Lucia - 106
Müzakere (2)
Uzun bir aradan sonra kocasıyla yeniden bir araya gelmenin sevincini paylaşan Lucia, havadan sudan sohbet ederken kocasının göğsüne yaslandı ve kollarında uyuyakaldı. Olay yaşandıktan sonra, uykusuzluk çekerek yatakta bir sağa bir sola dönüp duruyordu, ama kocası döndükten sonra tüm gerilimi azaldı.
Hugo, uyuyan karısını düzgün bir şekilde yatağına yatırıp ikinci kattan aşağı indiğinde, Fabian çoktan gelmiş ve onu bekliyordu.
"Durum pek iyi görünmüyor."
Fabian raporunu teslim etti. Hugo eve dönüş yolunda durumla ilgili bilgi almaya devam etmişti, bu yüzden kabaca bilgiye sahipti. Tek hayal kırıklığı k*ltak ve p*çin çoktan ölmüş olmasıydı. Eğer hayatta olsalardı, onlara o güne kadar tattıkları en büyük ıstırabı hediye ederdi.
Olayın üzerinden bir hafta geçmişti. Olay meydana geldiğinde Hugo orada olsaydı, olayı örtbas etmenin mümkün olan her yolunu bulurdu ama fazla zaman geçmişti.
Roy'un işlediği eylemler zaten yerleşik bir gerçek haline gelmişti, bu yüzden söylentilerle uğraşmak için çok geçti. Kralın kayınbiraderi olan Kont Ramis'in ölümü insanların ilgisini kolayca kaybedeceği bir konu değildi. Aksine bu davanın nasıl sonuçlanacağını insanlar yakından izliyordu. Bunun iki dük arasında bir savaşa dönüşüp dönüşmeyeceğini merak ederek yarım yamalak tahminlerde bulunanlar da vardı.
Durumun bu kadar zorlaşmasının nedeni, Düşes'in tamamen mevzunun dışına itilmesiydi. Hugo bu davada karısının adının anılmasını bile istemiyordu.
Sosyal çevredeki dedikodular, tüm hayatınız boyunca sizi takip eden bir etiketti. David ve Anita'nın Düşes'e zarar vermek için komplo kurduklarına dair kanıtları kullanarak davayı çözerlerse, karısının alacağı zarar çok büyük olacaktı. İnsanlar onu her türden spekülatif sözlerle ayaklar altına alırdı.
"Onu dışarı çıkarmanın bir yolu var mı?"
"Birkaç yöntem inceledik ama imkansız görünüyor."
Roy bu süreçte ne durumu açıkladı ne de davasını savundu. Suçunu haklı çıkarmak için herhangi bir sebep göstermedi. Roy durumu açıklamak için Düşes'ten bahsetmek zorunda kalacaktı, bu yüzden ağzını asla açamayacaktı.
'Ne yapmalı…'
Hugo en uç yolu düşündü. Yani, bunun yerine suçu David'e yüklemek. Dük'ün en büyük oğlunun öldürülmesini haklı çıkarabilecek tek suç isyandı.
'Yok. Kral işbirliği yapmayacaktır.'
Ölçek çok büyüktü. Eğer onu isyana yönlendirmek istiyorlarsa, sadece kanıtları uydurmaları yeterliydi. Öyle ki bunun için iyi bir yem de vardı. David tarafından finanse edilen gençlik örgütünü ülkeyi devirmek isteyen hainler olarak paketlemekte hiç zorlanmayacaklardı.
Ancak David, Ramis Dükü'nün halefiydi. David'in isyanı, Ramis ailesinin isyanıydı ve sadece David'in ölmesiyle sonuçlanacak bir mesele değildi. Ailesi de yalnız bırakılmayacaktı.
Gücünün zirvesinde olan Ramis Dükü'nün müttefikleri kadar siyasi düşmanı da vardı. Bu düşmanlar bu fırsatı kaçırmaz ve inatla Dük'ü yıkımına doğru sürüklerlerdi. Ve eğer bu olursa da, Kraliçe ve prensler de bu işin içinde olacaklardı. Olayın sonu gelmezdi.
