28 Ekim 2022 Cuma

 Lucia 70
Düşeş Vivian (1)

Çay partisi günü yaklaşıyordu. Jerome, Lucia'nın katılacağı çay partisinin organizatörü olan Jordan Kontesi hakkında detaylı bilgileri bir araya getirdi ve Lucia'ya bu bilgiyi verdi.

Jordan Kontesi 38 yaşındaydı. Kont ile 2 oğlu ve 5 kızı büyüttü ve en büyük oğlu yakın zamanda 15. doğum gününde ilk sosyal partisini düzenledi. Beş kızdan üçüncüsü hariç hepsinin gayri meşru çocuklar olduğu açık bir sırdı. Kontes bahçıvanlığa çok ilgi duyduğu için bu tür konuları tartışmayı severdi ve müzikte ustaydı.

‘…Gitmeden önce böyle şeyleri bilmek gerekir mi?’

Rüyasında kimse Matin Kontesi'ne yüksek sosyete hakkında bilgi vermemişti. Lucia kesinlikle hiçbir şey bilmeden yola çıkmış ve kendisine emredildiği gibi her türlü partiye katılmıştı.

'Beş kızdan dördü gayri meşru çocuklar mı?'

Lucia bunu bilmiyordu. Lucia'nın rüyasından hatırladığı kadarıyla Jordan Kontesi, verimli bir ailesi ve geniş bağlantıları olan biriydi. Lucia safça Jordan çiftinin çok sayıda çocuğu olduğu için ilişkisinin iyi olması gerektiğini düşünmüştü.

***

Bu arada, Jordan Kontesi'nin sakin günlerine büyük bir fırtına çöktü. Başlangıçta on kişilik olarak planlanan çay partisi birçok kişinin ilgisini çekmişti.

Her türlü bağlantıyı seferber eden ve katılmak isteyen bir grup insan vardı. Bazı kişilerin davetlerinin iptal edilmesi, bazılarının ise kalması gerekiyordu. Sadece on kişide tutmanın bir yolu yoktu. Sıkıntıda olan Kontes'i çekemeyen ailesi, ona çay partisini tamamen bahçe partisine dönüştürmesini tavsiye etti.

Kontes genellikle sadece küçük çay partileri düzenlerdi. Arada bir, uzun bir aradan sonra kararını verir ve yılda bir kez büyük çapta bir parti düzenlerdi.

Sonuç olarak, çay partisinin amacının değiştirilmesi uygun görüldü ve daha önce planlanmamış yaklaşık 50 kişinin katılması gerekiyordu.

***
[Dikkat!! Yetişkin İçerik]

"Çay partisine. Gidiyor musun?"

Bir tur seksten sonra, yatak odasının içi tuhaf bir kokuyla doldu ve atmosfer yapışkandı. Hugo Lucia'nın sırtından boynuna öpücükler kondurdu ve bütün akşam boyunca sormak istediği şeyi dile getirdi.

"Evet. Yarın." (Lucia)

"Bence oldukça yorucu olacak." (Hugo)

Hugo, karısıyla ilgili herhangi bir değişken söz konusu olduğunda mutlu değildi. Yatağa yüzüstü uzanan Lucia'nın çıplak vücuduna ısrarla öpücükler yağdırdı. Sırtının çizgisinden aşağı indi, arkasındaki kıvrıma ulaştı.

"İnsanların benimle bu kadar ilgileneceğini bilmiyordum." (Lucia)

Öyle bir derecedeydi ki çay partisinin ölçeği değişmişti. Lucia bu duruma oldukça şaşırmıştı. Ve Düşes'in pozisyonunun düşündüğünden daha büyük bir pozisyon olduğunu fark etti. Onun itibarına zarar vermemek için kemerini sıkıca bağlamaya ve sosyal aktivitelere katılmaya karar verdi.

Hugo kıkırdadı ve hafifçe sallanan, dolgun beyaz kalçasını ısırdı. Lucia kısa bir çığlık attı ve yaygara kopardı ama Hugo iştah açıcı höyüğünde kalan ısırık izine memnuniyetle baktı.

