19 Kasım 2022 Cumartesi

 Lucia - 79.1
Farkındalık (1)

[Aşık olmuş gibisin.]

Kralın sözleri, kaybolmayı reddeden inatçı bir görüntü gibi Hugo'nun zihninde takılı kaldı. Dağınık seksin ağızda kalan tadının keyfini çıkarırken, Hugo Lucia'yı kucağına aldı ve nazikçe sırtını okşadı. Soğuk elleriyle karısının pürüzsüz tenini hissedince kendini düşüncelere kaptırdı.

Aşk. Kan bağları ve güçlü duygular arasındaki bağlantıyı deneyimlerine dayanarak kabul etti. Ama bir gram kan bağı paylaşmayan bir erkek ve bir kadının bir araya gelip kan bağından daha güçlü bir ilişkiye sahip olabileceği inancının ardındaki aptallığı anlamıyordu.

Hugo'ya göre bir kadın sadece zevk için bir partnerdi. Zenginliği ve gücü için kendisine ateşe giden pervane gibi koşan kadınları ne küçümsedi ne de hor gördü. Birbirleriyle değiş tokuş yapmaları doğal ve makul bir ticaretti. Sadece kadınlarla olan ilişkisinde değil, kendi hayatı da sürekli devam eden bir ticaretti.

Evliliği de aynıydı. Başlangıçta ​​kesinlikle kayıpsız mükemmel bir ticaretti. Fiziksel tatmin ise bir bonustu. Karısı tatmin edici bir ticaret ortağıydı.

Ama kendine gelinceye kadar, duygusal durumu tekrar tekrar düşüyor ve yükseliyordu. Duygusal olarak dengesiz durumda olduğunu fark ettiği andan itibaren, istikrarsızlık içinde garip bir istikrar dengesi içinde yürümeye başladı. Zihninde dingin bir tatmin ve eziyetli bir endişe bir arada bulunuyordu.

'Nasıl böyle oldu?'

Hugo geriye baktı, adımlarını takip etti.

'Fazla rahattım.'

Konu Lucia'ya geldiğinde Hugo tamamen rahatlamıştı. Karısının asla temkinli olduğu bir yanı yoktu. Kraliyet ailesindendi ama bırakın kraliyet ailesiyle bağları bir yana akrabası bile yoktu. Güç veya açgözlülük gibi kişisel arzuları yoktu. Hugo gibi bir yırtıcının gözünde karısı, dişleri ve pençeleri olmayan küçük bir otoburdu. Korkunç derecede zayıfken, korkusuzca ayaklarının dibinde huzurun tadını çıkarma yeteneği büyüleyiciydi. Şimdiye kadar Hugo'nun yanında onun gibi biri yoktu.

Çok rahat bir duyguydu, rahatlayabildiği ve temkinli olmaya gerek duymadığı bir rahatlama duygusuydu. O sıcacık huzurla zihni ve bedeni rahatladı ve gardını indirdi. Bir anormallik tespit ettiğinde, Lucia'ya olan hisleri çoktan akan bir nehir haline gelmişti. Ne kadar inkar ederse, geri dönmesi o kadar zordu. Barajla kapatılacak bir dere değildi, devasa bir deniz olmuştu.

Onun lanetli soyunda, dindirilemez bir susuzluk uykuya dalmıştı. İçki içerek, kadınlarla sarhoş olarak, hatta insanları öldürerek olsun, susuzluğu giderilemedi, ancak Lucia bu susuzluğu giderebildi. Ve aynı zamanda, ona başka bir aşırı susuzluk verdi.

'…Aşk mı?'

Kendisindeki muazzam değişiklikleri tek bir kelimeyle tanımlayamazdı.

“…Benden bahsetmişken.”

Hugo Lucia'nın uyuduğunu sanmıştı ama onun küçük fısıltısını çok net duyabiliyordu.

“Eğer ölmesini dilediğim biri olsaydı.”

Lucia, ziyafet salonunda tanıştığı Matin Kontu'nu düşünmeye devam etti. Ona olan korkusunu yendi ama bunun yerine öfkesi öne çıktı. Böyle kaba bir domuzun elinde acı çekmiş olması onu kızdırdı ve utandırdı. İşlerin rüyanın tam tersi gelişebileceği ve adamın ölmeyebileceği düşüncesiyle dişlerini gıcırdattı. Onunla aynı gökyüzünün altında nefes alıyor olması bile tiksindiriciydi.

Düşüncesizce konuştuktan sonra Lucia pişman oldu. Çok ani ve aceleciydi. Ona neler olduğunu sorduğunda, Lucia nasıl cevap vereceği konusunda umutsuzluğa kapıldı. Bu sözleri söylediği anda Hugo'nun sırtındaki eli durdu ama bu sadece bir an içindi. Kulağı göğsündeydi ve sakin kalp atışlarını duyabiliyordu.

"Onları nasıl öldürmemi istersin?" (Hugo)

Sanki onu yatıştırır gibi yumuşak bir sesle hafifçe konuştu.

"Ölmenin birçok yolu var. Bir hastalıktan ölebilir, bir kazadan dolayı ölebilir, şüpheli bir kişi tarafından ölebilir, kör bir tutku olayından ölebilir ve bir suçlu olarak ölebilir. Bir isyana ortak olursa, ailesi bile iz bırakmadan ortadan kaybolabilir.” (Hugo)

"Cık.."

