6 Kasım 2021 Cumartesi

Under The Oak Tree - 43. Bölüm 

(Sana Susadım -1) 

[Dikkat!! : Yetişkin İçerik ]

Serbest eli onun boynundaki kolyeye gitmeden önce, Riftan Max'in başını bir elinin üzerine koydu.

"Ne-neden sen..."

Max'in nefesi kesildi, Riftan'ın eli kolyeden aşağı inip elbisesinin dalgalanan yakasının üzerindeki çıplak tene dokunmak üzereyken kadının sözleri kesildi. Utanç içinde etrafına bakındı. Neyse ki herkes sohbetine kendini fazla kaptırmıştı ve tek bir kişi bile onlardan taraf bakmamıştı. Kolunu itmeden önce titrek derin bir nefes aldı ama adam yerinden kıpırdamadı.

Riftan derin bakışlarını ona sabitledi, közün alevi koyu renk gözlerine yansıdı. Max'in oynunun arkasına düşen birkaç gevşek saç tutamıyla oynadı ve parmak uçlarıyla omuz kemiğinin etrafındaki alanı hafifçe okşadı.

Bedeni, sırtından ayak parmaklarına kadar yaşadığı elektrik hissiyle titriyordu. Eli yavaşça aşağı indi, ardından sırtından beline, kolunu ona doladı. Max, ten temasının yumuşaklığıyla yüzünün kızardığını hissetti, Riftan'ın bakışları asla onun yüzünden uzaklaşmadı.

"Ri, Riftan..." diye kekeledi ona ve Riftan ona küçük bir gülümseme daha attı.

"Karım sarhoş gibi görünüyor, bu yüzden ben önden ayrılacağım." Tamamen sohbete dalmış olan şövalyelere söyledi.

Biraz önce sohbet eden şövalyeler ikisine baktılar ve onlara anlayışlı bakışlar attılar, onların bilmiş bakışları ve yollarına gönderilen anlamlı göz kırpışları her şeydi.  Max, yüzünün koyu kırmızıya boyandığından emindi ve hissettiği katıksız utançtan oracıkta ölebileceğini hissetti.

"Hadi gidelim." Onu kalabalığın arasından çekip girişe doğru çekmeye başlamadan önce, şövalyelerin ayrılırken verdiği cesaretlendirmeleri, laf atışları ve ıslıkları görmezden gelerek kulağına fısıldadı.

Max, onu bileğini elinde yemek salonundan tutarak çekerken, peşinden tökezledi. Riftan'ın ayak sesleri yeniden dışarı fırlamadan önce, bir tuvaletten geçtiler, ziyafetteki kirli ellerini temizlediler. Onlar uzaklaşmaya devam ederken manzaradaki değişime bakmaktan kendini alamadı. Duvar lambaları dışarıdaki koridoru aydınlatsa da bazı kısımlar hala net olarak göremediği kadar karanlıktı. Parlaklığın yokluğuna uyum sağlamaya çalışırken gözlerini kırpıştırdı. Pencerelerin opak camları sayesinde ay ışığı bile biraz ışık tutamıyordu.

Yine de, gecenin koridorlara getirdiği ve kollarını titrettiği doğal soğuktan onu koruyamadı.

"Ri-Riftan... sadece, sadece biraz daha ya-yavaşla..."

Max kekeledi, ama hala utanmadan hızlı tempoya ayak uydurarak ona takılırken, Riftan onu dinlemiyor gibiydi. Onu dinlemediği açıkca belli olduğunda, sırtı duvara çarpıp içindeki havanın kesildiğini hissetmeden önce kolunu onun tutuşundan çekmeye çalıştı!

Riftan'ın onu vücuduyla tuzağa düşürdüğünü görünce nefesini tuttu. Merdivenin yanında durdular ve Max, Riftan dudaklarını birleştirirken havanın vücudunu bir kez daha terk ettiğini hissetmeden önce, onun hızlanan nefeslerini hissedebiliyordu.

Öpücük vahşiydi, dişler, ısırıklar ve sahiplenicilikle doluydu. Öpücüğün içinde kendini kaybetmeye başladığını, Riftan'ın koluna tutuşun sıkılaştığını, tırnaklarının kumaşa battığını hissetti. Bu onların ilk öpücüğü değildi, onu birkaç kez tatmıştı ama yine de her seferinde ilk öpücüğün heyecanıyla sersemlemesine neden oluyordu.

Riftan dudaklarından ayrılarak çenesine, boynunun yanlarına kadar ıslak öpücükler bıraktı. Bir kez daha ağzına gitmeden önce onun yumuşak tenini emdi ve dilleri hakimiyet için savaşmaya başladı.

"Bütün gün bunu düşündüm," Riftan öpücükler arasında boğuklaştı, "Senin benim yerime başka bir adama baktığını her gördüğümde, seni benim adıma işaretlememek için kendimi zar zor tutabildim."

Ona hırladı, bu onun kulaklarına vahşi bir sesti. Max, göğsünde gümbürdeyen titreşimleri hissederken iniltisini güçlükle bastırdı.