Şu anda, Ramis Dükü bir kurbandı. Ramis Dükü, kralın kayınpederi ve sağ koluydu. Kwiz, oğlunu kaybetmiş olan Ramis Dükü'nün haksız yere isyanla suçlanmasına göz yummayacaktı.
'Onu gizlice çıkarmanın bir yolu yok mu...?'
Bu olaya Roy'un serbest bırakılmasının imkansız olduğunu varsayımıyla yaklaşabilir ve onu çalıp alabilirlerdi. Bu yöntem de onu kesinlikle Ramis Dükü ile düşman haline getirirdi. Kral bunu onaylamaz ve sonunda Kral ile de karşı karşıya gelirdi.
Hugo, kralla savaşmaktan korkmuyordu. Kuzeyde gizlenmiş gereğinden fazla güce sahipti.
Ancak savaşın gerekçeye ihtiyacı vardı. Savaşa katılanlara amaç vermek için onlara savaşmaları için gerekçeler sunmak gerekirdi. Bu şekilde, Taran ailesi için cesurca savaşmaya istekli olurlardı.
Dük'ün hain bir cinayet işleyen şövalyelerinden birini kurtarmak için bir savaş çıkarsa, askerler dışarıdan takip ediyormuş gibi görünseler bile bunu kabul edemeyecekleri için kesinlikle başarısızlıkla sonuçlanacaktı.
Kuzeyde kalmayı ve başkente hiç adım atmamayı seçse bile, Kwiz sessizce görmezden gelmeyecekti. Arkasında bir düşman bırakmak Kwiz'in doğasında yoktu. Doğası, kesinlikle kararsız hale gelebilecek herhangi bir unsuru ortadan kaldırmaktı.
Hugo ne olursa olsun her zaman kendini güvende tutabilirdi ama karısı zayıftı. Savunmalarındaki herhangi bir boşluğa bir şeyin sıkışmasından endişe duyarak sonsuza kadar bir hayat yaşayamazdı. Bunu karısına yapamazdı.
Roy'u kurtarmak için kralın işbirliğine ihtiyacı vardı. Hugo kollarını kavuşturdu, arkasına yaslandı ve derin düşüncelere daldı.
Fabian ayakta durmuş, nefesini tutmuş Lordunun kararını bekliyordu. Fabian, Dük'ün bu olayı nasıl çözeceğini merak ediyordu.
Ne kadar düşünürse düşünsün, Roy'u terk ederek bir kayıp yaşamaktan başka çaresi yoktu. Bir Dük'ün varisini öldüren bir şövalyeyi terk ederek bu olayı çözebilirlerse, bu karlı bir ticaret olurdu.
Ofis, havada garip bir gerilim duygusuyla sessizdi.
"Saraya gideceğim. Gidin ve Majestelerine özel bir görüşme yapmak istediğimi bildirin.”
"Evet, efendim."
Önden Fabian saraya gitti ve bir süre sonra Hugo da saraya yöneldi.
* * *
Hugo, başkaları tarafından görülmeden gizlice saraya girdi. Taran Dükü'nün geri döndüğü gerçeği, zaten dedikoducuların ağzından yakında öğrenilecekti, ama mümkünse her şeyi sessizce halletmek daha iyiydi.
“Hoho. Buraya uçma mı uçtun, Dük? Kısa bir süre önce sınırda olduğunu duymuştum.”
Dedi Kwiz, Hugo'yu görür görmez neşeyle. Her şeyde fazla ciddi olmamak, Kwiz'in kullandığı bir maskeydi. Ne yaşanırsa yaşansın aynı tavrı sergiledikçe, niyetini okumak zor oluyordu.
"Döner dönmez tatsız bir olayla karşılaştım." (Hugo)
"Ne yapacaksın?" (Kwiz)
Kwiz vakit kaybetmeden ana konuyu gündeme getirdi. Durum zirvedeydi ve karşı önlemlere yer kalmamıştı. Kwiz'in şu ana kadar zindanda kilitli olan Roy'a dokunmaması bile yeterince iyi niyet gösteriyordu. Kayınpederi her gün ziyaretine gelip üzüntüsünü dile getirirken Kraliçe gözyaşları içindeydi.
