Under The Oak Tree - 45. Bölüm
(Sabaha Kadar Yutulmuş - 1)
[Dikkat !! : Yetişkin İçerik ]
"Hey, uyan, işimiz bitmedi."
Başparmaklarıyla kalçalarını okşamaya başladığında, Riftan yanından mırıldandı ve alt dudaklarını hafifçe emerek üzerine eğilmeye başladı. Max'in gözleri fal taşı gibi açıldı, ona bakarken zihni hala pusluydu.
Onu daha rahat bir pozisyona getirdi, üstünde havada süzülürken, Max'in sırtını yatağa yasladı. Önüne oturdu, gömleğini yukarı kaldırdı, kafasına attı ve yere bıraktı. Vücutlarını birbirine bastırdı, Max'i zevkle titretti - bu Riftan'ı biraz daha memnun ediyor gibiydi.
Bileğini nazikçe tuttu, bacağını omzuna yaslanana kadar yukarı çekti, kalçalarını hareket ettirmeden önce ellerini beline koydu. Max zevkle inledi, ter çıplak tenlerinde parıldadı.
İkisinin bir aradaki görüntüsü inanılmaz derecede erotikti. Max'in insanların yaptıkları şey hakkında ne düşünecekleri düşüncesiyle, nefesi düzensizleşiyordu. Erdemli bir eşin uygun davranışı hakkında vaaz veren bir rahibi gördüğünü hatırlıyordu. O da bu davranışa göre mi yaşıyordu? Ancak, Riftan kalçalarını ona doğru salladığı anda tüm düşünceler aklından uçup gitti, zevk onun derinliklerinde bir kez daha yükselmeye başlayınca zihni pelteye döndü.
''Ah… ahh….''
"Bize bak." Riftan daha hızlı, daha sert sallanırken inledi. Eli omzunun üzerindeki bacağını kavradı, diğeri ise çenesini tutmak için uzandı ve onu yapışık bölgelerine bakmaya zorladı.
Max'in görüntüye nefesi titredi. Çok yabancı ve çok korkutucuydu ama aynı zamanda sarhoş ediciydi. İçine, üyesinin kabzasına gelene kadar itti. Üyesi onun duvarlarına bastırırken, karnında yukarı ve aşağı hareket eden her itme ile birlikte karnı şişti. Isının bir kez daha toplandığını hissedebiliyordu…
Altında kıvranmaya başladı, tutunacak bir yer bulmaya çalışıyordu.
''Ah, ah...!'' nefesini tuttu ve çenesindeki tutuş sıkılaştığında, gözlerini sımsıkı kapadı.
"Hayır, gözlerini kapatma ve bak. Senin içinde olduğuma… ben seni… uhh…'' Riftan inledi, temposu kaba ve düzensiz hissetmeye başlarken, bir an için zevk duyuları ağır bastı.
Her geçen saniye daha çok bastırıyor, rahmine her bastırdığında onu kenara daha da yaklaştırıyordu. Maxi ellerinde anlamsızca inledi. Sert sevişmeyi sürdürürken Riftan'ın damarları boynundan dışarı fırladı.
Max onu kendinden uzaklaştırmak, durdurmak istedi ama aynı zamanda daha derine, daha derine bastırdığını hissetmek istedi. Riftan, içinde yükselen hissin arttığını hissedebildiği için dişlerini gıcırdattı, organı hassas kasına karşı hisle sertleşti.
Max, hızına ayak uydururken ikiye ayrıldığını hissetti, içlerine sürtünüyor, tatlı bir sürtünmenin hissettiği coşkuyu körüklemesine neden oluyordu. Her hamlede onu sıkıştırıyordu. Ve Riftan sanki onu kırmak istiyormuş gibi hareket etti, kadının kendisi ve yalnıca kendisi için mükemmel bir şekilde şekillendirildiğinden emin oldu.
Max hıçkırıklara boğuldu ve doruk noktasına çok yaklaştığını hissetmeye başlarken elleriyle yüzünü kapattı…
Çok, çok yakındı.
Son hatırladığı, kör edici beyaz bir ışıktı ve bilincini kaybetmeden önce içini kaplayan en tatlı duyulardı.
Sert sevişmeleri gece boyunca devam etti.
🌳🌳🌳
Uyandığında ilk fark ettiği şey, pencere camlarına çarpan yağmurun hafif pıtırtısıydı. Max'in gözleri titreyerek açıldı, uykudan gözlerini kırpıştırdı ve su camdan aşağı doğru akıp dışarıyı görmesini engelledi. Soğuk hava tenine çarparak ürpermesine neden oldu ve yorganı burnunu kapatana kadar vücudunun etrafına sıkıca çekti ve rahatlığına sığındı. Ancak o zaman, battaniyeden başka bir şeyin etrafına sarıldığını fark etti.
