under the oak tree 5. bölüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
under the oak tree 5. bölüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Kasım 2021 Salı

 Meşe Ağacının Altında - 5.Bölüm 

( Unutulmayan Anılar)

[Dikkat !! : Yetişkin İçerik ]

"Biraz... biraz acıtacak."

Parmaklarının hareketleri, Max'e sonsuzluk gibi gelen bir süre sonra nihayet durdu. Gevşek yorgunluğuyla uzun bir nefes aldı, katı bedeni daha fazla dayanamadı. Riftan elbisesinden tuttu ve bir kolunu belinin altına sokarak, başının üstüne kaldırdı.

Sıcak vücutları temas kurdu. Ancak o zaman onun derisinin ve pek tabii kendisininkinin de terden kaygan olduğunu fark etti.

Adamın sırtı loş ışıkta altın rengi parlıyordu. Birdenbire bir demirci ocağına gizlice girdiğini ve altından bir heykel gördüğünü düşündü. Bir vücuda fırından kaynar sıvı döktüğünüzde bu görüntü mü olur? tüm vücudu eriyip sanki bir altın çömlek içinde boğulmuş gibi hissederken düşünceleri cevapsızca yankılandı.

"Nefes al. Uzun bir nefes al."

Kulağına kabaca fısıldadı, tenine dokunduğunda sırtı titrerken tam olarak anlamak imkansızdı. Bilinçsiz bir çabayla bacaklarını açtı ve can havliyle adamın sert kollarına sarıldı. Sonra alt bedeni, kadının ayrılmış bacaklarının arasına ağır bir şekilde battı.

"Ack!"

Daha neler olduğunun farkına varmadan önce, donuk acı geldi. Adam, birbirine kilitli dudaklarıyla onu altına sıkıştırırken, Max korkuyla sonuçsuz bir şekilde mücadele etti. Kaçmaya gücü yetmiyordu; vücudunun derinliklerine doğru iterken kalbi onun güçlü göğsünde eziliyordu. Tırnaklarını acımasızca adamın kolunun her yerine sürterek ağlayabildi sadece.

"Ah, acıyor... acıyor..." diye inledi.

"Çünkü çok darsın..."

Ilık ter boynundan süzüldü ve yüzüne düştü. Acıdan kurtulmak için bilinçsizce vücudunu eğdiğinde, hafifçe titredi ve iki eliyle belini sıkıca tuttu. Bunu yaparken alnında derin kırışıklıklar oluştu.

"Lütfen... kıpırdamadan dur..." dudaklarından beklenmedik bir rica çıktı.

Ama Max sadece vücudunu saran yoğun ıstırap tarafından yutuldu. “Bu, acıtıyor… acıtıyor…!”

"Hareket etme, lütfen... ah!"

Adamın vücudunun titrediğini hissedebiliyordu ve bir an için nefes almayı bıraktı. Beline sarıldı, sıkı tutuşundan kırılacağını hissetti ve artık dayanamayacakmış gibi hareket etmeye başladı. Gelen keskin acıyla inledi.

Bedeni her hareket ettiğinde; kendi vücudu, azgın bir nehirde çaresiz bir tekne gibi sallandı. Zaman geçtikçe zihni daha da çamurlu hale geldi. Bana ne yapıyorsun? Elleriyle sıktığı çarşaflar yırtılmanın eşiğindeymiş gibi hissediyordu.

"Ah, lanet…"

Max, boğuk bir çığlık atıp onun üzerine çökmeden önce ne kadar zaman geçtiğini anlayamadı. Vücudunun altında derin bir nefes aldı, bu süreçte sıcak buhar dalgaları yükseldi. Adamın omuzları, inişte olduğu gibi hâlâ düzensizce hareket ediyordu. Bütün bunları fark ettiğinde, Max'i garip bir kayıp duygusu kapladı. Boş gözlerle tavana baktı, göz kapakları titriyordu. Az önce ne oldu?

"Neden.. ağlıyorsun?"

Max, ancak adam tarafından sorgulandıktan sonra gözlerinden yaşların düştüğünü fark etti. Aceleyle yüzünü saklamaya çalışırken, adamın ıslak dilinin yanağında gezindiğini hissetti. Hemen yüzünü çevirmeye çalıştı. Ama bu sadece onun yüzünü sımsıkı tutmasına ve ondan kaçmaması için kavramasına neden oldu.

"Benden kaçma."

Kara gözlerinden yoğun, anlaşılmaz bir bakış geldi ve bu, sırtının derisinde tüylerin diken diken olmasına neden oldu. Bunu söylerken dudaklarını onun şakaklarına ve gözyaşlarıyla ıslanan elmacık kemiklerine yerleştirdi.

"Artık benim karımsın. Beğen ya da beğenme, geri dönüş yok."

Sonra saçından çekti ve onu zorla öptü. Defalarca, çaresizce kabul etmek zorunda kaldı. Zaman ondan habersiz geçti…

O kader gecesi, bunu kaç kez tekrarladıklarını sayamadı. Bilincini kaybettikten sonra öğleden sonra uyandı. O zamana kadar keşif için çoktan ayrılmıştı ve dadı ona rahibin yataktaki bakire kanını teşhis ettiğini ve evliliklerinin başarılı olduğunu bildirdiğini söyledi. Evlilik için geçiş töreni böyleydi.

Aralarında olan tek şey buydu. Bekaretini ona kaptırdı ve o Cross Dükü adına Lexos Dağları'na gitti. Bir çift oldukları Max'in aklına hiç gelmemişti. Yıllar sonra nihayet karşı karşıya geldiklerinde aynı şeyi hissetmişti…


Ç/N: Nasıl gidiyor şimdiye kadar arkadaşlar. Şimdi ilk kez okuyanlar için bu gerdek gecesi aşırı kaba hatta zorlayıcı gözüküyor olabilir. Merak etmeyin bu gecenin neden böyle yaşandığına dair netliği hikaye ilerledikçe anlayacaksınız. Ve bu arada ahh Maxi'm üzümlü kekim benim T-T.. Ha bir de bu arada renklendirme olayı nasıl, işinize yarıyor mu? Yorum yaparsanız sevinirim (◍•ᴗ•◍)

Önceki Bölüm                                                                                        Sonraki Bölüm