"Hafifçe gülünüp geçilecek bir şey değil bu. Neden yarınki etkinliği iptal edip gitmek için farklı bir program seçmiyorsun?” (Hugo)

"Bu hiç kibar bir hareket olmaz. Bunu yaparsam, hakkımda korkunç söylentiler dolaşır.” (Lucia)

Hugo ağır ağır onun üzerine eğildi ve kulağına derin bir şekilde fısıldadı.

"O zaman dikkatsizce ağızlarını açmanın bedelini öğrenecekler."

Hugo gerçekten sözlerinde ciddiydi ama Lucia buna hiç dikkat etmedi. Ona göre, yüksek sosyete söylentileri kimsenin kaldırabileceği bir şey değildi. Uygunsuz olan bir söylentinin kaynağını bulmaya çalışan birini ne görmüş ne de duymuştu. Böyle inanılmaz derecede aptalca bir girişimde bulunan ilk kişinin kocası olabileceği Lucia'nın aklına gelmemişti.

“Yarın zaten ayarlandığı gibi çay partisine katılırsam, ilk etapta bu tür söylentiler ortaya çıkmayacak. İptal etmeyeceğim.” (Lucia)

“…Ne kadar inatçı.” (Hugo)

"Hm..."

Hugo vücudunu ona yukarıdan bastırırken penisini onun içine itti. Bir önceki turlarının sıvılarıyla ıslanan içleri, yumuşak bir şekilde onun aletini sardı ve onu yuttu. Ama yüzüstü yattığı için içeri girmek kolay olmadı.

Hugo ellerini tuttu, arkasından çekti ve beline destek verdi.

"Ne zaman bitiyor?" (Hugo)

“Gündüz başlıyor…Ah…yani gece çökmeden bitmeli-…Ah.” (Lucia)

Hugo ona her çarptığında, omurgasını karıncalandırıyordu. Sert ucu sürekli olarak hassas kısmını dürttü. Lucia çarşafları sıktı. Vücudunun ağırlığı onu bir miktar yatağa bastırıyordu, bu da Lucia'yı daha da heyecanlandırdı.

"Yarı yoldayken bile, eğer buna uygun hissetmiyorsan, dönebilirsin. Bunu yapabilecek bir konumdasın." (Hugo)

"Aa!"

"Uk."

İçi aniden sıkıştı ve bu Hugo'nun hareket etmeyi bırakıp nefesini yutmasına neden oldu. Doruğa ulaştığında, iç duvarları sarsıldı ve aletine sıkıca kenetlendi. Lucia'nın vücudu titreyerek sallandı ve gevşedi. Gerginliği bir dereceye kadar azaldığında, Hugo dilini tıklattı.

"Daha hareket ettireli birkaç sefer olmadı bile. Şimdiden bitti mi?" (Hugo)

"Hnh..."

Hugo, onun kulaklarının kızarmasını izlerken kıs kıs güldü.

"Bu gidişle daha sonra ellerimi kullanmak durumunda kalacağım karıcım."

Belini tekrar hareket ettirdiğinde Lucia bir çığlık attı.

"Be-bekle. Bir dakika… Ah… dinlenelim… ang…”

Sertçe içine itti.

“Eğlenen tek kişi mi olmak istiyorsun?”

"Hk. Ah…beni rahatsız ediyorsun…ung…her gün.”

"Doğru şekilde söylemelisin. Seni iyi hissettiriyorum."

Hugo onun kalçalarını tuttu, poposunu kaldırdı ve vücudunu tamamen içeri soktu. Onun en derin yerine vurduğu hissi o kadar heyecan vericiydi ki Lucia'nın gözlerinde yaşlar birikmişti. Hareketleri gitgide şiddetlendi. Ona her ittiğinde, vücut sıvıları uyluklarından aşağı akıyordu. Ve onun içine her girdiğinde, boğuk sesler duyulabiliyordu.

Orgazm hissi hala oyalandı ve ona acımasızca çarptıkça, hassas iç duvarları kıpırdandı ve penisine sıkıca sarıldı. Ağzından cilveli çığlıklar döküldü.

"Ah! Haa! An!"

"Huu... Vivian."

Hugo adını boğuk bir sesle söylediğinde, Lucia vücudunun zevkle titrediğini hissetti. İçi sıkıştı, onu uyardı ve hareketleri hızlandı.

"Auu! Haa! Yavaş…yavaş!!''

