçlarıma dokunmanın nesi eğlenceliydi? Tam olarak anlayamadı ama Max itaatkar bir şekilde tarağı ona verdi. Riftan sertleşmiş eliyle midye kadar küçük bir tarağı yakaladı ve saçlarını taramaya başladı. Max'in yanakları, saçının telini bile incitebileceğinden endişe ediyormuş gibi görünen dikkatli hareketleriyle kızardı. Riftan dağınık saçlarını dikkatlice çözdü ve ustaca dört parçayla ördü.

''Yeteneğim artık yeterince iyi di mi?''

Onun yakından örülmüş saçlarına bakarak kendini övdü. Max düşüncesizce onu çenesinden öptü. Sonra Riftan'ın vücudu kasıldı. Riftan onu sık sık öpüyor ama o ilk yaklaştığında neden böyle tepki verdi? Max utangaçlığını gizleyerek sakin bir şekilde söyledi.

"Bu b-bir mi-minnettarlık ö-öpücüğü."

"Yani sen..." Riftan uzun bir iç çekti. "Zaten dışarı çıkmak istemiyorum. Benim için bunu çok zorlaştırma."

"Bu-bunu zo-zorlaştırmak i-istemiyorum..."

Max gerçekten morali bozuk görünüşüne şaşkın bir bakış atarken, Riftan onun kolunu çekti ve ona sarıldı. Bir an için şaşkınlıkla çömeldiğinde, Max kollarını dikkatlice beline doladı. Riftan inledi ve alnını onun omzunun üzerinden sertçe ovuşturdu.

"Bu kadar tatlı davranmaya devam edecek misin?"

''...ben hi-hiçbir şey yapmadım.''

"Kahretsin, korkarım bir tur daha yapıp tekrar yıkamak için zamanımız tükeniyor..."

Riftan çaresiz bir bakışla yatağa baktı.


Ç/N: Ayyy Maxi çok tatlısın ve Riftan puhahahahhaha

Önceki Bölüm                                                                                               Sonraki Bölüm