Under The Oak Tree - 68. Bölüm
Yavaşça Yerleşmek (2)
İç kale turlarını tamamlayan Max, sipariş etmesi gereken eşyaları sıralamak için odasına döndü. Böylece günün geri kalanı kağıtlar ve yiyecek eşliğinde huzur içinde geçti.
Ertesi gün, güneş doğarken, kağıtlarla birlikte kütüphaneye koştu ve herhangi bir sorun olmadığından emin olmak için onları Ruth'a verdi. Yıpranmış bir halının üzerinde yatan ve kitapları battaniye gibi kullanarak uyuyan büyücü, rahatsız edilmekten dolayı kaşlarını çattı. Buna rağmen, çabucak doğruldu ve şikayetler hariç sipariş kağıdını kontrol etmeye başladı.
Listeyi yukarıdan inceleyerek bir kalemi mürekkebe batırdı ve bazı noktaların üzerini çizdi.
"Uşak zaten yeterince yağ ve mum hazırladı. Eminim depoda gümüş takımlarımız ve tabaklarımız vardır. Ayrıca bütün bu sabunları ve koku yağlarını nerede kullanacaksın?''
"Şö-şövalyelerin ba-banyo ya-yapmaktan ve sa-saunadan ke-keyif a-aldıklarını sa-sanıyordum, bu yü-yüzden..."
''Ne... Gerçekten bu adamların böyle lüks sabun ve kokuları kullanacağını mı düşünüyorsun? Çiçek kokulu bir şeye yaklaşsalar bile kaşlarını çatarlardı. Sadece ihtiyacınız olan miktarı sipariş etmeniz yeterli.''
Ruth acımasızca listedeki öğelerin üstünü çizdi. Sonra bir kez daha vererek ona bir iyilik yapıyormuş gibi konuştu.
"Geri kalanı doğru görünüyor."
"Ö-leyse on-onları he-hemen si-sipariş e-etmeli mi-miyim?"
"Birkaç eşya daha ekleyelim."
Max'in gözleri, ilk kez bir şey satın almak istediği için fal taşı gibi açıldı. Ruth'un ne yazdığına merakla baktı ve bir isim listesi gördü. Max, bazı köleleri satın almayı planladığını düşündüğü için şaşırmıştı.
"Ta-tam o-olarak ne ya-yazıyorsun?"
''Bilginlerin isimleri. Lütfen hizmetçilerden bu isimler altındaki yazıları olduğu gibi satın almalarını isteyin''
Max ona boş boş baktı.
"Ş-şu anda ki-kişisel o-olarak is-stediğiniz bi-bir şe-şeyi satın a-almaya mı ça-çalışıyorsun? Da-dahası, bu ki-kitap gi-gibi pa-pahalı bir eşya...''
"Madam, bilgi eşsiz bir varlıktır."
Tam bir ciddiyet ve ağır başlılık ile konuşuyordu.
''Bu yazılar arzularımı karşılamak için değil. Bu kütüphanenin ihtiyacı bunlar, benim söylemeye çalıştığım, herkesin gelip onları özgürce okuyabileceği.''
Max'in küstah sözleri karşısında çenesi düştü. Bu büyücü, kendisinden başka birinin kütüphanede olmasından kesinlikle nefret ediyordu. Hatta şatonun hanımına kütüphaneye geldiğinde sinirlendiğini ima etti. Açıkçası, Ruth için kale kulesini işgal etmek yeterli değildi, yetkisi olmadan kütüphaneyi de ele geçirmişti.
"Da-daha önce hi-hiç… se-senden ve be-benden ba-başka kimsenin kü-kütüphaneyi ku-kullandığını gö-görmedim."
''Bundan sonra burayı kullanan daha fazla insan olacak.''
Büyük konuştu. Max onun sözlerinden şüphe ederek gözlerini kıstı. Şövalyeler bütün gün eğitimle meşguldü ve Büyük Salon'da yemek yemek dışında nadiren dolaşıyorlardı, bu yüzden ne daha çok insanı. Max, onun satın almayı planladığı ürünler konusunda son derece seçici ve meraklı olan, ancak kendi istediği şeyler söz konusu olduğunda çok vurdumduymaz olan Ruth'tan çok rahatsızdı. Max kalemi Ruth'un elinden kaptı ve listesinin üstünü çizdi. Ruth yerinden fırladı ve parşömeni elinden aldı.
''Ben bu şatonun büyücüsüyüm! Becerilerimi geliştirmek sadece benim için değil, Anatol için de faydalı!''
“Be-beklendiği gi-gibi! Se-sen on-onları si-sipariş ve-vermeye ça-çalışıyorsun çü-çünkü o-onlara se-senin i-ihtiyacın var! V-ve bu ki-kitaplar…. O-onlar bü-büyücülük ki-kitapları bile de-değiller!"
"Nasıl bildin?"