Hugo onu tamamen ele geçirirken derin nefesler aldı. Sırt kasları kuvvetle gerildi. Lucia'nın pınarları kurumamıştı ve vajinasının spazmı durmadı. Dar duvarlarını delme ve içlerine doğru otlama hissi Hugo'nun içini heyecanla doldurdu. Geldiği zamanki kadar zevkli değildi ama teninin penisini okşaması güzeldi.

Ama hepsinden öte, onun içine girdiği an, ona sahipliğini teyit etti ve zevkin doruklarına çıktı. Sürekli ve sayısız teyit ve tekrar tekrar teyit yeterli değildi.

****

Fabian, Dük'ün evine kasvetli bir yüz ve gözlerinin altında koyu gölgelerle geldi. Jerome'un irkilmesine neden olan bir hayalet gibi görünüyordu. Fabian, uzun zamandır görmediği kardeşini selamlamadan alçak sesle mırıldandı.

"Majesteleri?"

"O... burada değil."

"Bu öğleden sonra saraya gideceğini duydum."

"Saraya gitmedi. Madam bugün bir çay partisine gidiyor, bu yüzden onu uğurlamaya gitti. Sadece bekle biraz, geri gelecek."

"Ne? Çay partisi mi?"

Fabian'ın gözleri parladı ve gözlerinde keskin bir bakış belirdi.

"Bu ast, sen karını bir çay partisine götürürken böyle ortalıkta koşturmak için mi yaratılmış? Uyuyan karımın sırtını görmekten bıktım! Çocuklarımın sevimli yüzlerini doğru dürüst görmek istiyorum!''

Fabian olağan işinden hiç de çekinmiyordu, ancak söylentileri toplama ve hatta Dave midir David midir bilmediği yağlı suratlı bir piç kurusunu araştırma işiyle, her gün bütün gece çalışmak zorunda kaldı. Jerome ve Fabian ayrı yaşadıkları ve işleri birbirinden farklı olduğu için birbirlerinin geçim kaynağını çok iyi bilmiyorlardı. Yani Jerome, Fabian'ın uzun gece vardiyalarından haberdar değildi.

“Sanırım işin çok fazla. Gerçi ona göre de ikramiye alıyorsundur.” (Jerome)

Jerome'un bildiği kadarıyla Fabian, hakkı ödenmezse dayanacak biri değildi.

Fabian daha da kasvetli hale geldi. Sorun buydu. Geliri, çalışma saatleriyle orantılı olarak keskin bir şekilde artmıştı ama karısı bunu daha çok seviyordu. Çocukların eğitim giderleri için artan gelir karşısında heyecanla mırıldandı.

"Ne zamandan beri her şeyi bu kadar karmaşık hale getiren söylentilere bu kadar dikkat etmeye başladı?" (Fabian)

"Neden? Son zamanlarda kötü bir söylenti mi yayıldı?”

Jerome'un yüzü ciddileşti. Hanımefendiyle ilgili bir söylenti miydi?

“Majesteleri hakkındaki söylentiler her zaman kötüdür! Bu günlerde ikisi arasında bir sorun mu var? Yani, bir söylenti yüzünden herhangi bir çekişmemi çıktı?”

"Böyle bir şey olmadı."

Her şeyden önce Jerome, bu hanımefendisi hakkında bir söylenti olmadığı için rahatladı. Sonra efendileri olan çifti düşündü. İkisi arasındaki ilişki çok iyiydi. Roam'da olduklarından bile daha iyi görünüyordu. Akşam yemeğinden sonra kimse ikinci kattaki yatak odasına bir saniye bile yaklaşmadı.

'Efendinin evlenmesinden önceki zaman ile burada geçirilen zaman karşılaştırılırsa, cennet ve yeryüzüne benzer'

Sadece Madam'ın eklenmesiyle, soğuk konak şimdi gerçekten birinin yaşadığı bir ev gibi görünüyordu. Hizmetçiler, bir yılı aşkın bir süredir evli olan bir çifti ilk defa bu kadar sevecen gördüklerini aralarında dedikodu yapıyorlardı. Bunu duyan Jerome, kendi övülmüş gibi mutlu hissetti.

"Öyleyse, neden böyle yapıyor? Bugünlerde Majestelerine olan saygımı kaybediyorum.” (Fabian)

Jerome, Fabian'ın kardeşinin önünde olduğu için aşırı bir şaka yaptığını bilmesine rağmen, Jerome gönüllü bir köleydi ve dük Taran çiftine adanmıştı. Kardeş ya da değil önemli değildi.