Koşulları araştırdıktan sonra, durumda pek çok şüpheli kısım vardı. Neden Falcon Kontesi, Ramis dük hanedanına ait büyülü bir alete sahipti? Soylu kadınları neden Katherine'in dinlenme odasına götürdü? Kontesin, prensesin hizmetçisini kıyafetlerini çalmak için öldürdüğünü varsaysalar bile, neden daha sonra Düşesin hizmetçisini öldürdü? Birçok şüpheli alan vardı.
Kontesin David'le bir tür anlaşma içinde olduğuna dair güçlü şüpheler vardı ama gerçek bir kanıt yoktu. Ayrıca tam olarak ne yapmayı planladığı da belli değildi. Kontesin evini ve işyerlerini altüst ettikten sonra bile ortaya hiçbir şey çıkmadı. David sık sık kontesin barına uğrardı ama bu bir suç değildi.
Ramis Dükü, ailenin büyülü aletinin çalındığını iddia etti ve Kontes ile herhangi bir bağlantıyı tamamen reddetti.
Tımarda bulunan David'in, kuruluş günü evde vakit geçirmesi için kendisinden yani babasından özel bir davet aldığı konusunda ısrar etti, bu yüzden başkente gelmiş ve partiye katılmak için sadece saraya girmişti.
Roy olaya karışan herkesi öldürmüştü ve ilgili tek taraf olan Roy çenesini kapalı tutuyordu. Ramis Dükü'nün iddialarını çürütecek hiçbir kanıt yoktu. Bu nedenle David haksız yere öldürülen ve Roy ise gaddar bir katildi.
"Durumun pek iyi görünmediğini duydum." (Hugo)
"Aslında iyi değil. Yapbozu bir araya getirmemiz için Sör Krotin'in bir şeyler söylemesi gerekiyor. Bu durumda bile artık çok geç. Bu noktada, ne derse desin işleri tersine çevirmek zor. Ancak Dük Ramis, David'in ölümünü Dük Taran'ın kasıtlı bir komplosu olarak yönlendirmediğine göre, onun çok şey sakladığını öngörebiliriz. Kayınpederimin isteği basit. Sör Krotin yasaya göre idam edilmesini istiyor. Bununla, olayın kapanmasına izin verecek. Aksine, oğlunun ölümü karşısında çok soğukkanlı olduğu için şaşırıyor bu Kralınız.” (Kwiz)
“…”
"Sör Krotin'i serbest bırakmak zor. Bir de şu var ki, Sör Krotin saraya kılıcıyla girdi. En büyük oğlunun ölümünü makul bir şekilde ele alırsak, kayınpederim bunu bir sorun haline de getirebilir. Amacının bana yani krala suikast yapmak olduğunu iddia edip kamuoyunu toparlarlarsa bu siyasi bir tartışmaya yol açar ve Taran ailesi de bu duruma kapılır. Bu kral işlerin bu şekilde gelişmesini istemiyor.”
Kralın muhalif güçleri hâlâ nefeslerini tutuyordu. Şu anda, onları düzgün bir şekilde çözmemişken, eğer kralın en büyük iki gücü birbiriyle savaşacak olsaydı, bu aralarındaki farkı açığa çıkarırdı. Bu durum bir çamur kavgasına dönüşeceği için Kwiz, Roy'u idam etmeyi seçecekti.
“Sör Krotin neden böyle? Olay bir yana, o kadar merak ediyorum ki uyuyamıyorum bile.” (Kwiz)
"Onu görebilir miyim?" (Hugo)
***
Kale zindanının tek kişilik hücresi ikili bir yapı ile tasarlanmıştı. Taş kapılardan girdiğinizde, taş duvarlardan yapılmış bir oda ve mahkumu başka bir odaya kapatmak için parmaklıklarla örülmüş bir duvar vardı. Mahkum bir şekilde parmaklıkların arkasından çıkabilse bile, dışarıdaki taş kapıları koruyan şövalyelerle uğraşmak zorunda kalacaktı. Tehlikeli suçluları tutmak için yapılmış bir zindandı.
Roy gerçekten tehlikeli bir karakter olmasına rağmen, Kwiz'in onu bu hücreye koymasının nedeni, insanların ona ulaşmasını engellemekti. Dük Ramis'in intikam almak için tutsağa suikast düzenlemeye çalışma ihtimali vardı.