''Yi-yirmi i-iki yıl… Be-ben de se-senin gibi bir kü-kütüphanede ya-yaşadım. En a-azından Ge-gerad ve Ka-kazaham gibi bi-bilginleri ta-tanıyabilirim!''
Ruth'un mavi-gri küreleri şiddetle sallandı, heyecanlandı. Açıkça büyüyle ilgisi olmayan bir dizi kitap vardı. Max bilmiş bir şekilde gülümsedi.
"Ve-ver şu-şunu. Ge-gelecek yıl bir y-yol i-inşaatı ol-olacağını du-duydum! Bu ka-kadarını sa-satın a-alamayız…''
''Öyleyse… o zaman çocuğunun kılıç sallamaktan başka bir şey bilmeyen bir aptal gibi büyümesiyle ilgili bir sorun yok mu?!'' Aceleyle bağırdı.
Kağıdı almak için kollarını uzatan Max, sanki biri kafasına kaynar su dökmüş gibi kıpkırmızı oldu. Başının üstünden buhar çıkıyormuş gibi hissediyordu.
"Ço-ço-çocuk mu.. Ne-ne-ne... ne-ne di-diyorsun!"
Aşırı telaşlı Max'e, Ruth kayıtsız bir şekilde,
"Neyden bu kadar utanıyorsun? Çiftlerin çocuk sahibi olması doğaldır. Lord Calypse önümüzdeki bir iki yıl içinde başka bir sefere çıkmazsa, kale muhtemelen bir çocuğun çığlıklarıyla dolacaktır.'' dedi.
"Ço-ço-çocuk, çocuk ..."
O kadar çok yanıyordu ki, gözlerinin etrafındaki tüm alan kavurucuydu. Ellerini yüzüne doladı ve uzun bir çabadan sonra sakinleşti. Siyah saçlara sahip bebeğine sarıldığını düşündüğünde kalbi çarpmaya başladı. Ruth kıvranan kadının elini tuttu.
''Çocuğunuzu akıllı ve zeki olarak yetiştirmek istemiyor musunuz?''
"Ço-ço-çocuk da-daha do-doğmadı bi-bile..."
"Doğduktan sonra çok geç olur! Bir çocuk büyümek için bilgelikle beslenir! Ortamı önceden kurmamız gerekiyor!''
Ne için geç olacağını bilmiyordu ama büyücünün ivmesi onun herhangi bir karşı savda bulunmasını engelledi. Ruth, dikkati dağılmışken parşömene çabucak bir emir listesi yazdı.
"Tamam, bitti."
Neredeyse beş satırı doldurduktan sonra, parşömeni memnuniyetle dolu bir yüzle ona verdi. Max somurtkan bir bakışla aldı.
"E-eğer o ka-kadar çok ki-kitap a-alırsak ve Ri-riftan si-sinirlenirse..."
"Lord Calypse böyle önemsiz kuruşları umursamıyor."
Max şaşkın şaşkın ona baktı. O kadar dünyevi olmasa da kitapların ne kadar pahalı olduğunu biliyordu. O kadar pahalı olmasaydı, babası neden bazı kitapları teşhir dolabında saklasın ki kimse onlara dokunamasın? Camla kıyaslayamazdı bile. Pahalı kağıda satır satır dikkatlice yazılmaları sadece çok fazla çaba ve zaman almakla kalmadı, aynı zamanda hepsini dikkatlice dikmek, deri ile kaplamak ve yaldız yapmaktan bahsedildiğinde çok pahalıya mal oluyorlardı.
Üstelik şiirler ya da âşık şarkılarıyla dolu romantik romanlar gibi, şövalyelerle ilgili kahramanlık destanları olmayan kitapları elde etmek kolay değildi, çünkü az sayıda yazar tarafından yazılırlardı ve hatta bir şekilde elde etseniz bile yazar istediği bir fiyat biçebilirdi. Yüksek sesle itiraz etti.
"Ta-tasarruf e-et di-diyen se-sensin."
"Madam, altından daha değerli olan şey ne biliyor musunuz? Bilgi."
Ç/N : Ahahaha utanmaz Ruth.. Bu arada bu ikili size de Tom ve Jerry gibi gelmiyor mu asdfghjkl
Maxi ve ruht ilişkisini okumak çok hoşuma gitti umarım ilerleyen bölümlerde daha çok görürüz. Bu güzel çeviri için çok teşekkürler
YanıtlaSilGelecekten geliyorum Maxi kitaplar şimdide çok pahalı. Ama bize kitabı okutturan biri var burda #süngerindramadünyasi <3
YanıtlaSilRuth işine gelmeyince çok cimri, işine gelince çok eli bol. Kzl.
YanıtlaSilEn çok güldüğüm bölümlerden biri oldu bu sjcmshalsbslwnsodnshajxc Ruth akıllı adamasın vesselam
YanıtlaSilRuth'un utanmazlığına küfür etmekten bir hal oldum. Ay bu bölümleri çok seviyorum
YanıtlaSil