Lucia, onunla dalga geçiyormuş gibi göründüğü için somurttu. Ama zihni rahatladı. Kendine o çöpü hatırlatarak duygularını boşa harcadığı için kendini aptal gibi hissetti.

"Kim olduğunu sormayacak mısın? İlk iş bu olmalı."

“Kim olduğu umurumda değil ama eğer Kral ise, şu anda bu biraz zor. Zamana ihtiyacım var."

Lucia hızla dik oturdu. Yüzü karanlıkta bembeyaz olmuştu.

"Sen deli misin? Bunu nasıl söylersin. Biri duyarsa ölürsün!”

"Beni kim öldürecekmiş?"

"Kral bile beni öldüremez ama ben onu öldürebilirim" der gibi kibirli bir şekilde güldü. Lucia önündeki adama baktı. Ölüm karşısında bile kendinden emin olacakmış gibi görünüyordu ve bir şekilde gücünün tükendiğini hissetti. Boştan yere yaygara yaptığı için kendini aptal gibi hissetti.

"Huu. Tamam. Yanılmışım. Nefesimi bir hiç uğruna harcadım.”

Lucia homurdanıp tekrar yatarken, Hugo kıkırdadı ve onu kollarına aldı. Şaka ya da blöf yapmıyordu. Eğer ondan kalbini isterse, onu bile çıkarabilirdi. Gerçekten istiyorsa, Kralın boynu önemli miydi?

Delirdim. Hugo acı bir gülümsemeyle yutkundu. Böyle aklını kaçırmıştı.

'Ne olabilir?'

Hugo'nun kırmızı gözleri tehlikeli bir şekilde parlıyordu. Karısının kalbinde karanlığa ne sebep olmuş olabilir? Hiç böyle bir şeyden haberi olmamıştı. Ona neler olduğunu ve kim olduğunu sormayı düşündü ama vazgeçti. Ciddiyetle sorgulamaktansa şaka gibi aktarmak daha iyiydi. Kalbinde karanlığı taşımasını istemiyordu.

"Birinden nefret ediyorsan ve buna katlanmak acı veriyorsa."

Fısıltıları Lucia'nın kulağına aktı.

"Bana mutlaka söyle."

Kalbinde karanlık olsaydı, Hugo hepsini kendine alırdı.

"…Ne yapacaksın?"

"Kim bilir. Ne yapmalıyım?"

Yavaşça mırıldandı ama Lucia bir şekilde çok tehlikeli bir hava hissetti.

"Bana söz ver. Yapacağını.'' (Hugo)

"…Yapacağım."

''Ama bu asla olmayacak'', diye ekledi Lucia. Sonra birisinin bir şakayı nasıl çok ciddiye aldığından ve bir kişi çok ciddiyse bunun nasıl komik olmadığı hakkında konuşmaya devam etti. Hugo bir şarkı dinliyormuş gibi onun gevezelik etmesini izledi, sonra dudaklarını öptü ve ona sıkıca sarıldı.

Tehlikeliydi. Bunu biliyordu. Tarih kitapları, bir erkek bir kadın için çıldırdığında ödenmesi gereken ağır bedelin kanıtı olan gerçeklerle uyardı. Bir cariyeye aşık olan ve ülkelerini yıkıma sürükleyen sayısız düşmüş kralla ne kadar alay etmişti.

Duygularını anlayabileceği bir günün geleceğini gerçekten bilmiyordu.

(Ç/N: Nasılsınız arkadaşlaarr nasıl gidiyorr bu arada. Bugün sadece bu bölümü atabileceğim haber edeyim dedim. Kendimi biraz deşarj edebilmek için film izleyeceğim çünkü😅 (aslında gönlüm sinemaya gitmek istiyordu ama fiyatları görünce vazgeçtim biz yine sanaldan devam arkadaşlar 😂 Nolacak sonumuz vallaha bilmiyorum). Bu arada çeviriyle ilgili herhangi bir yanlışım varsa lütfen söylemekten ve uyarmaktan çekinmeyin olur mu? Yorumlarınıza cevap yazamasam da tek tek hepsini okuyorum bilesiniz. 😚 Seviliyorsunuz 💗💗💗 )

Önceki Bölüm                                                                                                Sonraki Bölüm

8 yorum:

  1. Ellerine sağlık ne zamandır bekliyordum 🥰🥰

    YanıtlaSil
  2. Ah ellerine sağlık kendi adıma bayıla bayıla okuyorum,hugonun aşkına bayılıyorum. Hergun sayfaya girip yeni bölüm gelmismi diye bakıyorum,oyuzden buraları hoş bırakma lütfen 😊

    YanıtlaSil
  3. Ellerine sağlık çeviri için çok çok çok teşekkür ediyorum seviliyorsun❤️

    YanıtlaSil
  4. Böyle bir aşk görülmedi bu ne beee, yandım resmen bir webtoona

    YanıtlaSil
  5. Çok teşekkürrrr💜🌸
    Lucia rüyalarını anlattığında ne olacak, nasıl tepki verecek Hugo acaba. bu gece de bunu düşünücem jfjcjdjmd tabii anlatırsa belki de hiçbir şey demez🙇🏻‍♀️

    YanıtlaSil
  6. Çeviri için teşekkür ederim Süngercim 🥰

    YanıtlaSil
  7. Uyumadan önce Lucia olduğumun hayalini kuruyorum belki rüyamda hugo yu görürüm

    YanıtlaSil
  8. Ruya bile olsa lucai yi kont cok etkilemis

    YanıtlaSil