"Sadakatini sorgulamamanı tavsiye etmeliyim." (Jerome)

“...seni kalpsiz velet. Ama bu çay partisi. Sadece soylu kadınlar için değil mi?” (Fabian)

"Dediğim gibi, onu uğurlamaya gitti."

"Soylu bir kadına çay partisi mekanına kadar eşlik etmek ne zaman adet oldu?"

Böyle bir gelenek yoktu. Jerome cevap vermek yerine boğazını temizledi. Fabian söylemeye cesaret edemediği bir şeyi işaret ettiğinde, Jerome sebepsiz yere kendini garip hissetti.

Fabian sızlandı.

"Hoh-hoh. Majesteleri tamamen değişti.”

Fabian'ın, hanımın arkadaşının nişanlısının karakterinin araştırma emrini aldığı zamandan beri zaten işaretler vardı. Son zamanlarda iş yükündeki tüm artışların Hanımefendi ile ilgili olduğu da belliydi. 

(Ç/N: Not geçeyim cümle çok uzun bekli anlaşılmamış olabilir. Hugo Fabian'a Lucia'nın yazar arkadaşı var ya onun nişanlısını bile araştırma emri verdi ya ondan bahsediyor 🙈)

Dük bencil bir insandı. Fabian, Dük'ün yaptığı işlerin çoğunu kabaca bilirdi ve tam da  bu nedenle, Dük'ün bencil yönü ile sık sık temasa geçmişti. Dük, ailenin çıkarlarını dikkate almazdı. Sadece ailenin gücü ve zenginliği artarsa ​​bunun kendisi için iyi olacağını düşündü.

İki nokta birbirine benziyordu ama biraz farklıydı. Ailede hiç çözülemeyecek bir sorun ortaya çıkarsa, Dük asla kendini feda etmez ve tereddüt etmeden aileyi terk ederdi. Egoizmi kristal gibi olan o kişi şimdi merkezde başka bir kişiyle yer değişiyordu.

Fabian, efendisindeki değişikliklere karşı temkinli davranıyordu. Sonuçta, tetikleyici bir kadındı. Kadın denen değişken çok belirsizdi. Bir kadın tarafından tamamen cezbedilen bir erkeğin iyi bir sonuç aldığı pek çok vaka görmemişti. Daha da fazlası, bu kişi çok fazla nüfuzlu veya finansal güce sahip bir adamsa.

Fabian endişesini Jerome ile paylaşamadı. Ona söylediği takdirde Jerome'un çıldıracağı açıktı. Fabian daha sonra kasıtlı olarak şaka yapan bir tonda homurdandı.

"Bu gidişle, hanımefendinin peşine takılacak." (Fabian)

"Bu gerçekten olabilir," diye düşündü Jerome ama çabucak bunun efendisine saygısızlık olduğunu fark etti ve bu düşünceyi çabucak kovdu. Ve sadık ve kendini adamış bir uşak olarak, Fabian'ın aceleci sözlerini azarladı.

Fabian köşkte işkence görürken, dük çifti taşıyan araba Jordan Kontu'nun evine geldi. Açık demir kapıları geçer geçmez araba konağın önünde durdu.

Katılımcıların arabaları partiye zamanında yetişebilmek için peş peşe geliyordu ve çoktan gelmiş birçok araba vardı. Arabalarından inen soylu kadınların hepsi Taran Dükü'nün arabasını görünce durdu ve bakışlarını arabaya odakladı.

Gözleri merak doluydu. Arabanın kapısı açıldı ve çıkan kişi beklenen Düşes değildi. Önce uzun boylu bir adam indi. Kadınlar, siyah saçlı adamın arabaya uzanmasını izlerken fısıldamaya başladı.

"Bu Taran Dükü, değil mi?"

"Gerçekten öyle. Taran Dükü neden burada?”

Arabanın içinden beyaz dantel eldivenli bir el Taran Dükü'nün uzanmış elini tuttu ve görünüşü yavaş yavaş ortaya çıktı. Fildişi bir elbise giyen ve omzunda dantel işlemeli bir şal olan bir bayan vagondan indi.

