Ayrılmamızın Nedeni
1.Bölüm
Eve vardığında Taewan'a mesaj atmak için telefonunu çıkardı. Ancak parmağı kaydı ve bunun yerine kendini internette buldu. Tarayıcıdan çıkmadan önce bir pencere açıldı. Gördüğü ilk şey, gerçek zamanlı olarak en çok aranan terimdi. Bu Kang TaeWan'ın adıydı.
Listenin başında Kang Taewan'ın adını görür görmez, aklına bir ürperti geldi.
Parmağını adamın adına bastırdığında, doğal olarak yanında 'Lee NaYeon' belirdi.
Haberler ekranı doldurmaya başladı. Bu iki ismin arasına kalp de dahil. İki isim ilk kez bir skandala karıştığı için, sadece makalelere göz gezdirdi.
Gelemeyecek.
Bunu bilmesine rağmen yine de akşam yemeğini hazırlamıştı. Taewan ünlü olduktan sonra yemek yemek için dışarı çıkamamışlardı. Ya evde yemek yapacaklardı ya da yemeği evlerine getirteceklerdi.
Daha fazla zamanı olduğu için yemek yapan kişi genellikle oydu. Yemek pişirmeyi bitirdiğinde Taewan hala onunla iletişime geçmemiş olsa bile, onun hala geleceğine dair zayıf bir ümide tutunmuştu.
Ancak beklediği gibi sonunda gelemedi. HaYeon yatağa gitti ve uyumaya karar verdi. Yorgunluğundan dolayı kısa sürede uykuya daldı.
Bip, bip, bip.
HaYeon, kapı kilidinin şifresini giren birinin sesini duyduğunda gözlerini açtı. Başını çevirdi, pencereden dışarı baktı ve şafak söktüğünü gördü. Odadan tökezleyerek çıktı ve ön kapının önünde duvara yaslanmış Taewan'ı gördü. Onu görünce Taewan'ın gözleri bir gülümsemeyle kısıldı.
"İçki mi içtin? Bu saatte mi?"
HaYeon ona yaklaştı ve istediği gibi onu destekledi. Tıpkı onun gibi Taewan da bir model olarak başlamıştı. Ondan çok daha uzundu ve omuzları çok daha genişti, bu yüzden içeri girmesine yardım etmesi kolay olmadı.
"Evet."
İleriye baktı ve kısa ve öz bir şekilde cevap verdi.
"O zaman dinlenmek için kendi evine gitmeliydin."
"Yapmayı planladığım şey buydu ama görünüşe göre alışkanlıktan buraya geldim. Parolamız aynı, bu yüzden ancak içeri girdiğimde fark ettim."
Yani ona yanlışlıkla geldiğini söylüyordu. Sanki bu basit bir kazaymış gibi. Bu sözleri duyunca kalbi tekledi. Ancak HaYeon bunu göstermedi.
"......"
"Seni uyandırdım mı?"
Taewan ceketini çıkarırken sordu. Paltosu hala kış havasından dolayı soğuktu. HaYeon parmak uçlarının soğuduğunu hissederek avuçlarını sıktı.
"Evet."
"Afedersin."
"Sorun değil."
Duygusuz sohbet devam etti. Taewan doğal olarak onun yanından geçti ve ana yatak odasına gitti. Işıkları açmadı çünkü zaten her şeyin nerede olduğunu biliyordu. Hayır, hareketleri temkinliydi, sanki kimse içeriyi görmesin diye ışıkları yakmamış gibi. Paltosunu yakındaki bir sandalyeye fırlattıktan sonra kıyafetlerini çıkarmaya başladı.
HaYeon hareketleri yaparken arkasını izledi.
Arkanı dön ve yüzünü göreyim.
Bu sözleri bastırdı ve onun yerine başka bir şey söyledi.
"Kiminle içtin?"
"Drama yönetmeni ve ekibiyle."
"Peki ya NaYeon-ssi?"
"O da oradaydı."
"......"
Umursamazca cevap verdi. HaYeon bir şey söylemeyince arkasını döndü.
Siyah saçları alnına düşüyor. Altındaki parlak gözler. Söyleyecek başka bir şeyi olmayan o kapalı dudaklar.
Şafakta pencerenin önünde dururken bugün çok yabancı görünüyordu.
"Skandalını gördüm."
HaYeon sessizce konuştu.
"Ah, uh... Önemli bir şey değil. Biriyle sadece yanyana dursan bile skandal sayılır."
"Peki."
"NaYeon sadece bir meslektaş. Onunla ilgilenmiyorum. Bunu biliyorsun, değil mi?"
Taewan dalgın bir şekilde konuştu. HaYeon, ona meslektaşım dediği gerçeğinden ziyade, ona "NaYeon" dediği gerçeğine odaklandı.
"...Evet."
HaYeon beklenmedik bir şekilde cevap verdi. Taewan'ın NaYeon'la ilgilenmediğini biliyordu.
Ama yine de hep birlikte skandallara karışmaları tuhaf değil miydi?
NaYeon onunla ilgileniyor olabilir. Ancak HaYeon hiçbir şey söyleyemedi. Çünkü onun meseleleri hakkında konuşacak kadar bilgisi yoktu.
"Pekala. Biraz yıkanacağım. Tekrar dışarı çıkmadan önce uyumak için sadece dört saatim var." (Taewan)
Cevap beklemeden banyoya doğru yürümeye başladı.
Whooossh
Kapıdan suyun sesini duyabiliyordu. Çatlaktan titreyen ışığı görebiliyordu. HaYeon kapıya baktı.
Taewan her zaman ışıkla çevriliydi ve o her zaman onun dünyasına açılan kapının arkasındaydı. Aynen böyle. Kendini bir gölgeye dönüşmüş gibi hissetti.
Ne zamandan beri?
Kendi kendine sordu ama cevap yoktu.
HaYeon tekrar yerine koymadan önce elini kapı kolundan çekti. Ardından kapıyı iterek açtı ve içeri girdi.
Oda puslu buharla doluydu. Duş başlığının altındaki Taewan döndü ve ona baktı. Suyla sırılsıklam olmuş gözleri yarı açıktı.
"Ne oldu?"
Yorgun bir sesle sordu. Yüzündeki ifade ona söyleyecek bir şeyi olup olmadığını sordu.
"Birlikte yıkanmak ister misin?" (HaYeon)
Ç/N: Uyumadan önce dedim bir bölüm daha çevireyim. Ee üşenmedim yaptim bir çeviri 🤭 Hadi iyi geceler