Artık kalbinin kendi göğsüne karşı çok hızlı çarptığından ve patlamakla tehdit ettiğinden emindi. Nasırlı elleri ensesine gitti ve mümkünse onu daha da içine çekti.

Riftan, her seferinde bir adım atarak onları merdivenlerden yukarı çıkardı, hala onu anlamsızca öpmek için tatlı bir zaman ayırdı, bir kez bile teması kesmedi. Çaresizlik ve coşkuyla, düşme korkusuyla ve bu gecenin başını döndüreceği vaadi ile Maxi ona sarıldı. Neden ona her dokunduğunda, düzgün düşünemiyor gibi görünüyordu?

Bir zamanlar onu rahatsız eden, korkutan biri olduğunu bilse bile mi?

"Lanet olsun, merdivenler neden bu kadar uzun?" Elleri eteğine çıkıp kalçalarını okşamadan önce hayal kırıklığıyla inledi. Max dokunuşla istemsiz bir çığlık attı.

"Hayır! Ben iste-ben istemiyorum... bö-böyle bir yerde..." sözleri yakıcı bir öpücükte boğulmadan önce, içindeki büyüyen hisse karşı nefesi kesilerek sızlandı.

Kolları onun boynuna dolandı, vücudu artık tamamen soğuk gece havasından dolayı titriyordu. Parmakları kadının uyluklarını daha da yukarıya doğru kaydırdı, iç çamaşırının kenarına ulaştı, ardından kayıp onun tatlı noktasını buldu.

Riftan'ın düzensiz nefeslerini kulağının yanında duyabiliyordu. Kalbi o kadar yüksek sesle atıyordu ki, saniyeler geçtikçe kendini daha fazla ahlaksız hissettikçe canı acıdı.

"İçeri böyle girmek istiyorum."

Omzuna yapıştı, sıcak nefesini dışarı verirken parmaklarını daha derine soktu. Şiddetle mücadele etti, kendini onun göğsüne daha da bastırdı. Her nasılsa, gölgeler tarafından saklanırken birinin onları izliyor olabileceğinden korkacak kadar aklı başındaydı.

Korkudan mı yoksa tutkudan mı - artık söyleyemiyordu, omurgasından bir titreme daha yükseldi.

Sıcak dudakları kulak memelerinde, boynunda ve köprücük kemiğinde ileri geri hareket ederken, sert parmakları yumuşak deriyi yavaşça ovuşturdu. Riftan dişlerini onun derisine kenetlemeden ve acıyana kadar emmeden önce, Maxi önceki günlerde ona öğrettiği gibi hareket etti. Riftan, asırlardır yakaladığı ilk avını yemek için sabırsızlanan aç bir kurt gibi hareket ediyordu.

"Kendime karşı koyamıyorum," diye mırıldandı tenine karşı, "Ölsem bile, bunu bu gece yapmak istiyorum."

O günkü son gücüyle, Max canını kurtarmak için onun gövdesine tutunurken, Riftan kalan merdivenleri büyük bir hızla atladı.

Odalarına varır varmaz, kapıyı çekerek açtı, neredeyse hemen kapatmadan önce, parlak odada dorukları açıkça ortaya çıkana kadar elbiselerini yırttı. Riftan aşağı dalıp, sivrilmiş uçlarını kendi ağzının sıcaklığıyla yutmadan önce, Maxi şişmiş ve gergin göğsüne bakarken boğuk bir çığlık attı.


Ç/N : Riftan yavaş aslanımm ne yapıyorsunn ( ͡☉⁄ ⁄ ͜⁄ ͜ʖ̫⁄ ⁄ ͡☉)


Önceki Bölüm                                                                                                Sonraki Bölüm

11 yorum:

  1. Reyiz dur sakin kapmıcaklar kızı xjncn

    YanıtlaSil
  2. Yürüyen azdırıcı neyse devam

    YanıtlaSil
  3. Bu adamın açlığı bitmez arkadaşlar

    YanıtlaSil
  4. Ay birinci kitabın çoğu sevisme ya of Riftan dbdkxk yürüyen libido

    YanıtlaSil
  5. Yürüyen libido , can yaman riftanin yanında halt etsin w

    YanıtlaSil
  6. Riftaannnn bebeğim 😋

    YanıtlaSil
  7. Yavaşla dostum sakin ol kızın aklını aldın 😅

    YanıtlaSil
  8. RIFTAN'IM REISIM SAKINNN 🙉🙉

    YanıtlaSil
  9. Sabahtan akşama kadar şey dedi şu işlerde bitsede karıma gidem kdkdöslflslf acaba bu geçen hangi pozisyon olsa off azdım çok pis MAXXİİİİ MDLDLSLDLSLDLFLLF ÇOK KOMİK

    YanıtlaSil
  10. Hırladı mı şdkdölxşsllsl

    YanıtlaSil
  11. Senin zevkine sicim riftan olum odaya girdin kapıyı kapatın sonra ne yapacaksanız yapın ayıptır lan ayippppppp

    YanıtlaSil