Riftan uykusunda kıpırdandı, kollarını kadının karnına doladı, sonra onları birbirine yaklaştırdı. Onu yüzü kızarana kadar kendine çekti, Max'in çıplak sırtı onun çıplak göğsüne değiyordu.
Max, yakın temasta yanaklarının kızarmaya başladığını hissetti ve belindeki el, göğüslerinden birini tutup yukarı doğru çekmeye başladığında biraz daha kızardığını hissetti. Max'in bacaklarının arasına dolanmış olan bacağı da sallanmaya, tatlı noktasına sürtünmeye başladı.
Uyandığını düşünen Max, ona bakmak için döndü, ama hizmetine tembel bir şekilde devam ederken, yastığına gömülü halde yumuşak horlamaları gelirken, onun hala derin uykuda olduğunu gördü.
Böyle çok masum görünüyor, diye düşündü Max.
"Masum…?" Aklından geçen beklenmedik düşünceyle gözlerini kırpıştırdı. Böyle bir kelimeyi yanındaki adamla ilişkilendirebileceğini hiç düşünmemişti.
O, zıtlığının tanımıydı.
Yine de, onun huzurlu ifadesine bakarken kendini büyülenmiş buldu. Her zaman çok sertti, kaşları her zaman çatıktı, uyanıkken ciddi bir düşünceyle yüzü kırışmıştı. Ama şimdi uykusunda, burnunun hafif bir kırışmasından başka bir şey yoktu. Gerçekten de yirmili yaşların tazeliğinde genç bir adama benziyordu.
Battaniyeyi kavrayan bir elini serbest bıraktı ve avucunu gelişigüzel bir şekilde Riftan'ın saçının kenarlarına dokundurdu. Riftan kıpırdandı, anlaşılmaz bir şeyler mırıldandı, bu da onun uyanacağını düşünerek Max'in donup kalmasına neden oldu.
Birkaç dakika daha bekledi, sonra başka bir şey olmadı.
"Peh..." diye fısıldadı.
Aniden, Riftan'ın yüzünün pürüzsüz tenine dokunma dürtüsüyle sarsıldı. Dürtüyle mücadele ederken parmakları seğirdi, yüzünün yakınında gezindi. Devam eden yakınlıklarında kalbi hızlı atmaya başlamıştı. Bu gidişle daha fazla, ve utanç verici bir şey yapabilirdi.
"Ri, Riftan... du-dur şimdi, uyanmalıyız..." diye kekeledi onu uyandırmaya çalışarak.
Pencereden dışarı baktı. Yağmur hâlâ yağıyordu, bu da açık gökyüzünü görmeyi imkansız hale getiriyordu, ancak uzun süredir burada olduklarını söyleyebilirdi.
Onu uyandırmamak için çok dikkatli bir şekilde, onun elinden kurtulup yataktan çıkmaya çalıştı. Riftan bir kez daha anlaşılmaz bir şeyler mırıldandı, onun elinden çıkarken hâlâ uykudaydı. Max, vücudu ona sürtündüğünde bir iniltiyi tutmak zorunda kaldı.
Tüm oda misk ve seks kokusuyla dolmuştu. Çarşaflar kirliydi, kıyafetleri yere saçılmıştı. Bu ayrıca midesinde artan ısıyı bastırmaya da pek yardımcı olmadı.
Yatağa geri yatmadan önce bacaklarını altına sıkıştırarak titrek bir nefes aldı. Kalkamayacak kadar acıkmıştı. Dün geceki yoğun seansları yüzünden her tarafı karıncalanıyordu. Alt dudağını ısırdı, nasıl birbirine dokunduklarını, her hissi hatırladı.
Sadece birkaç dakika sonra arkasındaki yumrunun kaybolduğunu nihayet fark etti. Bu da tek bir anlama geliyordu.
Riftan uyanmıştı.
"Ri, Riftan...!" diye haykırdı, ama yüzüstü yatmak üzere geri itildiğinde gıcırdadı.
Büyük nasırlı ellerin popo yanaklarına temas ettiğini, onları yoğurduğunu ve kıvranmasına neden olduğunu hissetti. Max'in yüzü yastıklara bastırılmıştı, kıçı havaya kalkmıştı, girişine sürtünerek kendisini dürten, rahatsız edici hissin varlığını hissediyordu. Riftan onu hazırlarken, Max parmaklarını yumruklarına kenetledi. Riftan içine itmeden önce onun için çok güzel açılana kadar onu yaydı.
🌳🌳🌳
Ç/N: Efenim artık aramızda utanmanın sıkılmanın adı kalmadığına göre son pozisyonun doggy pozisyonu olduğunu sizlere açıklamak istiyorum asdfghjkl Gözünüzde daha net canlandırabilin diye şey ettim 👉👈