Roy, kolunu yastık olarak kullanarak taş zeminde yatıyordu ve adamın taş kapıdan geldiğini görünce ayağa kalktı. Taş kapı kapandı ve içeride sadece ikisi kaldı.
"Bir yerin yaralandı mı?" (Hugo)
"İyiyim." (Roy)
Roy utanarak kafasını kaşıdı. Lordunun ilk sorusunun onun iyiliğiyle ilgili olmasını beklemiyordu.
"Durumu Fabian'a anlattığını duydum. Söylemediğin bir şey var mı?”
“Hayır, yok. Gerçekten hızlı geldiniz lordum. Daha uzun sürer sanmıştım.”
Belki de Roy, efendisi geri gelmeden ölebileceğini düşündü.
"Ölecek miyim?"
Roy sanki kendisinden bahsetmiyormuş gibi sakince sordu. David'i öldürmenin sıradan bir mesele olmayacağını biliyordu. P*çin boynunu kırdığında çoktan ölmeye hazırdı.
Anita'yı öldürmek onun ilk niyeti değildi. Ama dinlenme odasına giren hizmetçiyi görür görmez onu öldürmeye karar verdi.
Roy'un kararı doğruydu. Anita sağ bırakılıp yakalansaydı, türlü türlü yalanlarla Düşes'e iftira atacaktı. O zaman Lucia kaçınılmaz olarak ilgili taraflardan biri olarak devreye girecek ve her türlü spekülasyon ve söylentinin merkezinde olacaktı.
Hugo kaşlarını çattı.
"Ölmeyeceksin."
Hugo söylemeden önce bir an düşündü.
"Boynunu yerinde tutmak istiyorsan, onurunu bir kenara atmalısın. Onurun hayatından daha mı önemli?”
"Onur mu?"
Roy sırıttı.
“Hiç böyle bir şeyim olmadı.”
Hugo kıkırdadı.
"Öyleyse sorun değil. Orada biraz daha kal.”
Hugo bir an Roy'a baktı, sonra kısa bir cümle söyledi.
"İyi iş çıkardın."
Roy şakacı bir şekilde güldü ve arkasını dönen Hugo'yu durdurarak seslendi.
“Bununla, iyiliğini geri ödedim mi?”
Hugo'nun gözlerinden bir ışık huzmesi geçti.
"Sen…"
Genişçe sırıtan Roy'a bakan Hugo, hafifçe gülümsedi.
"Bana yeniden hayatını borçlu olacaksın, bu yüzden geri ödendi sayılmaz." (Hugo)
“Ne— Vay canına, nasıl bu hale geldim? Senin bir dolandırıcı olduğunu anladığımda kaçmalıydım. (Roy)
Hugo, arkasında Roy'un acıklı mırıldanmalarını dinleyerek zindan hücresinden ayrıldı. Ve zindandan çıkınca Fabian'ı çağırıp gizlice ona emir verdi.
"Ölüm hücresinden bir mahkum bul. Roy'a benzer bir fiziğe ve saç rengine sahip olan biri. Fiziğin birinci önceliği var.”
Fabian'ın gözleri parladı. Cevap olarak başını eğdi ve hızla hareket etti. Hugo uzakta geri çekilen Fabian'a baktı, sonra bakışlarını biraz uzaktaki İç Saray'a çevirdi. Artık kralla görüşme zamanıydı.
* * *
Katherine, Kraliçe'nin sarayına uğradı.
"Majesteleri nasıl?"
"Majesteleri yatakta yatıyor. Yemek bile yiyemiyor.”
Hizmetçi, yüzünde bulutlu bir ifadeyle cevap verdi. Katherine, kraliçenin yatak odasına girmeden önce hafifçe içini çekti.
Beth, küçük erkek kardeşinin korkunç ölümü karşısında büyük bir şok yaşadı ve birkaç gündür yataktaydı. Saray halkı, yas döneminde karnındaki bebeğine bir şey olacağından korkarak özenle bir aşağı bir yukarı koşuşturdular.
"Gücünü geri kazanmalısın. Bir çocuk bekliyorsun.”
Katherine, Beth'in elini tuttu ve onu teselli etti. Beth zayıf bir şekilde gülümserken ruhsuz görünüyordu.