Elini tutan adamla vagondan çıkan kadın arasındaki bariz fizik farkı, kadının ince figürünü öne çıkarıyordu.

Kadın zarif bir şekilde gülümsedi ve Dük'e bir şeyler söyledi ve inanılmaz bir şekilde Taran Dükü de nazikçe gülümsedi. Kadının elini tutması, elinin arkasını öpmesi sevgi doluydu. Birbirlerine bir şeyler söylediler ve adam kadının yanağını öptü. Yine bir şeyler konuştular. Ayrılmak istemeyen bir sevgilinin bakışıydı bu. Kadından ziyade, ayrılmaya dair isteksizlik erkekten damlıyordu.

Sonunda Taran Dükü arabaya girdi ve bir hizmetçi kapıyı kapattı. Kadın döndü ve malikaneye girdi. Araba, kadın figürü görünmeyene kadar orada kaldı, sonra Kont'un evinden ayrıldı. Soylu kadınların ayakları oldukları yere çakıldı ve tüm sahneyi başından sonuna kadar ağızları açık izlediler.

Lucia orada dalgın dalgın duran soylu kadınlara baktı ve köşkün içine girerek bunu aklından çıkardı. Lucia'ya yaklaşıp onunla konuşsalardı, cevap verirdi ama orada donmuş gibi durdukları için birinin gelmesini bekliyor gibiydiler.

"Gözlerim beni aldatıyor mu? Sakın bana... ta buraya kadar Düşes'e eşlik ettiğini söylemeyin."

Onca kişi arasından Taran Dükü? Aşağıdaki cümle atlandı ama hepsi anladı.

“…bana da öyle geldi.”

Birisi soruya cevap verdi. İlk kez bir kocanın karısına bir çay partisi mekanına kadar eşlik ettiğini görüyorlardı. Yapılamaz diye bir kanun yoktu ama kimsenin yaptığı bir şey değildi. Üstelik bu Taran Dükü tarafından yapılmış bir şeydi. Bilinmeyen nedenlerle, oradan buradan kısa bir iç çekiş duyuldu.

Soylu kadınlardan biri hemen adımlarını hızlandırdı ve çabucak malikaneye girdi. Sonra bir başkası onu takip etti ve çok geçmeden herkes içeri girmek için acele etmeye başladı. Taran Düşesi'nin şok edici ortaya çıkışı dedikodudan daha önemliydi.

Soylu kadınlar içeri toplandı ve sadece grubun en arkasında duran kadın kaldı.

Arabanın kalktığı yöne bakan Sofia'nın gözleri büyük ölçüde titriyordu. Az önce gördüğü manzaraya inanamadı.

Ç/N: Geçen sefer ailem için geçmiş olsun dileklerini esirgemeyen herkese çok çok çok teşekkür ediyorummm 💕 Ha bu arada normalde 1 bölüm ikiye bölünerek çevrilmişti ben de bölümler çok uzun diye öyle çeviriyordum bildiğiniz üzere. Şimdilik ara ara bölümleri kesmeyip bütün olarak çevirmeye çalışacağım bu bölüm gibi. Bölümler çok uzun gelirse haber edin yine bölerim aynı şekilde 🙈

Önceki Bölüm                                                                                              Sonraki Bölüm

9 yorum:

  1. hugo çok fazla riftan vibe veriyor hahaha ellerine sağlıkk 💛

    YanıtlaSil
  2. Ellerine sağlık bence uzunluk iyi 🥰

    YanıtlaSil
  3. Taran dükü yıktı geçti kadınları

    YanıtlaSil
  4. Ellerine sağlık bu şekildede bölüm harika olmuş

    YanıtlaSil
  5. Yok yok sen hiç merak etme hiç uzun gelmedi,istersen daha uzun bile yapabilirsin :)))

    YanıtlaSil
  6. Ellerinize sağlık çeviri çok iyi bölümde uzun gelmedi sizin için hangisi kolaysa o şekilde yapabilirsinzi

    YanıtlaSil
  7. Ellerine emeğine sağlık, biz her türlü severek okuyoruz, teşekkürler 😍

    YanıtlaSil
  8. Eline sağlık 💖 yaaa Hugo sen olmuşsun abicim hahahahahahsha

    YanıtlaSil
  9. olm şu kadın sorun çıkarmasın partide

    YanıtlaSil