"Kardeşim için pek bir şey yapmadım. Her karşılaşmamızda sadece iğneli sözler söyledim.”
Beth, küçük erkek kardeşinin bu kadar aniden dünyadan ayrılacağını bilmiyordu. Tamamen tatmin olduğu bir erkek kardeş değildi ama yine de onun tek kan kardeşiydi. Her karşılaştıklarında ona dırdır ederdi çünkü onun iyi olmasını istiyordu. Erkek kardeşi öldükten sonra, en azından bir kez bile ona iyi iş çıkardığını söylemediği için pişmanlıkla doldu.
Babası, aileyi oğlundan daha önemli tutan biriydi ve kocası, kayınbiraderinin ölümünü pek umursuyor gibi görünmüyordu. Kardeşinin ölümüne içtenlikle üzülen kimse yoktu, bu yüzden Beth'in kalbi daha da kırılmıştı.
"Sör Krotin de yakından tanıdığım biri. Majestelerinin hayatını da birçok kez kurtardığını biliyorum. Ama o zaman neden bunu yapsın? Neden kardeşime bunu yapsın ki?” (Beth)
"Gerçek ortaya çıkacak. Öyle ya da böyle bir sonuca varılacaktır. Majesteleri de çok endişeli çünkü Majesteleri çok üzgün." (Katherine)
Katherine, Beth'i teselli ederken olayın olduğu geceyi hatırladı. Katherine, Kral'ın kendisini acilen aradığını duyunca aceleyle İç Saray'a gitmişti. Kralı görmeye giderken koridorda bir toplantıya gitmek üzere olan Kwiz ile karşılaştı.
["Parti hala devam ediyor, senin burada ne işin var?"]
Katherine, kralın sözlerini duyar duymaz bir tuhaflık olduğunu düşündü.
["Meşgul görünüyorsunuz Majesteleri. Acil bir konu değil, o yüzden sana daha sonra anlatacağım.”]
Kraldan emir olduğu konusunda yalan uydurmaya cüret edenlerin izini sürüp onlara günahlarının bedelini ağır ödettireceğine öfkeyle söz verdi. Ve parti mekanına döndükten hemen sonra malum olay yaşandı.
Katherine, İç Saray'dan döndüğünü ve partide olmadığı süre boyunca Düşes ile birlikte olduğunu ifade etti. Yani Düşes, parti boyunca asla tek başına değildi.
'Falcon. O zehirli s*rtüğün bir gün bir şeyler yapacağını biliyordum. Dinlenme odamda böyle bir sahne yaşatmaya nasıl cürret eder.'
Katherine olayın gerçek yüzünü bilmiyordu. Olay gizlilik içinde ele alındı ve ağabeyi ona belirli ayrıntıları söylemeyi reddetti. Ancak Katherine'in tahmin edebileceği bazı kısımları vardı.
Hiç şüphe yoktu ki, Falcon Kontesi, Düşes'e kötü bir şey yapmaya çalıştı ve işler ters gitti.
'O aptal f*hişenin Taran Dükü'ne karşı kalıcı hisleri olmalı. Yerini bile bilmiyor.'
Bir zamanlar Taran Dükü'nü sevmiş bir kadının hislerini anlayabiliyordu. Ölmüş olmasına rağmen Katherine, Anita'nın küçük planlarının herhangi bir sonuç vermesini istemiyordu, bu yüzden Düşesi aktif olarak resimden çekmişti. Bu nedenle Anita'nın kraliyet komutasını taklit ettiği ve Katherine'i İç Saray'a gönderdiği bilinmiyordu.
Kwiz bunu bilseydi, olayla ilgili soruşturma biraz farklı bir yönde ilerlerdi. Özel dinlenme odasını kullanan tek kişi Prenses Katherine ve Taran Düşesi idi. Bu bilgiyle, Katherine gönderildiğinden komplo kurulan kişinin Taran Düşesi olduğu sonucuna varabilirlerdi. Ancak, bu olasılık engellendiği için dava bir sisin içine düşmüştü.
Roya benzer biri bulunsa bile bu adam hayatı boyunca kaçacak mi saklanacak mi 🥺
YanıtlaSilAferin kız Katherine. Koru luciayı :) bu arada umarım Roy kurtulur
YanıtlaSil